Paramı Yönetebiliyorum Gönüllü Eğitmeni Zehra Eda Yakalı'dan | Yaşam Alanı: Gönüllülük

Ben, Zehra Eda Yakalı. 1993 yılında bir bahar günü Karaman ili, Ermenek ilçesinde ailemin dördüncü çocuğu olarak doğdum. Lisans öğrenimime değin Ermenek'te yaşadım. 2017 yılında Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldum ve öğrenme sürecime devam etmekteyim. 

Sivil toplum ve gönüllülük kavramlarına yönelik ilk olarak ilk adımı 2016 yılında üniversite son sınıftayken dahil olduğum, eğitim alanında faaliyet gösteren bir vakıf aracılığı attım ve bu vakfın gezici öğrenim biriminde bir yıl süreyle aktif olarak gönüllülük çalışmalarında yer aldım. Gelecek kaygısı, mezuniyet telaşı ve sınavlarla zaman harcadığımız günlerde bir grup arkadaşımla birlikte yeni bir uğraş edinmiştik, gönüllülük! Gönüllülük: Bireyin, bir işe kendi isteğiyle sorumluluk yüklemesi anlamına geliyor ve kelimenin karşılığı İngilizce'de istençle, Almanca'da hizmet etmekle, Arapça'da yanık bağır/kalple bağdaştırılıyor. Neşet Ertaş'ın "Kalpten kalbe giden bir yol vardır görülmez, gönülden gönüle gider" deyişi gibi… Benim gönlüm ve yolum Kasım 2017'de Habitat Derneği ile kesişti. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Visa Türkiye ve Habitat Derneği tarafından yürütülen "Paramı Yönetebiliyorum Projesi" kapsamında Bireyler İçin Finansal Okuryazarlık Eğitmen Eğitimi'ne katıldım ve o günden bu yana Habitat Derneği'nin gönüllü eğitmenlerinden biri olarak, insanların hayatına dokunuyorum.

Başlangıçta, katılımcılarla birlikte gelen beklenti ve endişeler; dördüncü günün sonunda yerini inanç ve umuda bıraktı. Birbirimizden ayrılmakta epey zorlandık, ancak bunun bir son ya da bir veda olmadığının farkındaydık; çünkü en başta bize söylenen "Aileye hoş geldiniz" sözüyle karşılanmak bize bu ailenin bir ferdi olduğumuzu hissetirdi. Gönüllü eğitmen olarak ayrılırken, bir daha bir araya geleceğimiz zamanı konuşuyorduk ki, şanslıydık; Habitat'ın yılda iki kez gerçekleştirdiği koordinasyon toplantısından biri Aralık 2017'deydi ve o tarihin gelmesini iple çektik. Gönüllü eğitmen olarak, yaşadığımız şehirlere döner dönmez eğitimler vermeye başladık ve eğitimlerde edindiğimiz deneyimleri, biriktirdiğimiz hikayeleri koordinasyon toplantısında birbirimizle paylaştık.

Peki ya, Habitat'ın ve gönüllülüğün bana kattıkları diye soracak olursanız, okuyacaklarınız epey uzayacaktır. Habitat; Türkiye'de gençlere, genç sosyal girişimcilere nefes aldıran bir yaşam alanı sunuyor ve üstelik bunu yine gençlerle ve akran eğitim modeli ile gerçekleştirdiği projeleri sayesinde yapıyor. Habitat; sürdürülebilirlik alanında şeffaf, yenilikçi, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, bilgiye erişim eşitliği ile yerel ve eşitlikçi demokrasi anlayışına sahip işleyişi ile sivil toplumda etkin çalışmalar yürütüyor. Gençlere güveniyor, gençlerin çoğunun kendilerine güvenleri sağlanmamışken, ailelerin çoğu gençlere güvenmezken Türkiye'de sivil toplum alanında çalışmak kolay değilken; bu güven, gönüllülerin potansiyellerini keşfetmeleri ve bulundukları şehirlerde dezavantajlı insanlara ulaşmak adına, eğitim vermek üzere harekete geçmeleri adına oldukça önemli bir zemin oluşturuyor. Türkiye'de sivil toplum alanında çalışmak ve gönüllü olmak kolay değil, elbette; ancak "İmkansız diye bir şey yok" bu sözü bize, Habitat eğitim sunumlarında katılımcılara aktardığımız Felix Baumgartner diyor ve Jose Mujica'nın ilhamı ekliyor: ''Hayatı satın alamazsınız''. Eğitimlerimizi sonlandırmadan önce Mujica'nın sözlerine kulak veriyoruz, orada katılımcılara soruyorum: Hayatı satın alamayız, zamanı da geriye alamayız ve bu salondaki pek çok kişi sevmediği bir işi yapıyor belki de, öyle değil mi? … Belki de yapmaya devam edecek… Ya siz? Elbette her insanın farklı bir yolu, yolculuğu, farklı bir yön tayini var ancak; pusula için kuzey yönünün ibresi yalnızca tek bir yeri işaret ediyor.
Gönüllülük yolculuğuma katkı sağlayan tüm dostlarıma, hocalarıma, eğitimlerimizde katılımcı olarak yer alanlara, Habitat Derneği'ne ve BinYaprak'a teşekkürler. Habitat Derneği bünyesinde birbirimize e-posta yollarken sürdürdüğümüz müzik dinletisi geleneği üzerine tavsiyem: Neşet Ertaş'ın Gönül Dağı'dır. Gönülden gönüle giden ilhamı görmek ve dokunmak dileğiyle…