Avukat Ezgi Kılınç'ın ELSA Yolculuğuna Dair Deneyimleri

    Avukat Ezgi Kılınç'ın ELSA Yolculuğuna Dair Deneyimleri Avukat Ezgi Kılınç

    ​Sevgili Avukat Ezgi Kılınç ile ELSA'ya dair deneyimler ve tavsiyeler hakkında sohbet ettik.

    Sizi tanıyabilir miyiz? 

    ​Yarışmacı arkadaşlara başarılar dilemeden kişinin kendini tanıtması pek mümkün değilmiş. İsmim Ezgi Kılınç, yurt dışında yaşadığım dönem haricinde doğma büyüme İstanbul'luyum. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 2009 senesinde mezun oldum. İspanya'da Barselona Üniversitesi'nde "Uluslararası Ekonomi Hukuku ve Politikası" programı dahilinde hukuk yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Ardından bir süre Brüksel'de Avrupa Birliği Regülasyonları ve Ticaret Hukuku alanında çalıştıktan sonra İstanbul'a döndüm. İstanbul'da farklı kurumsal danışmanlık şirketleri ve hukuk bürolarında Uluslararası Ticaret Hukuku, Şirketler Hukuku ve Rekabet Hukuku konularında uzmanlaştım. Şu anda ise Bodrum'da kurucu ortağı olduğum ZEK&Partners Hukuk ve Danışmanlık altında yurt içinde ve yurt dışında yerleşik şirketlere, şahıslara hukuki danışmanlık hizmetleri sunuyorum.

     ELSA ile nasıl tanıştınız?  ELSA ile çalışmaya karar vermenizde etkili olan düşünce neydi?

    Belirtmem gerekir ki lisans eğitimimden itibaren hayatımın bir parçası olan Avrupa Genç Hukukçular Derneği (European Law Students' Association –ELSA),hem eğitim hem de kariyerim açısından her zaman belirleyici bir etkiye sahip oldu. Devlet üniversitesinde okumanın faydaları olduğu gibi eksik kaldığı yanları da oluyor. Lisede tamamen İngilizce temelli bir eğitim aldıktan sonra üniversitede yabancı dil ve farklı kültürlerin eksikliğini hissediyordum. Hukuk lisans eğitimi, doğası gereği fazlasıyla yereldir. O dönemde aynı sınıfta okuduğum ve sonrasında hayatımdaki en değerli dostlarımdan olan Ezgi Harmancı
    (kendisi ayrıca Bin Yaprak üyesidir), ELSA İstanbul tarafından organize edilen Birleşme ve Devralmalar Yaz Okulu'ndan bahsetti. Böylece Ezgi Harmancı'nın davetiyle önce ELSA'ye üye oldum, takip eden ilk ulusal genel kurul toplantısında katıldım ve ardından yaz okulunun organizasyon komitesine katılarak ELSA'ya hızlı bir başlangıç yapmış oldum.


    ELSA ile ülke genelinde ve uluslararası alanda yaptığınız çalışmalar nelerdi?

    ELSA'ya üye olduktan sonra 6 ay içerisinde bir yaz okulu organizasyon komitesi, bir ulusal genel kurul toplantısı bir de uluslararası genel kurul toplantısına katılmıştım. Nürnberg Almanya'da gerçekleştirilen uluslararası genel kurul toplantısına şans eseri kontenjan olduğu için katılabilmiştim ve ELSA Türkiye yönetim kurulu tarafından Akademik Aktiviteler Workshop'una katılmak için görevlendirilmiştim. Açıkçası Workshop'un ilk oturumunda ne ELSA'yı ne de Akademik Aktiviteler alanını doğru düzgün tanımadığımı fark ettim. O noktadan sonra ELSA'nın esas değerinin, sunduğu çok kültürlü network, deneyim paylaşımı ve insan hakları temelli vizyonu olduğunu anladım. Şans eseri katıldığım, fakat sonrasında çalışmaktan büyük keyif aldığım Akademik Aktiviteler alanında ilerleyen dönemlerde hem ELSA Istanbul hem ELSA Türkiye hem de ELSA Uluslararası Yönetim Kurul'larında Akademik Aktivitelerden sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev aldım. Bu süreç boyunca başkan yardımcılığı sebebiyle gelen idari görevlere ek olarak bir ulusal, iki uluslararası farazi
    mahkeme yarışması, makale yarışmaları, hukuk dergisi basılması, Lawyer@work etkinlikleri organize ettim, ELSA'nın Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi uluslararası sponsor ve destekçi kuruluşları nezdinde temsil edilmesi görevlerini üstlendim.

    ELSA ile Brüksel'de bir sene geçirmek nasıl mümkün oldu?

