İlham Röportajları: Yasemen Aktaş

    WhatsApp-Image-2024-03-20-at-3.57.47-PM

    CampusWIN Academy mezunlarımızdan Sevgili Yasemen bizimle birlikteydi. Onun hikayesine kulak vermek, tavsiyelerinden yararlanmak için yazımızı okumaya devam edebilirsiniz. Keyifli okumalar!

    Yasemen, 1995'te Mersin'de doğdu, liseyi bitirene dek burada yaşadı Koç Üniversitesi'nde lisans, Münih Teknik Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Lisans eğitimi sırasında finans sektöründe staj ve iş tecrübeleri edindi. Yüksek lisans döneminde programlama yeteneklerini geliştirmeye odaklandı. Pandemi sebebiyle Almanya'dan Türkiye'ye döndü ve İstanbul merkezli butik bir danışmanlık şirketinde 3 yıl yönetim danışmanı olarak çalıştı. Eğitimi ve ilgisi doğrultusunda teknoloji içerikli iş problemlerinde uzmanlaşmayı tercih etti, yakın zamanda Viyana'da global bir şirkette teknoloji danışmanı olarak çalışmaya başlayacak. Hobileri arasında solo olarak ve koro ile şarkı söylemek, enstrüman çalmak, dünya mutfaklarını keşfetmek ve seyahat etmek bulunmaktadır.  

    1) Sizi kısaca tanıyalım: Yasemen Hanım kimdir, hangi okullarda okudunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?

    28 yaşında, özgürlüğünün verdiği güçle, hızlıca büyük kararlar alan ve bu yüzden hayatı sürekli değişen; zamanının çoğunu yollarda geçiren genç bir profesyonelim diye özetleyebilirim. Mersin'de doğdum ve büyüdüm, memleketimi ve Akdeniz kültürünü çok seviyorum. Çocukluğumdan beri, eğitim ve iş hayatımdan ötürü düzenli bir biçimde olmasa da, bir şekilde en büyük tutkularımdan biri olan müzikle uğraşmaya gayret ediyorum; kimi zaman icracı, kimi zaman korist, kimi zaman da özenli bir dinleyici olarak.

    Okul hayatıma gelince, İçel Anadolu Lisesi'ni bitirdikten sonra Koç Üniversitesi İşletme bölümünü tam burslu olarak kazandım, Ekonomi bölümü ile çift ana dal yaparak mezun oldum. Sonrasında Münih Teknik Üniversitesi'nde "Management and Technology" (Yönetim ve Teknoloji) yüksek lisans programını, finans ve enformatik uzmanlıklarıyla tamamladım.

    Şimdi ise yönetim danışmanlığı alanında bir kariyer yolundayım. Yüksek lisans eğitimi esnasında edindiğim bilgi ve deneyimlerin en yüksek katma değeri yaratacağını düşündüğüm teknoloji danışmanlığında özelleşmeye karar verdim. Kariyerime dair son büyük kararın bu olmadığına eminim, zamanın neler getireceğine bağlı olarak çok farklı alanlara yönelebilirim! 

    2)  Oldukça deneyimlerle dolu ve çeşitli tecrübeleriniz olmuş. Biz öncelikle Almanya'da Münih Teknik Üniversitesi'nde aldığınız master eğitimine dair sorularla başlamak isteriz. Okullara başvurmadan öncesinde başvuru süreçlerimizde dikkat etmemizi önereceğiniz ve bizimle paylaşmak isteyeceğiniz ön hazırlık ipuçlarınız/deneyimleriniz var mıdır?

