Annem Şükran Züre

    IMG_8091

    “Benim güzeller güzeli annem Şükran. Şimdi anne olunca anladım bu güzeller güzeli, ağızdan
    bal, damakta tadı kalan şeyin nasıl bir şey olduğunu. Ah o yorgunluktan en bitkin düştüğünde
    bile bal damlaya damlaya nasıl evladını anlattığını…. Ve senin beni, bizi nasıl sevgi dolu
    yetiştirdiğini şimdi anlıyorum.”

    Oylum Güleryüz

    Değerli annelerimizden Şükran Züre’nin hikayesini anlatan kızı sevgili Oylum Güleryüz’e teşekkür ederiz.

    Kadınların hikayelerini paylaşan, "Deneyim paylaşınca güzeldir." inancıyla çalışan BinYaprak ailesi olarak, 29 Ekim'de BinYaprak Hikaye Hasadı Hareketini başlattık. Cumhuriyetimizin 2. yüzyılına kadınların hikayelerini hediye etmek için çıktığımız Hikaye Hasadına, sevgili kız kardeşlerimizin hikayelerini yayınlayarak devam ediyoruz. Ülkemizin her köşesinde anlatacak çok şeyi olan güçlü ve başarılı kadınlarımız var; bu yazıda olduğu gibi, kız kardeşlerimizin hayat hikayelerini, deneyimlerini, bilgeliğini, ilhamını ve hayat enerjisini dijitale taşıyıp, sözleri ve yaşadıklarıyla bıraktığı izlerini binlerle paylaşmak istiyoruz. 

    1959 mu 1960 mı doğumlu olduğunu hep sormak zorunda hissedeceğim. Neden mi? Durun o kısmı da anlatacağım. Annemle babam lise aşkı iyi mi? Düşünsenize, lisedesiniz 80ler cayır cayır. Siyaset paçalardan akıyor. Ah paça demişken, babamın tam da paçasında gizli bir konyak olurmuş çorabının içinde! Annem babamın sıra arkadaşı. Kendisi güzel, Edebiyat öğrencisi, mandolin çalıyor, piyano deniyor… Şimdilerin özel okullarda var mı acaba dediğimiz sistem o zaman devlet lisesinde sunuluyor. Babam solcu, annem sağcı iyi mi? -En sonundaysa beraber aynı kanalı izleyip beraber üzülüp, sayıp söylendikleri de şurada bulunsun.- Annem babama babam anama yanık. Baya baya aşıklar, kaçıveriyor kuş evden, aşkına… Sonrası hep bir macera, heyecan, hüzün ve pişmanlık çoğu zaman. Biz ne diyoruz peki? Bugün ki aklınla değil ama o zamanki sen yaptı bunları canım anam, güzel anam.

    İyi ki doğdun iyi ki doğurdun bizi.

    Ne zormuş seni yazmak, ellerim terliyor. Bir harf seni kıracak diye boğazım düğüm düğüm. Düğünde dahi çok mutlu olamıyorsun ama dağ olmuyor mu o zaman ki aşkın sana?

    Oluyor da işte… Dağ ha deyince aşılmıyor ki ailesiz, desteksiz. Ah aşk, nasıl bir şeysin sen?

    Daha 18’inde ablamı doğuruyor annem. Bugün olsa çocuk çocuk mu doğurur denecek şeyden bugün koskocaman doktor yetişiyor ve sen o gün tohumunu attığın evladınla bugün adım adım şifa buluyorsun, nice insan gibi. İyi ki canım annem, iyi ki canım ablam. Yıllar geçiyor tutturuyor mu bizim kız kardeş diye? Ismarlama çocuk mu olurmuş ya hu? Oluyor da bunları yazıyor baksanıza…

    İş hayatına giriş maceralı, çocukluk maceralı, hareketli annem bir içim su. O kadar güzel ki…. O suda bir kızları daha oluyor adını İlayda Oylum koyuyorlar. Bakın burası da tartışma konusu İlayda'yı ben istemiştim aman efendim Oylum'u ben. Bizde bir tartışmaktır yaşamak oluveriyor. Amanın yanlış anlaşılmasın ailenin 4 üyesi ile ilgili kahkahanız sokak kapısından duyuluyor diyen komşularımız var, bu yüzden midir sevdiği adamın soyadını Güleryüz seçişi dersiniz. Annem sevdiği adamı somurtkan soyadını güleryüz seçiyor iyi mi? Babam şimdilerde anlıyorum ki bir yerlerde takılı huzursuz ve olayları tersten okuyan, olumsuzunu bulan ve doğru çıkartan değişik bir adam. Annem de hı hı hı İbrahimcim diyen, ah o tonlamayı bir duyabilseniz ah. 

    Ah benim canım güzel, varını yoğunu bana bize adamış güzel anam, her gün ama her gün iyi ki varsın.

