Milyon Kadına Mentor programı mentorlarından Şebnem Tuğçe Pala ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Kaliforniya'dan aramıza katılan ve saat farkına aldırmadan programa katkı veren UtilityAPI Politika ve Pazar Gelişimi Direktörü Şebnem Tuğçe Pala, "En Uzaklardan Katılan Mentor" ödülünü aldı!
1) Şimdi hangi kurumda ve görevdesiniz?
2) Hayatınıza etki eden, ilham aldığınız kişiler kimler, bize onlardan bahseder misiniz?
3) Kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz? Bizimle dijital kaynak önerilerinizi paylaşır mısınız?
4) Kariyerinize tılsımlı bir dokunuşla yön veren bir mentorunuz oldu mu?
Benim hiç resmi olarak bir mentorum olmadı ama hayatımda bana çok güzel tavsiyeler veren ya da hala ilk günkü gibi aklımda olan kişiler var. Örneğin, bir profesyonel diploma programına katılmıştım, bir senelik hızlı MBA gibi bir programdı. Bu programda bir staj yapmam gerekiyordu ama okulun bana staj için önerdiği yerler hoşuma gitmemişti çünkü benim çok spesifik bir alanım vardı ve daha çok bir teknoloji start-upında sürdürülebilir ulaşım alanında çalışmak istiyordum. Birçok kişiye ulaştım LinkedIn'den, kendimi tanıttım, özgeçmişimi gönderdim, neler yapabileceğimi sordum. Sonrasında bana Ford'un elektrikli scooter firması olan Spin döndü. Orada benimle aynı kariyere sahip bir kamu politikaları yöneticisi vardı. O da göçmen bir aileden geliyordu ve bana dedi ki: "Ben bu kapıyı senin için açmak, seni desteklemek istiyorum. Sen bir kadınsın bu zaten büyük bir zorlukken iş hayatında bir de göçmensin. Resmen bu yarışa iki sıfır geride başlıyorsun. O yüzden ben elimden ne gelirse seni desteklemek ve kariyerinle ilgili sana bu fırsatı vermek istiyorum" dedi ve açıkçası hayatıma çok güzel bir dokunuşu oldu bu fırsatın çünkü daha sonrasında Spin'de edindiğim tecrübe sayesinde birçok başka elektrikli scooter firmasıyla da çalıştım.
5) Milyon Kadına Mentor Programına elçimiz olarak destek verme kararını nasıl verdiniz? Sizi ne motive etti?
Dürüst olmak gerekirse, hayatım boyunca bana mentorluk yapacak pek kimsem olmadı ben her şeyi kendim araştırmak kendim bulmak durumunda kaldım. Ne ailemde ne çevredeki öğretmenlerim de bana vakit ayırıp kendi yaşadıklarıyla bana yol gösterebilecek biri yoktu, o yüzden hep böyle el yordamıyla ben kendi yolumu buldum. E tabi bu çok zor oldu tabi. Keşke biraz daha benimle tecrübelerini paylaşacak, bana yol gösterecek kişiler olsaydı çevremde. Ben de buradan yola çıkarak kendime evet benim olmadı ben çok zorlandım ama ben neden bunları başka insanlarla paylaşmayayım, benim için bu kadar zor olan yolları başkaları için kolaylaştırmayayım diye düşündüm ve bu da beni motive etti bu programa başvururken.
6) Tekrar 20 yaşına dönme şansınız olsa neyi farklı yapardınız? Ya da kariyeriniz için 20'li yaşlarda iyi ki yapmışım dediğiniz şeyler nelerdir?
Bir şeyi farklı yapmazdım açıkçası ben şu an geldiğim noktadan çok memnunum. İyi ki bana negatif konuşan; "Aaa onu yapmak da çok zor! Aaa işte bu okuldan kabul almak da çok zor! Şu kariyere ulaşmak da çok zor!" diyerek moral bozan kişilere kulak asmamışım, iyi ki kendi sesimi dinlemişim iyi ki cesur olmuşum. Birçok defa alan değişikliği yaptım birçok farklı ülkede yaşadım farklı farklı diller öğrendim birçok defa sıfırdan başladım bunların hepsi büyük cesaret isteyen şeyler aslında. İyi ki erken yaşta yurt dışına çıkmışım, iyi ki alan değişikliği yapmışım, iyi ki ikinci masterımı yapmışım, iyi ki Stanford'dan dersler almışım.
7) Yaptığınız en cesurca şey neydi?