    Bu konuda önereceğim ilk şey, özellikle yurt dışı başvuruları için, mümkünse gidilecek dönemden en az 1 yıl (2 dönem) önce başvurulacak okul ve bölümlerin başvuru zamanlarını bir yere not etmek olur. Elbette bunun için hangi ülkelere, üniversitelere ve bölümlere başvurulacağının belirlenmesi gerekir, bu da en az 3-4 aylık bir araştırma zamanı ayrılması demek. Çünkü her ülkenin, hatta ülkeler içinde üniversitelerin bile farklı zamanlarda başvuru pencereleri açması söz konusu. Yurt dışında yüksek lisans başvurusu için üniversitedeki eğitmenlerden niyet mektupları alınması, çeşitli akademik çalışmalar yapılması, veya uluslararası dil ve yeterlilik sınavlarına girilmesi gerekebiliyor. Ayrıca yabancı ülkelere gönderilecek belgelerde yüksek bürokratik standartlar aranıyor, çevirmen ve noterlerde biraz vakit harcayabilirsiniz. Tüm bunların asenkron biçimde gerçekleşeceği gerçeği göz önüne alındığında, başvuru dönemlerine hakim olmak zamanınızı ve bütçenizi yönetmeye olanak verecek ve başvuru sürecinde yaşayacağınız baskıyı azaltacaktır. Ayrıca ne kadar erken davranırsanız, başvuracağınız ülkeler ve/veya okullar için burs başvuruları hakkında vakitlice bilgi edinebilirsiniz.

    İkinci önerim sürecin en başıyla ilgili. Yüksek lisans eğitimini yapma amacınızı belirlemek, bu eğitimin kariyerinizde ve vizyonunuzda yaratacağı farkı ortaya koymak, başta yorucu bir etkinlik gibi gözükse de sonrası için çok önemli bir referans noktası olacak. Bu demek değildir ki en başta ortaya koyduğunuz fikir sabit bir şekilde kalacak; tabii ki söz konusu referans zamana ve sizin beklentilerinize, önünüze çıkan fırsatlara göre kendi kendine güncellenecek, öte yandan size düşünme stilinizin nasıl geliştiğini gösterecek.

    Bu çerçevede yüksek lisans yapmak isteyip istemediğinizin kararını da gündeme getirebilirsiniz, eğer bu eğitim iş kolunuz için bir zorunluluk teşkil etmiyorsa. Zira yüksek lisans eğitimi için gerek zaman olarak gerekse finansal açıdan önemli bir yatırım yapılıyor; tam zamanlı işinize en az iki yıl geç başlıyorsunuz, ve yurt dışında okuyorsanız ilk aşamada belli bir finansal birikime ihtiyacınız oluyor. Başvuru belgelerinin hazırlanması için ayrıca bir bütçe ayıracaksınız. İşte burada erken planlama yapmanın bir faydası daha açığa çıkıyor, sürenizi gereken finansal şartları oluşturmak için kullanabilirsiniz. 

    Bu arada, yüksek lisans eğitiminizi tam zamanlı işinizin arasında, veya işinize bir dönem ara vererek tamamlamak gibi seçenekler de değerlendirilebilir. Şunu da ayrıca eklemeliyim ki, yüksek lisans eğitiminin kariyerinize etkisi beklediğiniz kadar kısa vadeli olmayabilir, şahsen benim durumum bu şekilde, bu sebeple yapacağınız yatırımın somut faydalarını elde etmek açısından sabırlı olmayı göze almanız gerekecek.

    Buraya kadar gelip, yüksek lisans eğitimiyle devam etmeye ikna olduysanız, sırada bölüm ve okul seçme kısmı var. Fikrimce sıralama dediğim biçimde olmalı: Önce bölüm, daha sonra okul. Bölüm seçimi için en faydalı başlangıç, belirlediğiniz referans noktası olacaktır diye düşünüyorum. Pek çok programın ders içerikleri ve/veya amaçları net bir biçimde internet üzerinden görüntülenebiliyor. Siz de, elde etmek istediğiniz yetkinliklere veya kariyer ilerlemesine yönelik anahtar kelimelerinizle en uyumlu yüksek lisans programlarını internet üzerinden aramaya başlayabilirsiniz! Üniversite ve ülke seçimleri bir sonraki sorunun konusu gibi görünüyor… 

    3) Yurt dışında eğitim almak için üniversite ve ülke seçerken dikkat edilmesi gereken unsurlar sizce nelerdir? Bu konuyla ilgili deneyimleriniz varsa paylaşabilir misiniz?

