Hadi, bu ayki röportajımızda, Optdcom İş Geliştirme ve Strateji Müdürü Özge'nin, her gün Sezen Aksu'nun "Yeniden Sev" şarkısı ile başlayan esnek çalışma rutinine birlikte konuk olalım!
1) Seni tanıyalım: Nerede doğdun, nerede okudun hangi kurumda ve görevdesin?
Tabi. Merhaba ben Özge Yeşiltaş. 1993 İstanbul doğumluyum. Annem Bingöllü, babam Ordulu. Üç farklı kültür içerisinde büyüme şansına sahip oldum diyebilirim :) Şans diyorum çünkü farklı etnik kökene sahip insanlarla bir arada olmak ister istemez renkli bir kişiliğe sahip olmaya yöneltiyor insanı. Farklı hayatlar, yaşantılar gördükçe hayata karşı merakını arttırıyor. İnsanları anlama, hayatı bulma ve hayatı yaşamayı değil, "hayat nasıl güzel yaşanabilir"i sorgulatmaya başlatıyor. Küçüklüğümden beridir de içinde bulunduğum olumlu/olumsuz durumların esprili yanlarını bularak hayatı kendim için eğlence merkezi yaptım.
Üniversiteyi Galatasaray Üniversitesi Matematik Bölümünde okudum. Hayallerim gerçekleşti. İstediğim bölüm ve istediğim okul. Bir de Candan Erçetin'in dersine girebilecektim. Yerleşme sonuçları açıklandığı an yaşadığım heyecanımı anlatamam :)
Devlet okullarında okuyan biri olarak GSÜ hazırlık beni ciddi zorlamıştı. 1. sınıfta ilk 3'e girdim ve University of Lille 1 Sciences and Technology'den Mathématiques Appliquées et Sciences Sociales (MASS) lisansına katılmaya hak kazandım. GSÜ Matematik ile birlikte GSÜ'de İktisat, İşletme ve İletişim derslerini alarak Mart 2017'de mezun oldum. Üniversite yıllarımda öğrendiğim ve bana kattığı en güzel şey farklı disiplinleri kendi benliğinde bütünleştirmeyi öğrenmek oldu.
Öğrencilik yıllarımda birçok alanda çalıştım. Ticaretle de uğraştım, öğretmenlik de yaptım, kurumsal bir şirkette finans, pazarlama, satış ve yazı ileri alanlarında yer aldım. Stajlarım sayesinde ne yapmak istemediğimi gördüm.
Mezuniyet sonrası babamın memur olmasından dolayı memuriyete yaklaşık 2 günlük bir giriş yaptım. 2.gün istifa ettim :) En son hatırladığım topuklu ayakkabılar elimde, kulağımda Athena "Kafama Göre" çalıyor ve yolda şarkı söyleye söyleye eve gidip artık işsizim diyerek gülüyordum. İnsan gerçekten istediğini bulmaktan çok istemediğine odaklandığında hayat daha da güzelleşiyor ve daha cesur olabiliyorsun. İstifam sonunda 4.gündü sanırım dijital pazarlama alanında bir iş teklifi alarak BPN İstanbul'da sektöre ilk girişimi yaptım. 9 ay orada çalıştıktan sonra Analyticahouse'da işe başladım. 2,5 yıl çalıştım. Yaklaşık 10 aydır da Optdcom Teknoloji A.ş.'de İş Geliştirme ve Strateji Müdürü olarak çalışıyorum. İTÜ, GSÜ üniversitelerinde de Dijital Pazarlama eğitimi veriyorum.
2) Senin için "iş" ne demek?
Yapacağım iş ne olursa olsun temelinde tutku ve arzu olacak. İnsanlarda bunu uyandırmam gerekiyor. Bunu seviyorum ve istiyorum. Yönetmen ve oyuncu arasındaki bağ gibi, sevgililerdeki tutku gibi. Öyle bir seçim yapmalıyım ki temelinde arzu ve iletişim olması gerekli. Belki ileride daha farklı alanlarda çalışacağım görev ve sorumluluklarım olacak ama biliyorum ki o zaman da insanlarda arzu uyandırma isteğim olmaya devam edecek :)
3) Senin için "ofis" ne demek?
Sanırım bu soruyu hiç düşünmeden cevaplayacağım; arkadaşlık, birliktelik demek. Günümüzün uzun bir süresini birlikte ofiste geçiriyoruz. Bazen yoğunluk oluyor, bazen daha sakin geçen günler olabiliyor ama arkadaşlık ve birliktelik olunca hani başta demiştim ya eğlence merkezi gibi diye, işte ofis benim için bu iki kavramın yer aldığı eğlence merkezi oluyor. Ekip arkadaşlarım da aslında oyun arkadaşlarım oluyor. Eğer kelime olarak diyorsak da ofisin bendeki karşılığı arkadaşlarımla birlikte yeri geldiğinde yeni bilgiler öğrendiğimiz, yeri geldiğinde eğlendiğimiz bir yer.
4) Firmanızda uygulanan esnek çalışma ya da uzaktan çalışma sisteminden kısaca bahsedebilir misin?
