Diğer Görünmez El

    Diğer Görünmez El

    Evrim ve ekonomi arasında nasıl bir ilişki var? Görünmez el hayatlarımızın neresinde? Keyifli okumalar! 

    Hayatın belirli bencillikleri kısıtlamasının nedeni

    JAG BHALLA 

    Noema

    Eylül 2021

    Ekonomi ve evrim aslında temel itibariyle aynı alanda faaliyet gösterir: Her ikisi de verimlilik seçimine dairdir. Tek fark, birinin diğerinden milyarlarca yıl daha uzun süredir var olmasıdır. Her ikisinde de "görünmez el" sihri söz konusudur; çapraşık, plansız, "kendiliğinden örgütlenen" sistemler. Maalesef, iktisatçılar, doğal bilimcilerin hayatın organizasyon sırlarına dair keşfettiklerini ekonomi alanında keşfedebilmiş değil. Yine de hayatımızı ekonomik fikirlerin yönettiği düşünülürse, Leslie Orgel'in ikinci kanununu ("Evrim sizden akıllıdır") ekonomiye uyarlamamız kritik önem taşır.

    Örneğin, evrimin kanlı dişler ve pençelerin rekabetçi bencilliğinden ibaret olmadığını öğrenmek biyolog olmayanları şaşırtabilir; evrim aynı zamanda "acımasız derecede işbirlikçidir". Hayatta kalmayı sağlayan bu işbirliğinin korunması da belirli türden bencilliklerin bastırılmasını gerektirir. Biyologlar, birçok iktisatçıdan farklı olarak, "açgözlülük iyidir" anlayışının ne zaman ölümcül bir hal aldığını bilir.

    "İşbirliğinin evriminin tüm canlılar açısından temel önem taşıdığı" tartışılmaz bir gerçek. Biyolog Nicholas Davies, Kevin Foster ve Arvid Ågren'in Nature Ecology&Evolution'da yayınlanan makalesinin ilk satırı, tüm biyologların hemfikir olduğu bu sözlerle başlıyor. Makale "temel bir bilmeceyi" ele alıyor: "Evrim neden belirli bir genom, organizma ya da topluma zarar verecek bencil isyan yerine işbirliğine yapılan yatırıma destek olur?" Bu konu iktisatçılar açısından da kilit önem taşıyor. Yazarlar, "biyolojinin her düzeyindeki işbirliğini zorunlulukların şekillendirdiğine dair" bol miktarda kanıt sunuyor. Zorunluluklar "işbirliğine yönelik bir ittifaktaki bencil davranışları azaltacak şekilde evrilen eylemler" olarak tanımlanıyor. Gerçek hayattan birçok örnekle anlatılan bu model, bir toplumda yeni bencil unsurlar devreye girdiğinde bu davranışın hızlı şekilde bastırıldığını söylüyor. "Aksi halde bencilliğin getireceği kazanımlar yıkıcı derecede riskli bir hal alır."

    Evrimden çıkarılacak bu dersler ekonomiye dair dikkat çeken iki temel eleştiriye dair değildir. Mesele "rasyonaliteden" sapma ya da "piyasadaki aksamalar" değildir. Hayali piyasa oyuncuları kapsamlı yerel teşviklere ne kadar rasyonel tepki verirse versin, kendiliğinden örgütlenmenin sistemsel etkileri iyi huylu olmayabilir. Biyolojide bu etki kolektif bir yıkım şeklinde ortaya çıkar. Sadece belirli türlerden kendiliğinden örgütlenen karmaşık sistemler kolektif fayda sağlayacak sonuçları ortaya çıkarabilir. Milyarlarca yıldır sürdürülen Ar-Ge çalışmaları, bu konuda hangi numaraların işe yarayacağını bize öğretti.

    Hayat mecburen Rus matruşka bebekleri gibi sıralanmış hiyerarşik bir işbirliği yapısına sahiptir. Bu yapının her düzeyinde bencilliği bastıran zorunluluklar söz konusudur. Bunları "işbirliği yaptırım politikaları" olarak adlandırabiliriz.

