Kişiliği, oyuncakları ve çizimleriyle rengarenk bir kadının çalışma ortamındayız. Bu röportajımızda Koronavirüs öncesi ve sonrası evden çalışma deneyimleriyle illüstratör ve oyuncak toplayıcısı Dilem Serbest'i dinledik.
1) Dilem hoş geldin, kısaca seni tanıyabilir miyiz?
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Grafik Tasarım bölümünden mezun oldum. İllüstrasyon eğitimi için bir dönemimi Universidade do Porto (FBA)'da geçirdim. 2012'den beri aktif olarak grafik tasarım ve illüstrasyonla iç içe bir iş hayatım var.
Directiva Marka ve Danışmanlık'ta Art Director olarak çalışıyorum. Bunun dışında freelance İllüstratörlüğe devam ediyorum. 2018'den beri de Ladies Wine & Design İstanbul etkinlik ekibinin içinde organizatör olarak yer alıyorum.2) Muhteşem! Peki Dilem, sektör ve meslek seçimini nasıl yaptın? Ne umdum, ne buldum şoku yaşadın mı, yoksa hayalindeki işi, hayal ettiğin şekilde yapıyor musun?
Mesleğimi seçerken zorlandım. Fakat yapmaktan asla bıkmayacağım tek bir şey vardı o da görsel sanatlarla ilgili bir şey yapmak. Bu yüzden seçimim konusunda içim rahat. Fakat tabi birçok sektör gibi bizim sektörümüzde de sömürü göz ardı edilemeyecek kadar var. Bu yüzden bu sömürüyü yaşamamak için belli başlı ajanslardan özellikle kaçınıp daha rahat üretebileceğim tasarım ofislerine yöneldim hep.
İllüstrasyon konusunda ise önce edebiyat dergilerine çizerek işe başladım daha sonra çocuk kitaplarıyla devam ettim, tabi illüstrasyon alanı çok geniş bir alan olduğu için reklam ajanslarıyla markalar için illüstrasyonlar yapmaya devam ediyorum. Bazen bir animasyon için çiziyorum, bazen bir konser afişi, bazen de bir kart oyunu için.
Fakat ülkemizde illüstrasyona verilen değer Avrupa ile kıyaslarsak çok üzücü derecede düşük kalıyor. Ve bu uzun yıllardır bu işi profesyonel olarak yapan bizleri gerçekten üzen bir durum. Haklarımız hala çok sömürülüyor bu konuda. Bu yüzden 200'ü aşkın çizer "Ben Bir İllüstratörüm" grubunu oluşturarak bir araya geldik, genişlemeye de devam ediyoruz. İşlerimizin küçük bir kısmını Instagram'da @benbirillustratorum hesabına eklemeye başladık. Bize gönüllü destek veren avukatlarla çalışıyoruz. İdeal çalışma düzenimizi kendi kendimize yaratacağız gibi görünüyor : )
3) Harika bir oluşum, umarım sesiniz ve işleriniz en kısa zamanda dilediğiniz yere ulaşır. Aslında Türkiye'de birçok firma esnek çalışma sistemine Koronavirüs pandemisi sonrasında ani bir geçiş yapsa da görüyorum ki sen zaten bu çalışma sistemine uzun süredir hakimsin. Bu geçiş sürecini ve çalışma sistemini bizimle paylaşabilir misin?
Son 3 senedir çalıştığım tasarım ofisinde haftanın 3-4 günü ofiste bulunduğumdan dolayı benim için tabi çok büyük bir değişim olmadı. Tek eksiklik hissettiğim faktör ofis içi sosyal ortamım. Bu sosyal motivasyonu biraz arıyorum tabi. Bunun dışında benim için tek değişen şey son zamanlarda ekstra artan videolu toplantılar. Öğle yemeğimi kendim pişirmem gerekiyor. Bu biraz mesaimi uzatabiliyor ama zaten işin aciliyetine göre bu tip şeyleri planlayabiliyorum.
Çalışma sistemim; sabah yapılacakları ve aciliyetlerini not alıp, bu liste üzerinden ilerlemek oluyor. Böylelikle dikkatimi daha iyi toplayabiliyorum.
Ofis işim, her zaman freelance işimi dengede tutan bir disiplin unsuru oldu
by Author
4) Yani şu anda aynı anda iki farklı iş hayatın var diyebiliriz. Bu iki işi aynı anda yönetmesi zor oluyor mu? Bu sebeple adaptasyon sorunu yaşıyor musun?
Evet bazen çakışabiliyor, tabi ki bunun da dezavantajı az uyku ve stres oluyor. Fakat bu az uyku ve stresli dönemin de bir deadline'ı var yani biteceğini bilerek kendimi rahatlatmaya çalışıyorum, arada dünyayı kurtarmaya çalışmadığımı kendime hatırlatmam gerekiyor bu stresli zamanlarda.