    Benim deneyimimle başlayabiliriz, nispeten kısa 😊 Lisans programım sona ererken en çok ilgimi çeken alan finanstı, kariyerimi buradan ilerletme beklentisi içerisindeydim. Şanslıydım ki finans yönü yoğun staj ve tam zamanlı iş tecrübelerim oldu. Hem bu tecrübeler hem de çevremde bu alanda çalışan kişilerin görüşleri bana gösterdi ki, finans sektörünün geleneksel formatı teknolojinin gelişmesiyle bambaşka bir biçime bürünüyor. Bu alanda var olmak isteyen kişilerin de haliyle, en temelde teknolojiyi kullanmak üzerine yetkinliklere sahip olması beklenecek. İşte bu noktada fark ettim ki işletme ve ekonomi alanlarındaki eğitimim sektörde aranan yetkinlikleri karşılamayabilirdi. Ben de bu noktada üç opsiyonla karşı karşıyaydım: Ya işe başladığım yerde yetişecektim, ya işe başlamadan açık kaynaklarla kendimi eğitecektim, veya yüksek lisans eğitimine devam edecektim. Küçüklüğümden beri yurt dışında yaşamak çok cazip gelmişti (şu an yaşıyorum ve ne kadar cazip emin değilim😊) , sonuç olarak yurt dışında bir yüksek lisans bana bu yönde de bir fayda sunar diye düşünerek bu seçeneğe yöneldim. Ve açıkçası bir işletme mezunu olarak teknoloji/mühendislik konusunda eğitim almak için fazla şansım yoktu, hatta tek bir şansım vardı, o da Münih Teknik Üniversitesi'nde bitirdiğim bölümdü! Başka bölümlere de başvurdum ama aklım fikrim Münih'teydi. Hatta Frankfurt'tan da kabul almıştım, daha çok merkez bankacılığı üzerine bir bölümdü, Münih'ten cevap beklerken orayı reddettim.

    Anlattıklarıma istinaden başvurmayı düşüneceğiniz programlar, yüksek lisans eğitimini yapma amacınızla en uyumlu olanlardır diye düşünüyorum. Gidebileceğiniz üniversiteler de bu araştırmayla kendiliğinden ortaya çıkacak. Karşınıza %99 uyumlu bölümler çıkabileceği gibi %70 uyumlu bölümler de çıkacaktır, belki de %50. O yüzden sınırlı vaktinizin çoğunu, kaydolmayı en çok istediğiniz programlar için en özenli başvuruları yapmaya harcayın. Özellikle aynı ülke içerisinde, hazırladığınız belgeleri birden fazla program için kullanma imkanınız olabilir. Kabul alma ihtimalinizi artırmak isterseniz, mükemmel olmasa da ilgi çekici bulduğunuz, sırf başvurabildiğiniz için başvurabileceğiniz programlarda da şansınızı deneyebilirsiniz; fakat odağınızdaki bölümler her zaman öncelikli, unutmayın.

    Listenizdeki programların hepsi aynı ülkede sunuluyor olabilir, pek çok ülke arasından seçim de yapmanız gerekebilir. Ülke karşılaştırmasında, önem faktörü kişiden kişiye değişmekle birlikte bence birkaç temel kriter kullanılabilir: yaşam maliyeti, ülkede konuşulan dil, ülke kültürü, şehir yaşamı, Türkiye'ye uzaklığı… Finansal açıdan, okurken çalışmayı çok faydalı bulmakla birlikte, iş veya çalışacak zaman bulamama ihtimalinizi de göz önüne alarak finansal açıdan sizi çok zorlamayacak ülke ve üniversitelere yoğunlaşmanızı tavsiye ederim. Dil faktörüne gelince, başvuracağınız programın dilinden bağımsız olarak, bazı ülkelerde bildiğiniz dillerle yaşamak pek de mümkün olmayabilir. O yüzden, eğer bilmiyorsanız, tabii ki kabul aldığınız kesinleştiğinde, gideceğiniz ülkede konuşulan dili temel düzeyde de olsa öğrenmeniz bence elzem. Şehir hayatı ve kültür özelinde, 1,5-2 yıl geçireceğiniz bir yerde sizi mutlu edecek unsurların olması önemli bir avantaj. Sonuçta yabancı bir ülkede kendinize bir konfor alanı yaratacaksınız, hoşunuza giden bir ortam bunu çok kolaylaştıracaktır. Son olarak, Türkiye'ye yakınlık benim kişisel olarak önem verdiğim bir konu, herkes için geçerli olmayabilir. Ailemin yanına görece kısa sürede ulaşabilmek bana rahatlık veren bir unsur. Siz de bunun gibi kişisel önceliklerinizi değerlendirme kriterleriniz arasına almayı ihmal etmeyin. 