Birçok cesur şey yaptım ama sanırım en cesur olanı şu ana kadar 6 farklı ülkede yaşamak oldu. Çünkü her defasında sıfırdan başladım, sıfırdan düzen kurdum birçok yere tek başıma gittim. Hatta ben Amerika'ya kariyer değil kişisel sebeplerden taşınmıştım bir noktadan sonra benim yerimde bir başkası olsaydı çoktan pes edebilirdi ya da güven alanına kayabilirdi ama ben bunu tercih etmedim. Mutluluğun bir seçim olduğunu düşünüyorum ben, hayatta hepimizin başına birçok olay geliyor ama esas önemli olan biz onlarla nasıl mücadele ediyoruz. Ben hep mutlu olmaktan yana seçimimi yaptım dedim ki ne olursa olsun ben bu gemiden mutlu ineceğim. Bir karar vermek arkasında durmak büyük bir cesaret örneği diye düşünüyorum.
8) Okuduğunuz ve hayata karşı bakış açınızı dönüştüren bir kitaptan bahseder misiniz?
Edebiyat okumuş birine baya zor bir soru olmuş. Bir sürü kitap var benim çok severek okuduğum. Milan Kundera'nın Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği, Stefan Zweig'in Satranç'ı, Shakespeare'in birçok eserini çok severim. Machbet, Hamlet ve Venedik Taciri bunları defalarca okumuşumdur. Hayatın acı tatlı, iyi kötü her yönünü bize gösteren ve biraz farklı bakış açılar kazandıran kitapları çok severim. Oscar Wilde'ın Dorian Gray'in Portresi'ni çok severim. Satır aralarını okuyabildiğim, "5 sene önceki Tuğçe bunu okuduğunda ne düşünürdü, 5 sene sonra okuduğunda ne hissediyor?" sorularına cevap bulabildiğim yani her okuduğumda farklı tatlar alabileceğim kitaplar çok hoşuma gidiyor.
9) Bir süper gücünüz olsa ne olmasını isterdiniz? Neden?
Süper güç denilebilir mi bilmiyorum ama ışınlanmak çok isterdim. Çünkü memleketimden uzakta yaşadığımdan bazen ailemi, sevdiklerimi, arkadaşlarımı ve dostlarımı çok özlüyorum. Işınlanıp onları görebilsem ama sonra yine evime dönebilmeyi çok isterdim.
10) En büyük başarısızlığınız ve onun size kattığı öğrenimden bahseder misiniz?
Ben üniversiteden mezun olduktan sonra, İngiltere'de British Council'in Chevening bursuna başvurmuştum ama ben alan değişikliği yaptığım için bana o bursu vermediler çünkü genellikle aynı alanda kalan kişilere veriyorlardı. Çok üzülmüştüm o bursu alamadığım zaman ama şöyle bir şey vardı eğer o bursu alsaydım Türkiye'ye dönmek durumunda kalacaktım. Bursu almadığım için sonrasında ben daha rahat oldum, evet biraz maddi anlamda zorlanmıştım ama İngiltere'de kaldım orada staj yaptım sonra da İsviçre'de tam bursla ikinci masterımı tamamladım. Bazen üzüldüğümüz şeylerin aslında bizim iyiliğimiz için olduğunu zamanla görüyoruz.
11) En son hangi kitabı okudunuz ya da okuyorsunuz?
En son Engin Geçtan'dan İnsan Olmak'ı okudum. Harika bir kitap tavsiye de ediyorum. Şu anda ise Paulo Coelho'nun Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım kitabını okuyorum.
12) Üniversite yıllarınızdaki sizi 3 kelimeyle anlatabilir misiniz?
Hep çok yoğundum, birçok işi aynı anda yapmaya çalışıyordum o yüzden yoğun, ve çok eğleniyordum, arkadaşlarımla çok keyifli vakit geçiriyordum o yüzden eğlenceli diyeyim.
13) Yaşayan veya ölmüş herhangi biriyle yemek yeme şansınız olsa bu kim olurdu? Neden?
Nelson Mandela ile yemek yemek isterdim. Yıllarca hapis yatmış, nasıl o kadar sabırlı olabildi, nasıl hiç davasından vazgeçmedi, nasıl hiç boyun eğmedi, onu bu kadar güçlü yapan neydi? Bunları konuşmak isterdim açıkçası. Ya da Viktor Frankl ile yemek yemeyi isterdim nasıl hep umudunu o kadar canlı tutabildi? Gerçi kitabında anlatmış ama böyle insanlar beni çok etkiliyor. Çünkü mesela biz günümüzde ufacık zorlukta pes ediyoruz bu kadar zorluklara rağmen onların dik duruşu benim çok ilgimi çekiyor.
Bu röportaj CampusWIN yazarlarından Esma Engin tarafından yapılmıştır.
2023 BinYaprak. Tüm hakları saklıdır. Bir TurkishWIN girişimidir
Yorum