    Gen işbirlikçidir 

    Bencil olarak adlandırılan tüm genler bir yandan da genomdaki diğer genlerle işbirliği yapar; gen ekibi "hayatta kalma aracını" (beden olarak da bilinir) kolektif şekilde oluşturur ve (birlikte) yönetir. Tüm karmaşık hücreler gücünü işbirliğinden alır (enerji santralini oluşturan parçalar, kloroplastlar ve mitokondria, simbiyoz sayesinde ortaya çıkar). Çok hücreli organizmaların tamamı, işbirlikçi "hücreler topluluğu" halindedir. Gruplar halinde yaşayan türler, hayatta kalma becerisinin grup üyelerinin zindeliğine bağlı olduğu farklı düzeylerde süper organizmalar oluşturur (sosyal gruplar daha gevşek bir yapıya sahiptir, ancak yine de kapsamlı bir hayatta kalma aracı oluştururlar). Farklı türler arasındaki işbirliği de sıklıkla görülür (simbiyoz bir istisna değil, kuraldır). Hatta, biyolog ve yazar David Haskell'in de belirttiği gibi, bir ağaç aslında bir farklı türlerden oluşan "hücre topluluğudur: mantar, bakteri, protist, alg, nematod ve bitki". Sıklıkla, "hayatta kalabilen en küçük genetik birim… bir ağla birbirine bağlanan bir topluluktur".

    İlginçtir, acımasız derecede işbirlikçi olmanın faydalarından yararlanmak için bir beyne sahip olmanız bile gerekmez. Mikroplar, örneğin biyokimyasal "kamu malları" üretme konusunda, yoğun bir işbirliği gerçekleştirir. Bu kamu malları da bedava ve ucuza kullanımı önleyen işbirliği yaptırım politikaları ile korunur (elbette bunun antamorfik bir benzetme olduğunu akılda tutmak gerekir, çünkü mikrobik aktörlerin hiçbirinin böyle bir anlayışı ya da niyeti yoktur). Bu konudaki bilimsel uzlaşı zaman içinde değişmiştir. Öyle ki Richard Dawkins, Gen Bencildir kitabının 30. yıldönümü baskısında, kitaba "Gen İşbirlikçidir" adını vermesinin daha doğru olacağını söyler. Bunu yapmış olsaydı ekonomik ve politik yaşamımız onlarca yıl boyunca daha az zarar görmüş olabilirdi.

    Açgözlülüğün iyi olmadığını, bencilliğin kontrolden çıktığını gösteren örneklerden biri kanserdir. Tümörler tüm organizmaların bastırmak için ellerinden geleni yapması gereken hücresel düzeydeki bencilliklerdir. The Cheating Cell kitabının yazarı Athena Aktipis ve diğer evrimci biyologların, 2015 tarihli bir makalede anlattığı gibi, hain kanser hücrelerinin en belirleyici özelliklerinden biri, organizmanın zararı pahasına zindelik kazanmalarıdır. Yazarlar kaçınılmaz olarak piyasalarla paralellikler kurarak en bariz iki kanser stratejisinin "demografik hile" ve "ekonomik hile" olduğunu söyler. Kanser hücreleri bulundukları bedenin biyolojik toplumsal sözleşmesini hileyle ihlal eder.

    Çok hücreli organizmalardaki uygulanabilir tüm biyotoplumsal sözleşme şu kuralı barındırmalıdır: Bütünün sağlığı, herhangi bir parçanın çıkarlarından daha önemlidir. Aksi halde, parçalar asalak hale gelir, bütünün hayatta kalma becerisinin zarar görmesi pahasına kişisel kazançlar sağlar. Düzenleme altına alınmayan parçalar bütünü öldürebilir. İnsanlar da işbirliği yapmaya mecburdur: Hayatta kalabilmek için diğer insanlarla işbirliği yapmak dışında bir seçeneğimiz yoktur. Hatta evrimci biyolog David Sloan Wilson ekip çalışmasını insanlığın "imza adaptasyon yöntemi" olarak tanımlar. Bizler evrimin en verimli süper işbirlikçileriyiz; ekonomilerimiz, dünya geneline yayılan tekno-politik süper işbirliklerini kolaylaştıran toplumsal metabolizmalarımızdır.