    Açık olmak gerekirse ELSA Uluslararası Yönetim Kurulu'na aday olmaya karar verdiğimde ne kadar büyük bir işe kalkıştığımın farkında değildim. Üniversite son sınıfta Uluslararası Yönetim Kurulu'na aday olmaya karar verdiğimde seçimlerin yapılacağı Uluslararası Genel Kurul Toplantısı tarihine kadar adaylık sürecimi yönetmek için bir senem vardı. Bu süreçte hem yasal stajımı tamamladım hem de adaylık çalışmalarımı gerçekleştirdim. Adaylık süreci aslında Birleşmiş Milletler'de ülkeler arasındakine benzer bir nevi lobicilik faaliyetidir. ELSA bünyesinde bulunan 42 ülkenin oy kullandığı bir genel kurul toplantısında çoğunluk ELSA üyelerinin olumlu oy kullanması için lobicilik faaliyeti sürdürülür. Benim bu noktada şansım, ELSA Türkiye'de birlikte görev yaptığım arkadaşlarımın ve ELSA Türkiye veteranlarının desteğidir. Adaylık süreci her ne kadar stresli olsa da benim için eşi bulunmaz bir deneyimdi. Bu süreçte yaşadığım en büyük zorluk bir B planı yapmamış olmamdı diye düşünüyorum. Çünkü seçilmeme ihtimalimde Türkiye'de kalacaktım ancak bütün staj veya iş başvurularının zamanı geçmişti yani bir sonraki sene ne yapacağım belirsizdi. Çabalarım sonuç vermese ogünlerde aldığım riski, bugün bir hata olarak görürdüm.


     Brüksel'de geçen bu bir senelik dönem sosyal çevre ve akademik birikim olarak size neler kattı? Yaşadığınız en büyük zorluk neydi ve bunu aşmak için neler yaptığınıza da değinebilir misiniz?

    Daha önce belirttiğim gibi Uluslararası Yönetim Kurulu'na aday olurken nasıl büyük bir işe kalkıştığımın tam olarak farkında değildim. Uluslararası Yönetim Kurulu'nda görev süremiz başlayıp da ilk resmi ziyaretimizi, ELSA'nın resmi destekçisi olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gerçekleştirdiğimizde büyük resmin farkına vardım. Henüz 20'li yaşlarındaki bir insan için Dünya Ticaret Örgütü'nün Genel Direktörü tarafından ismen bilinmek farklı bir deneyim. Bu sürecin bana kattığı en değerli şeyin hiçbir şekilde öğretilemeyecek, parayla alınamayacak bir dünya görüşü ve bakış açısı olduğunu düşünüyorum. Günlük rutinde sürekli iletişim halinde olduğum insanlar, gerek profesyonel gerekse de kişisel düzeyde danışabildiğim hukuk bürosu ortakları, diplomatlardı. Bu kişilerin bir kısmı, iş başvurularımda referans oldu, bir kısmıyla bugün dahi iletişimdeyiz. Tüm bunların yanı sıra yönetim kurulu görevi, günde 14-16 saat çalışma ve aynı zamanda neredeyse her ayın 3 haftası seyahat etmeyi gerektiriyordu. Her ne kadar gençlik döneminde olduğumuz için bu yüksek tempoyu
    sürdürebildiysek de senenin ortalarına doğru hem fiziksel olarak hem de psikolojik olarak çok zorlanmaya başlamıştım. Seyahat etmediğim haftalarda mümkün olduğu kadar kendime özel vakit ayırmaya çalışıp ELSA'da bağımsız bir şekilde var olmaya çalışıyordum.


    Bu uluslararası deneyim size geleceğinizi planlamada nasıl bir yol gösterici oldu? Uluslararası bir network edinmeden önce, hukuk fakültesine başlarken kurduğunuz hayallerinizle Brüksel'de geçen bu bir sene sonrasındaki hayalleriniz arasında nasıl bir fark vardı?

    Üniversitede okurken de mezun olurken de zaten uluslararası alanda çalışmak istediğimi biliyordum. Brüksel'de geçirdiğim dönem sonrasında hukukun yanı sıra diplomasi ve politikanın da dahil olduğu inter disipliner konular daha fazla ilgimi çekmeye başladı. Bu doğrultuda uluslararası ticaret, ekonomi hukuku ve politikası üzerinde yüksek lisans yapmaya karar verdim. Neticesinde hayalim Birleşmiş Milletler'e bağlı bir kuruluş olan Dünya Ticaret Örgütü'nde çalışmak ve Cenevre'de yaşamaktı. Bu hayalimin gerçekleşmesi için çabaladıysam da açıkçası bu konuda başarılı olamadım. Ancak çalışma hayatına girmem ve kendimi daha iyi tanımamla birlikte beklenti ve isteklerim de değişti. Hikayenin bundan sonrası tamamen farklı bir hikaye.