    4)  Yurt dışında okumaya dair verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz. İsterseniz konumuzu günümüze taşıyalım. Şu an mesleğinizi nasıl seçtiniz ve karar anlarınız neler oldular?

    Sanıyorum mesleğim beni seçti 😊 Yüksek lisansımın son döneminde Almanya'daki teknoloji şirketlerinde iş analistliği veya finans şirketlerinde sayısal analistlik gibi pozisyonlara başvuruyordum. Ne var ki pandemi sebebiyle Almanya'dan Türkiye'ye dönmek zorunda hissettim, ve tezimi Türkiye'de verdim. Daha sonra oldukça yoğun bir biçimde iş başvurularında bulunmaya başladım, açıkçası çok düşünmeden yetkinliklerimin uygun olduğu her pozisyona başvuruyordum. O zaman çoğu pozisyon uzaktan çalışma modeline sahipti ve hem yurt içi hem yurt dışındaki işlerle ilgileniyordum. Yine maalesef olumlu geri dönüşler çok nadir gerçekleşiyordu, özellikle yurt dışından.

    Doğrusunu söylemek gerekirse danışmanlık üniversite yıllarında, nedenini de bilmiyorum, çok ilgimi çekiyordu ama daha sonra finans ve teknoloji kesişiminde bulunma fikri ağır bastı. Bu yüzden büyük danışmanlık şirketlerine başvurmaya, deyim yerindeyse, zahmet bile etmedim. 3 sene danışmanlık yaptığım şirketin farkı ise içeride teknoloji, mühendislik ve servis tasarımı ekiplerinin bir arada çalışmasıydı, ben de böyle bir yapının teknoloji ile iç içe bulunmama ve planladığım kariyer yolunda ön plana çıkan yetkinlikleri kullanmama olanak tanıyacağını düşünerek söz konusu şirkete başvurmuştum. Nitekim öyle de oldu.

    İlk büyük iş deneyimimdi, doğal olarak çok hata yaptım, ama doğru olduğunu düşündüğüm bir şey yaptım ki bence bu tecrübenin istediğim biçimde gerçekleşmesi için önemliydi: İlk günden itibaren yöneticilerime, teknoloji konulu iş çözümleri sunmaya gönüllü olduğumu ifade ettim. Yöneticilerim de bu hedefimi destekledi, onlara teşekkür ediyorum; mümkün mertebe böylesi projelerde yer almamı, teknoloji ekipleriyle çalışmamı hatta onların bir parçası olmamı sağladılar. Şimdi ise "teknoloji danışmanı" unvanıyla yeni işime başlamayı bekliyorum, karşıma tam olarak ne çıkacak ben de bilmiyorum 😊

    5) Danışmanlık sektöründe çalışmak isteyen bir üniversite öğrencisinin sizce ne gibi yetkinlikleri olması faydalı olur ve siz bu alanı düşünenlere neler tavsiye edersiniz?