    Kabile ve toplum olmadan

    Maalesef birçok iktisatçının kullandığı fikirler, bilimsel verilerle desteklenen süper sosyal, süper işbirlikçi, birbirine sıkı şekilde bağımlı tür anlayışından değil, "metodolojik bireycilik" anlayışından fazlasıyla etkilenmiştir. Bu iktisatçı bireycilik tarzı genellikle, insanları "tabiatı gereği herkesin herkesle savaştığı" bir tür olarak resmeden Thomas Hobbes'un fikirlerinin varyasyonlarıdır. Ancak bu etkileyici imaj ve mantık, bilimsel açıdan yanlış ve gerçek dışıdır (aydınlanmanın politik ve ekonomik sistemlere dair fikirlerini geliştirmesi bakımından da korkunç bir temeldir). Charles Darwin insanların toplumsal varlıklar olduğuna dair koca bir kitap yazmıştır. Darwin, Hobbes'un anlayışını benimsemiş insanların "anormal canavarlar" olacağını söyler. Margaret Thatcher'ın bilimi yadsıyan "toplum diye bir şey yoktur" sloganının aksine, kabile ve toplum olmadan hayatta kalabilen tek bir insan yoktur. Wilson'un dediği gibi, "atalarımızı farklı kılan şey grup içindeki yıkıcı davranışları kolektif şekilde bastırma, işbirliğini hâkim hayatta kalma stratejisi haline getirme becerisidir".

    Biyolojik işbirliklerindeki işbölümü, "karşılıklı bağımlılıklı zindeliği" ortaya çıkarır. Aktipis, bugüne dek bencilce olmayan (özgecilik olarak da bilinir) davranışların evrimini açıklamakta kullanılan ilişkilere ve karşılıklılığa dayanmayan ortak çıkarlar modelini bu sözlerle anlatır. İşbirliği gelişerek solo stratejilerden daha verimli bir hale geldiğinde oyunun kuralları değişir; artık hayatta kalabilmek ve gelişebilmek için birlikte çalışacağınız insanlara ihtiyacınız vardır. Daha sağlıklı bir ekonomi ve sağduyulu bir politika için buradan da kesinlikle çıkarılması gereken dersler vardır.

    Bu derslerden söz eden Wilson ve John Gowdy şöyle der: "Görünmez el benzetmesi hem insanlar hem de diğer türler açısından… (ancak) belirli koşulların gerçekleşmesi durumunda, geçerli olabilir." Burada ayrıntılara giremiyoruz, ancak önemli olan, bunun temel ekonomik varsayım ve öğretilerle çelişiyor olmasıdır. Wilson şöyle açıklıyor: "Her türden bırakınız yapsınlar anlayışının sorunu… alt kademedeki unsurların (ister bir birey ister küçük bir şirket isterse de Google gibi bir dev olsun) kendi küçük çıkarlarını kollamasının kamu yararına hizmet edeceği görüşünün yanlış olmasıdır."

    Biyolojinin görünmez eli daha bilinçlidir. Bu anlayış mil- yarlarca yıl boyunca akıl almaz çeşitlilikte süper karmaşık işbirliklerini test etmiştir ve yeterince verimli olmayan ya da kolektif karmaşa yaratan bencil yapılanmaların birçoğunu sektirmeden, yorulmadan ve acımadan ortadan kaldırmıştır. Bu yaşamın genelini kapsayan mantığın evrimsel bilgeliğinin ekonomik ve politik eşdeğerlerine ihtiyacımız var. Örneğin, tümörleri bastıran genleri ve bilinçsiz bencilliği bastıran işbirliği yaptırım politikalarını örnek alan politikalar gerekli. Bu da serbest piyasaları savunanların düzenlemelere karşı çıkan reflekslerinin bütünüyle gözden geçirilmesini gerektiriyor. Wilson muzip şekilde şöyle diyor: "Düzenlenmemiş bir organizma, ölü bir organizmadır." Asalak kazançları tespit etmenin ve bastırmanın yollarını bulmamız gerekiyor; örneğin gelirlerini elde ettiği altyapının bakım masraflarını gerekçe göstererek vergi ödemeyen Amazon gibi dev şirketler ya da hemşirelerden daha az vergi veren milyarderler.