    Bu deneyim size kariyer yolculuğunuzda neler kattı? İş yaşamınızda, sosyal yaşamınızda hangi sorunlara bu deneyim sonrasında daha farklı bakıp farklı çözümler üretebiliyorsunuz?

    Öncesinde de dediğim gibi ELSA sayesinde parayla alınamayacak ancak yaşayarak öğrenilecek tecrübeler edindim. Öncelikle Uluslararası Yönetim Kurulu'na seçildiktan sonra bir aylık eğitim sürecinde geçiyorsunuz. Bu süreçte topluluk önünde konuşma, zaman yönetimi, takım çalışması, sponsor ilişkileri yönetimi gibi birebir eğitimlerden geçiyorsunuz. Teorik eğitim üzerine tüm bu konuların bir sene süresince pratiğini yapıyorsunuz zaten. Sene sonunda en büyük korkum olan topluluk önünde konuşma konusunda herhangi bir hazırlık yapmadan kürsüye çıkabilir hale gelmiştim. Bunların yanı sıra profesyonel hayata
    atıldığımda hali hazırda yoğun iş saatlerine, stresle başa çıkmaya, bir takım olarak çalışmaya ve herhangi bir konuda sunum hazırlayarak sunmaya alışkındım.

     Brüksel'den sonra Türkiye'ye geldiğinizde sizi nasıl bir süreç bekliyordu? Sonrasında nasıl bir yol izlediniz?

    ELSA için Brüksel'de geçirdiğim bir seneden sonra yüksek Lisans için Barselona'da geçtim. Ardından bir hukuk bürosunda çalışmak üzere tekrar Brüksel'e gitmiştim. Brüksel'de bir sene süresince Avrupa Birliği Regülasyonları ve Ticaret alanında çalıştıktan sonra İstanbul'a geri döndüm. Açıkçası İstanbul'a dönmek planlarım arasında değildi fakat çalışma iznim uzatılmadığı için Brüksel'de iş sözleşmem olmasına rağmen İstanbul'a dönmek durumunda
    kalmıştım. İstanbul'a döndüğümde hem profesyonel hem de özel hayatımda kısa süreli bir kültür karmaşası yaşadım. Kamu sektöründen ziyade özel sektörde çalışmayı tercih ettiğim için yüksek lisans ve tez konumla örtüşen bir alanda iş bulmak zor oldu. Ancak sonrasında yüksek lisans ve tez konum, lehime çalıştı ve Pricewaterhouse Coopers Corporate Law departmanında İstanbul'daki kariyerim başlamış oldu.

     Bir ELSA mezunu da olarak kısaca ELSA Alumni grubunuzdan da söz edebilir misiniz?

    Üniversite döneminde aktif olarak ELSA'da ulusal ve uluslararası seviyede aktif olarak çalıştıktan sonra doğrudan çalışmaya başlamak zor olabiliyor. Aynı zamanda görev süresi boyunca biriktirilen bilgi ve deneyim, ELSA'da yeni göreve başlayanlar için önemli bir yol göstericidir. Bu kapsamda ELSA mezunlarının senelerce birlikte çalışmaktan doğan arkadaşlıklarını sıcak tutmak, oluşturulan çok kültürlü network'ün korunması ve know-how'ın yeni ELSA üyelerine aktarılması amacıyla ELSA Lawyers Society (ELS) kurulmuştur. Çok uluslu ve 39 senelik bir öğrenci derneği olarak ELSA'nın en güçlü yanı, ELSA mezunlarının ve ELS üyelerinin her zaman ELSA üyelerine ve derneğe destek olmasıdır.

     Öğrencilik dönemine yeniden gidebilseydiniz neyi daha farklı yapardınız? Öğrenciler için olmazsa olmaz tavsiyeleriniz nelerdir?

    Ne sosyal ne de iş ilişkilerimde İngilizce konusunda bir eksiklik hissettim. Ancak farklı ülkelerde yaşama imkanına sahip olmama rağmen ikinci veya üçüncü bir yabancı dil öğrenmemiş olmak benim için bir eksiklikti. Nitekim uluslararası diplomasiye ilgi duyan ve bu konuda çalışmak isteyen herkesin İngilizce yanında Fransızca veya İspanyolca'ya hakim olması gerekir. Üniversite dönemime geri dönebilsem en azından bir yabancı dil daha öğrenmek için çabalardım. Öğrencilere de naçizane tavsiyem bir yabancı dille kesinlikle yetinmemeleridir. İkinci yabancı dil, size Türkiye'deki rakiplerinizden bir üste seviyeye çıkarsa da yurt dışındaki rakiplerinizle ancak eş seviyeye getiriyor.




     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun
    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.