Ofis ve freelance illüstrasyon dışında bir de son iki yıldır Jessica Walsh'un başlattığı ve globalde dünyanın yüzlerce şehrinde yapılan yaratıcı kadınları destekleyen bir etkinlik platformunun da bir parçası oldum. Ladies Wine & Design İstanbul olarak ekibin yoğunluğuna göre düzenli aralıklarla yaratıcı kadınları bir araya getirdiğimiz sanatçı buluşmaları yapıyoruz. Bu organizasyon da ekstra sorumluluk gerektiren bir şey olduğu için mümkün olduğu kadar iyi bir planlama yapmam gerekiyor, hem ofis işi, hem freelance işlerimde. Eğer öngöremediğim bir yoğunluk olmazsa her şey planlandığı gibi gidiyor. Öngörülmeyen yoğunluk olursa biraz çıldırma durumu yaşanabiliyor tabi : ) Neyse ki takım çalışması ve iş bölümü yapmanın avantajları böyle zamanlarda çok işe yarıyor.
Görüş alanımın renkli ve ilgi alanlarımla dolu olmasını seviyorum
by Author
5) Peki, esnek / uzaktan çalıştığın günlerde nerede, nasıl çalışıyorsun?
Evde çalışma odamda çalışıyorum. Evden çalışmamın farkı; geç uyanmak, kahvaltı yapabilmek, rahat kıyafetler giyip ilginç şapkalar takmak ve kucakta bir kedi ile çalışmak şeklinde olabiliyor.
6) Bu sürecin en mutluları çocuklar ve ev hayvanları sanırım :) Peki esnek çalışma sisteminin yaratıcılık süreçlerine etkileri nelerdir? Örneğin sen ofisten çalışmayı mı, evden çalışmayı mı tercih edersin?
Ben ikisi bir arada çalışarak şimdiki disiplinimi sağlayabildim. Daha önceleri sadece freelance çalıştığım bir 2 sene oldu. Bu full freelance ve yarı zamanlı freelance arasındaki fark şöyle oldu bende; ofis işimde edindiğim disiplini, kendi işimde de uyguluyordum. Yani ofis işim freelance işimi dengede tutan bir disiplin unsuru oldu hep. Fakat bu salgın günlerinde sadece evde çalıştığım bu 1 aylık süreçte ofise gitmeden de aynı disiplin içinde çalışabildiğimi fark ettim.
7) İnsan gerçekten her şeye kolaylıkla adapte olabiliyor. Umarım şirketler de bu verimliliği fark eder. Dilem, bildiğin gibi esnek çalışma sisteminin en zor kısımlarından bir tanesi zamanı yönetmek. Evden çalıştığın günlerde iş saatlerini nasıl yönetiyorsun?
Tabi erken kalkmaya dikkat ediyorum ama ofise gittiğim zamanlara kıyasla biraz daha geç kalkıyorum buna da ulaşım süresi payı diyorum. Çoğu tasarımcı gibi ben de akşam daha zinde çalışabilen bir karakterim, evde çalışınca saatler bu açıdan biraz esneyebiliyor. Belki bu bir dezavantajdır, ama bu benim hayatımda henüz çok büyük bir problem değil. Rahat ve uzun saatler çalışmayı, stresli ve daha az saatler çalışmaya tercih ederim.
8) Ofis işlerinde bir ekibe bağlı mısın? Eğer ekip çalışması yapman gerekiyorsa, evden çalıştığında bunu nasıl yönetiyorsun?
Ofiste ekip olarak çalışıyoruz. Ekip çalışması yapmamız gerektiğinde sanki ofisteymiş gibi hissetmek için bazen facetime açıp telefonu bir yere koyup çalışıyoruz. Her an bir soru soracağımız zaman birbirimize ulaşabilmemiz konusunda rahat oluyoruz. Hem birbirimizle arada canımız sıkılınca sohbet ediyoruz, hem de birlikte çalışmış oluyoruz.
9) Peki, hayatında iş – ev ve sosyal yaşam dengesi kurabildin mi? Bize bu ayrımlarla ilgili biraz detay verebilir misin?
Bu konuda sosyal yaşamı saymazsak çok hızlı bir şekilde adapte olabildim. Zaten bu yaşantıya biraz aşina olduğum için. Sadece ev işleri bazen ekstra zaman alabiliyor. Fakat her hafta mutlaka arkadaşlarımla bir araya gelmeye çok alışmış biri olarak arkadaşlarımı sadece küçük bir ekranda görüyor olmak hala biraz garip geliyor. Sanıyorum sosyalleşmenin bu versiyonuna da yavaş yavaş alışıyoruz : )
10) Evet, gelelim malum sorumuza; çalışırken yanında bulundurduğun olmazsa olmazların neler?