    Kontrolsüz hırs 

    Rus matruşka bebekleri gibi sıralanmış hayatta kalma araçlarımızı özenle korumalıyız: topluluk, şehir, ülkeden, gezegenin biyosferine dek uzanan tüm katmanlara dek. İşbirliği yaptırım politikalarımızın bizi ve diğerlerini, başkalarına zarar verme pahasına kazanç sağlama anlayışından koruması gerekir. Evrim, bunların gerçekleşmemesi durumunda bizi kolektif çöküşün beklediğini gösteriyor.

    Ancak maalesef, mevcut kapitalizm genellikle kanser mantığını örnek alıyor; kontrolsüz hırs iyidir anlayışı politik yapımıza yayılmış. İktisatçılar kolektif açıdan acı verici ya da kötü sonuçlar doğuracağı ortada olan, evrimin bastıracağı davranışları "rasyonel" olarak adlandırmaya devem ediyor: Mahkûmun ikilemi benzeri, işbirliğine karşı çıkan, sado-kapitalist, zararlı "rasyonellik" ya da siyaset bilimci Elinor Ostrom'un, ekonomik anlayışla yönetilmeyen birçok toplumda kolaylıkla çözüldüğünü ortaya koyduğu, ortak intihara sürükleyen açgözlü "ortak varlıkların trajedisi" taktikleri gibi.

    Bir anlamda bütün bunların çok bariz olması gerekir; hiçbir takımda yer aldınız mı? Bu mantık birçok şekilde dile getirilmiştir: Tocqueville'in Amerika'da Demokrasi kitabında "Amerikalılar Doğru Anlaşılmış Çıkar İlkesi Sayesinde Bireysellikle Nasıl Mücadele Ediyor" başlıklı bir bölüm var- dır. Tocqueville, bizim tamamen doğal olarak kabul ettiğimiz bireyselliği, sonradan ortaya çıkmış bir olgu olarak tanımlar. 

    Bireysellik sözcüğü bile İngiliz diline büyük ölçüde Tocqueville'in eserlerinin çevirisi sonrasında girdi. Ancak liderlerimiz bu "bilinçli kişisel çıkarları" (yine Tocqueville'in icat ettiği bir ifade) tehlikeli biçimde küçümseyecek şekilde eğitilmiş.

    Kendisinin (ya da atalarının) hayatta kalması için gerekenleri zayıflatmak ya da yok etmek kimsenin çıkarına değildir. Bu anlayış "gereksinimcilik" olarak adlandırılabilir: Neye gereksinim duyduğunu bil. Bunları temin eden şeylere zarar verme. Diğerlerinin zarar vermesine de izin verme, yoksa mahvolursun. Kültürler ya gereksinimcilik anlayışına yönelecek ya da yok olacak.

    Evrimden çıkarılan bu yeni derslerin popüler bilimin gördüğü değeri görmesini sağlamak için çok daha yaygınlaştırmak gerekiyor. Ancak milyarlarca yıldır gerçekleştirilen zorlu testler bize tüm canlı sistemlerin belirli türlerdeki yıkıcı bencilliği bastırdığını gösteriyor. İktisatçılar inceledikleri sistemleri neden istisna olarak gördüklerini uzun uzadıya sorgulamalı. Henüz adlandırılmamış bu kanun kalıpları, evrimin gerçekleştirebileceklerini bile kısıtlıyor.

    Diğer görünmez eli kamu yararını destekleyecek şekilde kullanmanın zamanı geldi. Her düzeyde bencilliğin, parçaların ihtiyaç duyulan bütüne zarar vermesini engellemeye yönelik işbirliği yaptırım politikalarına ihtiyacımız var. Aksi halde, bizi, asalak plutokratik yağmaya izin verdiğimiz ortak kaderimizin kötü karması bekliyor.

     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun
    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.