Tabi. Optdcom'da işe karantina döneminde başladım. Ofis ortamında olsaydık yüz yüze tanışmanın etkisi kısa zamanda tamamlanırdı ama özellikle online görüşmelerde beklenen etki yaratılamıyor. Ama işler sarpa sarmadan kısa sürede adapte oldum. Burada ekip arkadaşlarımın yaklaşımlarının da büyük etkisi oldu diyebilirim :)
Bu süreçte esnek çalışma saatlerimiz ajans dinamiklerini düşününce sabah 9 akşam 6 olmuyor. Özellikle Covid döneminde iş ortaklarımızın da esnek çalışması bizi biraz zorladı diyebilirim; uzun süreli toplantılar, çalışmalar, araştırmalar vb. Ancak zamanla sistem belirli bir düzene oturmaya başlayınca normal çalışma düzenimize geri döndük.
Burada 9-6 zorunluluğundan ziyade verilen görev ve sorumlulukların yapılması değerlendiriliyor. 2 haftada bir yöneticilerimizle 1-1'lar yapıyoruz. Burada sadece performans değerlendirmesi yapılmıyor, aslında zorlu olan bu dönemde yaptığımız sağlıklı yaşam aktivitelerinden ve daha önce elde ettiğimiz tecrübelerimizden bahsediyoruz.
Şirketimizde ayrıca You-nique Academy var ve burada da farklı sektörden alanında uzman kişilerle konuşma şansımız oluyor. Mesela en son Kaybedenler Kulübü'nün yönetmeni ve senaristi Mehmet Ada Öztekin'le bir söyleşi yaptık. Sinema ve tiyatroların kapandığı bu dönemde ilaç gibi geldi diyebilirim :)
5) Esnek / uzaktan çalıştığın günlerde nerede, nasıl çalışmayı tercih ediyorsun?
Ritüellerim aslında değişmiyor. Sabah uyandığım gibi Sezen Aksu "Yeniden Sev" parçasını açıp, güne ayna karşısında şarkı söyleyerek başlıyorum :) Eğer ofise gideceksem, playlistim ofiste de devam ediyor. Sabah 8.30'da Türkçe Pop müziklerime maruz kalan arkadaşlarım "bu ne enerji Özgee" diyerek isyan etse de müziklerimi 9'dan önce ve 18.00'dan sonra kapatmıyordum :) Çalışma saatleri diliminde genellikle düzenli bir toplantı ritüelim oluyor. Toplantılarım harici kalan zamanda ekip arkadaşlarımla molalara çıkıyoruz. Burada yapılan işleri ya da iş süreçlerini nasıl daha da iyileştirebiliriz, sektörde neler oluyor, global ve yereldeki farklı caseleri tartışıyoruz. Mesai bitimi sonrasında iş hayatımızı bir kenara bırakıp sosyal hayattaki kimliklerimizle goygoylarımıza hız kesmeden devam ediyoruz diyebilirim:)
Uzaktan çalıştığımız dönemde de mesai bitiminde yaptığımız aktiviteler ne yazık ki aynı şekilde devam etmiyor ama online toplanabileceğimiz platformlar sayesinde görüntülü konuşmalar gerçekleştiriyoruz.
Ofiste olmadığım günlerde ritüelim müzikle başlasa da eğer ki tam kapanma yoksa sabahları Bomonti - Arnavutköy arası uzun yürüyüşlerim oluyor. Sonra eve gelip kahvaltı yapıp ardından çantamı alıp Maçka Parkı'na geçiyorum. Bunu okuyan arkadaşlarımın gülümsediklerini hissedebiliyorum :) Özellikle Covid döneminde sosyal medya hikayelerime fazlaca maruz kaldılar :) Hem mental olarak hem de fiziken açık alanda çalışmak beni rahatlatıyor. PC şarjı bitmesine yakın Taşkışla'daki Espressolab'a gidiyorum. Sosyalleşmeme devam ediyorum aslında. Hep söyleniyordu ya Covid döneminde sosyalleşemiyoruz hatta bununla ilgili sosyal medya platformlarında caps'ler, twitler paylaşılıyordu. Ben sanırım bunun aksini iddaa edeceğim, umarım taşlanmam :) Ofis olmadığı günlerde sektörel anlamda çok büyük bir sosyalleşme olmasa da farklı alanlardaki insanlar ile tanışarak sosyalleşmeye devam ettim. Ofis olduğunda ofise gidip gelerek geçen süreyi aslında kendi lehime çevirdim diyebilirim :)
6) Esnek / uzaktan çalıştığın günlerde yanında bulundurduğun olmazsa olmazların neler?
Pc, telefonum ve tabi ki powerbank'im :)
7) Ev, iş ve sosyal yaşam dengeni nasıl kuruyorsun?