    Ah annem babamla evlenebilmek için yaşını büyütüyor, ah şu gençlik nasıl acelesi var bu heyecana, aşka, duyguya. Hangimiz öyle değildik ki? Bu kadın fazla cesaretli. Bak size diyivereyim doldur boşalt kova burcu. İnat yahu inat. Ne istiyorum bu yazıda biliyor musunuz? Köşesinden köşesinden çekiştireyim her şey yere dökülsün ama biz şimdi ne okuduk ya olsun istiyorum. O kadar saygı duyuyorum ki yaşanmışlığına anlatmak bana sormadan yapacağım için mahrem gibi geliyor. O kadar çok seviyorum ki bir çörek otu noktası kadar üzülsün istemiyorum.

    Annemle neler yaptık biliyor musunuz? Koştur koştur Boğaz turuna çıktık, İstanbul'da karış karış gezdik. “Ablan beni taksiye bindirirdi, sen yürütüyorsun.” demişti. Londra'da bizi bisikletle gezen bir gencin arkasında güle güle bir hal olduk. Eskişehir'de gezdik; insanlık için küçük bizim için büyük bir büyük Ege gezisi yaptık annem, ablam ben ve köpeğimiz Zeytin ile. Filmlerdeki gibi bir roadtrip yani. Annemle babamın ayrı olduğu zamanlar var. Annem orada çok güzel rutinler oluşturmuştu. Her ay bizi yemeğe çıkarırdı, vallahi kral hareket, tadı damağımızda bir lezzet… Çam fıstığı, muz canımızın çekebileceği şeyler uygun zamanda soframızdaydı. Hayatımız boyunca evimizde hayvan dostlarımız oldu ve onları da çok sevdik.

    Annemin hayatı boyunca insanlarla bu kadar güzel ilişkiler kurmayı nasıl becerdiğiyse bir seminer konusu… Şimdi 35 yaşımda anlıyorum ki, hiç kolay değil. 
    Kaç kişi kurumundan plaket ile emekli olabilir ve gitmeyin diye bütün çalışma arkadaşları ağlar ki…. Böylesi ilişkiler nasıl geliştirdi gerçekten bu bir seminer konusu.

    Ki annem beraber çıktığımız tekne tatilinde tutulan balıkları denize attırıcak kadar Sait Faik, aşık olduğu adam da kahvaltıda balık yerdi, iyi mi? 

    Londra'da lunaparkta bizimle beraber dans eden yine canımız annemizdi. Güzel, alımlı kadın annem; iyi ki bizim annemizsin. Kıbrıs'ta tatile gittiğimizde köpeğimize oje sürecek kadar da süslü bir aileyiz, veterinerin ne dediğini tabii ki size burada söylemeyeceğim. Akhisar'a aşık güzel annem; bir gün değil her gün doğum günün kutlu olsun, seni pek çok seviyorum. Beraber Sard harabelerinde dinlendiğimiz, Kula peribacalarında büyülendiğimiz, denizin her bir renginde hayranlık duygusuna kapıldığımız Ildır gibi eşsiz seviyorum seni. İyi ki benim, bizim biricik annemizsin.

    Annem çok iyi bir örgü sanatçısıdır, neler örmedi ki? Battaniye oldu benim yatağıma, yolluk oldu yollara, bikini oldu hediye, elbise oldu bir doğum gününe, etek oldu Londra'ya gezmeye gitti, kazak oldu sıcacık yaptı. Anne yahu zaten sıcacık yapar yeleği ceketi kendi. En son torunu Eylül Pera'ya birbirinden matrak yüzlerle anahtarlık da yaptı, iyi mi? Ne mühim şey şu yetenekler ve kendini geliştirmeler.

    Ne çok konser ve tiyatroya gittik, iyi ki. Hatırlıyorum ki Leman Sam’a anneciğim bayılır, illa ki o! Erol Evgin için Sakarya'dan İstanbul'a gittiğimiz o konser… Ne mühim şeymiş anı biriktirmek ve şanslıyım ben, ne kadar güzel anımız var çok şükür.

    Aile Danışmanlığı ile ilgili travma çalışırken, her eğitim sonrası bu kadar para veriyorsun ve ağlıyorsun… Kendisi 'anne yüreği' söylemi ile bir gün eğitimime geldi ve sonra ne yaptığımı herkese o anlatmaya başladı. Bir çok kitap kulübüne, her yere beraber gittik biz canımın ta içi dolu dizgin annemle. İyi ki…

    Annemin nice arkadaşı benim teyzem, amcam, abim, ablam oldu, iyi ki. Ne güzel şey insan biriktirebilmek, ne önemli şey o bağları ilmek ilmek örmek. Size demiştim o bir örgü sanatçısı. Sahi, kaç kere saçımı ördü kim bilir değil mi? Sandık bir kere açıldı, içinden daha daha neler çıkar; kalem tükenmez, sevgimiz gibi. Yüreği sevgi dolu emektar annelerimiz, gününüz kutlu olsun şimdiden ve her gün.

     

    Yorum

    Yorumlar herkese açık kullanıcılar tarafından kullanılamaz.Yorum görüntülemek/eklemek için lütfen önce giriş yapın.

    BinYaprak; iş hayatına atılmaya hazırlanan farklı coğrafyalardaki üniversiteli kadınla, çalışan kadının ilham, tecrübe ve iş fırsatlarını paylaştıkları, çalışan kadının dijital kız kardeşlik çemberi.

    © 2025 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.