    Henüz yeni bir danışmanım, ondan bu konudaki fikirlerimi okurken lütfen başka kaynakların görüşleriyle birlikte değerlendirin 😊 Tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki danışmanlığın büyük kısmı çalışırken öğreniliyor, deyim yerindeyse yeni danışmanlar bir usta-çırak ilişkisi içerisinde yetişiyor. Bu sebeple harıl harıl ders çalışırcasına bir hazırlık yapmanıza gerek olmayabilir. Bunun yanında özellikle sosyal konularda bazı yetkinlikler var ki, sizi danışmanlığa başladığınızda bir adım öteye taşıyabilir, gelgelelim söz konusu yetkinlikler bence tüm kariyer yollarında faydalı olacaktır. Mesela network kurma ve network'lere dahil olmaktan bahsedebilirim, burada CampusWIN mensuplarının elinde şimdiden bir avantaj var 😊 Sosyal kulüplere katılmak, burada farklı profillerden insanlarla tanışmak ve hatta ortak projelerde bulunmak kişinin, danışmanlıkta gerçekleştireceği takım oyuncusu olma ve müşteri ile ilişki kurma gibi yönlerini geliştirebilir. Ayrıca eklemeliyim ki, ben üniversitenin son yıllarına doğru danışmanlıktan uzaklaştığım için vaka yarışmaları ile çok ilgilenmiyordum, belki inanmayacaksınız ama ilk vaka çalışmamı çok büyük bir danışmanlık şirketinin staj görüşmesinde yaptım (ve haliyle çuvalladım). Bu tarz etkinlikler öğrencilere danışmanlıkta ne gibi durumların ele alındığına yönelik çok gerçekçi bir bakış açısı sunmakla birlikte, yine çok ihtiyaç olan hızlı ve düzenli düşünme pratiği yapma olanağı verecektir. Büyük küçük pek çok danışmanlık şirketi "case yarışmaları" düzenliyor, zamanınızın elverdiği kadar fazlasına katılmanızı tavsiye ederim, bir yandan şirketleri de tanımış olursunuz. Belki başta söylemem gerekeni sonda söylüyorum ama, danışmanlığa başlamadan evvel üniversitede yapılabilecek en iyi şeylerden biri de temel muhasebe ve ekonomi derslerini gerçekten sindirerek öğrenmek, bahsettiğim derslerdeki bilgileri öyle ya da böyle kullanıyorsunuz. İşletme, maliye, ekonomi vb. bölümlerde okumayan öğrenciler de bu derslere katılım sağlamayı düşünebilir; belki dinleyici olarak, ya da açık kaynaklardan kendilerini destekleyebilirler. Yine benim görece az araştırmış olmaktan dolayı geç öğrendiğim bir danışmanlık gerçeği var ki bunu da söylemeden geçmek istemiyorum. İşin doğası gereği standart mesai saatlerini biraz aşabiliyoruz 😊 Önden psikolojinizi uzun saatler çalışmaya hazırlamak, dar vakitlerde bile kendinize zaman ve motivasyon kaynağı yaratmayı öğrenmek de danışmanlık kariyerinizi olumlu yönde etkileyebilir. Gördüğüm örnekler arasında kendini zinde tutmakta başarılı olan danışmanlar daha çok spor ve fiziksel aktivitelerde bulunuyor veya meditasyon yapmayı tercih ediyordu. Demem o ki, mental olarak yorulduğunuzda kendinizi dinlendirmek için, üniversite yıllarında size keyif veren bir uğraş edinmek adına zaman ayırabilirsiniz.  

    6)  İş hayatınıza dair paylaştığınız bilgilerden dolayı çok teşekkür ederiz. Bir CampusWIN Academy mezununu olarak CampusWIN sizin hayatınıza nasıl dokundu?

    Gerçekten klişe bir söz olarak algılanmasın, CampusWIN'de bulunmanın hayatıma doğrudan ve dolaylı pek çok etkisi oldu. En başta Türkiye'nin her köşesinden, birbirinden harika genç kadınlarla tanıştım. Onların dopdolu hayat hikayelerini dinledim, kendim deneyim kazanmışçasına onlardan çok şey öğrendim (umarım ben de aynı etkiyi yaratabilmişimdir), ve onların yolculukları bana ilham vermeye devam ediyor! Daha sonra, benim dönemimde yeni kurulan STEAMWIN ekibinde yer aldım ve belki de farklı kariyer alanlarının kesişmesinin faydalarını ilk defa bu projedeki vizyon sayesinde keşfettim. Bu ekibin bir parçası olarak BinYaprak için çeşitli içerikler hazırlarken öğrendiklerim, üniversitede yaptığım sunumların hatta danışman olarak hazırladığım çıktıların kalitesini artırdı. CampusWIN'den mezun olduktan sonra, Almanya'da okurken CampusWIN'deki bir kız kardeşimin bıraktığı işi devraldım ve burada da kariyerimi olağanüstü değiştiren bir tecrübe edindim. Bitirirken, yine mezuniyet sonrasına ait, benim için manevi değeri çok yüksek olan bir anı var ki ondan da bahsetmek isterim. Yürekten dilerim ki böyle bir şeyi bir daha kimse yaşamak zorunda kalmasın. 6 Şubat depremi gerçekleştikten sonra, yüreğimizdeki tüm acıya rağmen, CampusWIN mezunları olarak elimizden gelen her şeyi ortaya koyduğumuz bir dayanışma içinde depremzedelere yardım ulaştırmaya çalıştık, çok büyük çaplı bir organizasyon değildi elbette ama somut yardımlar ulaştırmayı başardık. Yalnız olmadığımı ve dayanışmanın gücünü derinden hissettiğim bir dönemdi. Fırsat bulmuşken, katkı sunan tüm kız kardeşlerime binlerce kez teşekkür ediyorum.  