Ofiste de, evde de çalıştığım ortamda mutlaka oyuncaklarım oluyor. Arada yenileri gelir, bazen eski kutulardan eskileri çıkar, sürekli bir değişim olur oyuncak köşemde. Bunun dışında bana ilham veren sevdiğim kitapları hep gözümün önünde tutuyorum. Görüş alanımın renkli ve ilgi alanlarımla dolu olmasını seviyorum.
11) Oyuncaklar mı? Pandemi süreci bitince arada sizde çalışmaya gelebilir miyiz? :) Tamam ciddileşiyorum ve konumuza dönüyorum; koronavirüs pandemisi senin çalışma şeklini etkiledi mi? Bu süreçle birlikte iş hayatında neler değişti?
Normalde bu kadar fazla video konferans yapmıyordum pandemi öncesinde. Özellikle video konferanslar çok fazlalaştı, alışmaya çalışıyorum diyelim. Ulaşım süresinin kalkmasından dolayı daha az yoruluyorum. Evde işime daha çok odaklanabildiğimi fark ettim. Ofisteyken daha fazla mola veriyordum sanırım fakat evde dikkatimi dağıtan daha az şey olduğu için daha iyi odaklanabiliyorum.
12) Ve bonus sorum; sence Koronavirüs döneminde bizi ne iyileştirir?
Kendi adıma bazı şeylerin değerini anlama sürecinden geçiyorum ben. Kendimi üretmek için zorlamıyorum, çünkü bu da biraz baskı yaratıyor, onun yerine kendimi rahatlatan şeylere yöneliyorum. Dışarıda yaşanan şey çok ciddi ve korkunç, bunun ciddiyetinin farkındayım. Bu dönemde kendimi umutsuzluğa sürüklemiyorum. Çünkü jenerasyon olarak o kadar olaylı dönemler atlattık ki bu da bir ilk ama bunu da atlatacağımıza eminim. Sadece biraz sabırlı ve tedbirli yaşamamız gerekiyor bir süre. Bence umut ve sabır bu konuda işe yarayacaktır. Son dönemlerde insanlar kendileriyle vakit geçirmeyi öğrenmeye başladı (ben de dahil) ve bunun da güzel bir gelişme olduğunu düşünüyorum.
Röportajımıza katkılarından dolayı Dilem Serbest'e çok teşekkür ederiz.
Duygu Çelebi Kaya, 1988'de Kdz. Ereğli'de doğdu. İlkokul, ortaokul ve liseyi farklı şehirlerde okudu. Lisans eğitimini Yeditepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı ve Halkla İlişkiler ve Tanıtım (çift anadal) bölümlerinde tamamladı. Ardından yine Yeditepe Üniversitesi'nde Pazarlama İletişimi yüksek lisansı yaptı. Çalışma hayatına İstanbul Kalkınma Ajansı'nda Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak başlayan Duygu, Hollanda merkezli bir dijital pazarlama ajansında ve sonra da BinYaprak'ta çalıştı. İstanbul'da başladığı BinYaprak macerasına bir süre sonra dijital göçebe olarak devam etti. Şu anda BinYaprak'ta geleceğin trendlerinden "esnek çalışma işgücü" yolculuğunun yönderi olan Duygu, Balıkesir'de aile şirketi için çalışmakta ve 2-5 yaş arası öğrencilere Yaratıcı Düşünce dersleri vermektedir.
Duygu Çelebi Kaya, 1988'de Kdz. Ereğli'de doğdu. İlkokul, ortaokul ve liseyi farklı şehirlerde okudu. Lisans eğitimini Yeditepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı ve Halkla İlişkiler ve Tanıtım (çift anadal) bölümlerinde tamamladı. Ardından yine Yeditepe Üniversitesi'nde Pazarlama İletişimi yüksek lisansı yaptı. Çalışma hayatına İstanbul Kalkınma Ajansı'nda Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak başlayan Duygu, Hollanda merkezli bir dijital pazarlama ajansında ve sonra da BinYaprak'ta çalıştı. İstanbul'da başladığı BinYaprak macerasına bir süre sonra dijital göçebe olarak devam etti. Şu anda BinYaprak'ta geleceğin trendlerinden "esnek çalışma işgücü" yolculuğunun yönderi olan Duygu, Balıkesir'de aile şirketi için çalışmakta ve 2-5 yaş arası öğrencilere Yaratıcı Düşünce dersleri vermektedir.
2023 BinYaprak. Tüm hakları saklıdır. Bir TurkishWIN girişimidir
Yorum