İşkolik bir insanım ya da öyleydim :) Özellikle kazandığımız tecrübelerle iş hayatına bağımlı yaşamanın, sosyal hayattaki zamanınızdan, kendi hayatımızdan çaldığını gördüm. Mesela şu an homeoffice olduğu için istediğim saat diliminde çalışmak yerine 9-18.00 çalışma disiplinimden ödün vermiyorum. Ama bu saat dilimlerinde işim varsa ve bu iş çok ama çok önemli değilse bir sonraki güne aktarıyorum. Bu zaman içerisinde de zamanımı sadece işimi ve kendimi geliştirmeye odaklı olarak planlıyorum. Mesela hafta içi yapacaklarımı Pazar günü önem sırasına göre planlıyorum. Arada farklı işler çıkıyor elbette ki, o zaman da o gün için ayırdığım işlerin önceliğine bakıp, işlerimi kendi içlerinde öncelik sırasına koyup hallediyorum. Ama baktım ki işin içinden çıkamıyorum o zaman kendime dinlenme zamanı veriyorum. Kısa bir yürüyüş yapıp kafamı boşaltıyorum. Sonrasında zaman az kalsa da daha sağlıklı bir zihne sahip olduğum için daha güzel işler çıkarıyorum. İş zamanı harici zaman kendime ait olduğu için o zaman ne yapmak istersem onu yapıyorum. Mesela yeni yerler keşfetmeye bayılıyorum. Yoğun bir hafta geçiriyorsam Cuma akşamı Google'da yaptığım search "ucuz bilet al" oluyor ve günübirlik seyahate çıkıyorum :) Kendimden de öğrenimimden de ve sevdiklerimden de ödün vermeden her zamanı planlamak yerine bu 3 kategorinin kendim için önceliklerini belirleyip sonrasında çok fazla plan yapmadan akışına bırakıyorum diyebilirim :)
8) Esnek çalışan kişilere tavsiyelerin neler olur?
Kesinlikle ama kesinlikle esnek çalışılıyor diye sosyal hayatlarından ödün vermemeliler. Hayatta yapmak istediklerini kısa vadeli ve uzun vadeli checklist yaparak, hayattan zevk alarak geçirmeliler. Şu an güzel bir fırsat, bunu değerlendirmeliler. Ben başladım, yapıyorum :)
BONUS: Çalışırken odaklanmak için müzik dinler misin?
Bayılırım :) Bir projeye ya da önemli bir işe fokuslanmam gerekiyorsa kendimi olduğum ortamdan, özellikle İstanbul atmosferinden bir nebze uzaklaştırmak istiyorum. Bu yüzden genellikle yağmur dinletileri ve türkü dinliyorum Spotify'dan. Hem sakinleştiriyor, hem de hayal dünyamı genişletiyor. Bunlar haricinde Sezen Aksu'nun tüm şarkılarını sanırım bu linkte bulabilirsiniz :) İnanılmaz bir Sezen Aksu hayranıyım.
Esnek çalışma deneyimlerini bizimle paylaşan Özge Yeşiltaş'a röportajımıza katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz.
Duygu Çelebi Kaya, 1988'de Kdz. Ereğli'de doğdu. İlkokul, ortaokul ve liseyi farklı şehirlerde okudu. Lisans eğitimini Yeditepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı ve Halkla İlişkiler ve Tanıtım (çift anadal) bölümlerinde tamamladı. Ardından yine Yeditepe Üniversitesi'nde Pazarlama İletişimi yüksek lisansı yaptı. Çalışma hayatına İstanbul Kalkınma Ajansı'nda Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak başlayan Duygu, Hollanda merkezli bir dijital pazarlama ajansında ve sonra da BinYaprak'ta çalıştı. İstanbul'da başladığı BinYaprak macerasına bir süre sonra dijital göçebe olarak devam etti. Şu anda BinYaprak'ta geleceğin trendlerinden "esnek çalışma işgücü" yolculuğunun yönderi olan Duygu, Balıkesir'de aile şirketi için çalışmakta ve 2-5 yaş arası öğrencilere Yaratıcı Düşünce dersleri vermektedir.
Duygu Çelebi Kaya, 1988'de Kdz. Ereğli'de doğdu. İlkokul, ortaokul ve liseyi farklı şehirlerde okudu. Lisans eğitimini Yeditepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı ve Halkla İlişkiler ve Tanıtım (çift anadal) bölümlerinde tamamladı. Ardından yine Yeditepe Üniversitesi'nde Pazarlama İletişimi yüksek lisansı yaptı. Çalışma hayatına İstanbul Kalkınma Ajansı'nda Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak başlayan Duygu, Hollanda merkezli bir dijital pazarlama ajansında ve sonra da BinYaprak'ta çalıştı. İstanbul'da başladığı BinYaprak macerasına bir süre sonra dijital göçebe olarak devam etti. Şu anda BinYaprak'ta geleceğin trendlerinden "esnek çalışma işgücü" yolculuğunun yönderi olan Duygu, Balıkesir'de aile şirketi için çalışmakta ve 2-5 yaş arası öğrencilere Yaratıcı Düşünce dersleri vermektedir.
2023 BinYaprak. Tüm hakları saklıdır. Bir TurkishWIN girişimidir
Yorum