    7)  Şu an üniversitede okuyan kız kardeşlerimiz için vermek istediğiniz tavsiyeler veya paylaşmak istediğiniz tecrübeler var mıdır?

    Üniversitede yapılacak en güzel şey bence üniversite hayatının tadını çıkarmak. Çalışmaya başladıktan sonra, hatta yükseğe devam ederseniz de, kendinize ayırabileceğiniz daha az vaktiniz olacak, arkadaşlarınızla üniversitedeki kadar vakit geçiremeyeceksiniz. Hayatın gerçeği bu, daha iyi veya daha kötü olacak demek mümkün değil ama herkesin kendi hayatı ve yeni sorumlulukları olacak. Öte yandan üniversite öğrencileri için ulaşım, seyahat ve etkinlikler bağlamında pek çok kolaylık ve indirim var, bunlardan olabildiğince faydalanmak lazım diye düşünüyorum. CampusWIN etkinliklerine katılmayı ihmal etmeyin; hem network'ünüzü genişletmek, hem de kız kardeşlerinizle zaman geçirip onların birbirinden etkileyici hikayelerini dinlemek adına ideal bir ortam. Kendim için konuşursam, bugün üniversite yıllarıma geri dönsem neyi daha farklı yapardım diye sorduğumda, sanıyorum ikinci yabancı dilimi öğrenmeye daha çok zaman ayırırdım. Bölümünüz İngilizce değilse bile, bence İngilizce artık bu çağda iş bulmak için ilk sırada aranan unsurlardan biri, bu dili olabildiğince iyi öğrenmenizi önerebilirim. İkinci yabancı dil hakimiyeti ise ballı börek 😊 Yurt dışında yüksek lisans yapmayı kafanıza koyduysanız, öğreneceğiniz yabancı dili gitmeyi düşündüğünüz ülkeye göre de pekala belirleyebilirsiniz.  

    8) Yasemen Hanım, katkılarınız için çok teşekkür ederiz. Deneyimlerinizi öğrenmek bizim için çok kıymetliydi. Eklemek istedikleriniz varsa bizimle paylaşabilirsiniz.

    Umarım küçük de olsa bir faydam dokunur, ben de bu röportajı benimle yaptığınız için çok onur duydum, teşekkür ederim. Son olarak şunu söyleyebilirim, yine kişisel görüşüm olmakla birlikte, üniversitede okuduğumuz bölümü seçerken çok da bilinçli olmayabiliriz. Seçimimiz hem gençliğimizden etkileniyor hem de hayattan beklentilerimiz 18 yaşındayken ne kadar belirgindir tartışılır. Şayet yüksek lisans eğitimi için verilen kararlar hem daha olgun bir yaşımıza denk geliyor, hem de staj vb. olanaklarla iş hayatıyla ilgili bir fikrimiz oluşuyor. Sırf yüksek lisans yapmak için okumaktan ziyade, sizi gerçekten hevesli olduğunuz kariyere doğru destekleyecek bir bölümde okumaya çaba harcayın derim. 1 sene beklersiniz, 2 sene beklersiniz, yeter ki arzu ettiğiniz bir program olsun, çok acele etmeyin 😊 Herkese çalışmanın zaruriyetten çok keyfe dönüşeceği bir kariyer yolculuğu dilerim. 

     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun
    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.