Konfor alanından çıkıp bir süre yurt dışında okumak nasıl bir deneyim, merak ediyorsan Yankı'nın İtalya'daki değişim programı macerasını okumaya devam et!
Geçtiğimiz yaz için en büyük hayalim, sırt çantamı alarak Interrail ile tek başıma Avrupa turuna çıkmaktı. Uzun bir zamandır konfor alanımdan çıkmak, yıllardır eğitimini aldığım İngilizceyi kullanarak yabancı arkadaşlar edinmek ve dünyayı görerek başka kültürleri özümsemek istiyordum. Bir ay süren hazırlıklarım ve vize işlemlerim tamamlandıktan sonra, karşıma hayallerimi süsleyen bir fırsat çıktı ve okulumun değişim programı ile senenin ilk dönemini İtalya'nın Roma kentinde okuma fırsatı elde ettim ve Interrail maceramı gelecek yaza sakladım.
Doğduğum büyüdüğüm şehirde halen üniversite okumaya devam eden ve ailesi ile yaşayan biri olarak beş ay boyunca Roma'da tek başıma yaşayacak olmak bende muhteşem bir heyecan yarattı. Derken zaman sular seller gibi geldi geçti, bir baktım Roma'dayım, medeniyetin merkezinde.
Size klasik bir Erasmus hikâyesi anlatmayacağım çünkü burada bir İtalyan üniversitesinde okumak yerine kendi okulumun kampüsünde okuyorum. Dolayısıyla hayal ettiğim şeyleri gerçekleştirmek benim için biraz daha karmaşıktı. Sürekli nasıl Erasmus öğrencileriyle tanışabilirim, İtalyan arkadaşlar nasıl edinebilirim, yerel aktivitelere nasıl katılabilirim soruları kafamı kurcalıyor, gözümü korkutuyordu. Sadece, korkma… Hayatı akışına bıraktığında, biraz da girişken bir yapıya sahipsen, her şey hayal ettiğinden bile güzel olabilir.
Yurt dışına ilk çıktığında, eğer yerel bir yaşantı süreceksen, ilk hafta yeni evine yerleşme, okula alışma ve yeni bir düzen oturtma işleri bittikten sonra bambaşka bir hayata başladığını fark ediyorsun. Acaba sohbet edebilecek kadar akıcı İngilizce konuşabilir miyim soruları kafandan siliniyor ve bunu çok doğal bir şekilde başarabiliyorsun.
Roma… Tüm yolların Arnavut kaldırımı olduğu, neredeyse istisnasız her binanın tarihi eser gibi göründüğü, yürüdüğün her adımda gerek sokaklarda gerek binalarda karşına çıkan el işçiliği mükemmel sanat eseri heykelleri, çoğu sokağında denk gelebileceğin birbirinden güzel çeşmeleri ve elbette pizza ve makarnası ile harikulade bir şehir. İnsanlarının çok güler yüzlü ve yardım sever olduklarını da söylemeden geçemeyeceğim.
Roma, kendinizi ya bir aşk filminde ya da bir fantastik filmde hissederek yürüdüğünüz dar sokakları, Arnavut kaldırımında hızlı gitmeye çalışan eski otobüslerde hissettiğiniz Yeşilçam duygusu, her seferinde kavga ediyorlar sandığınız ama sadece yüksek sesle ve vücut dilini fazlasıyla kullanarak konuşan İtalyan insanları, bize göre çok sıcak olan bir havada kazak ve montlarıyla gezen İtalyanlar, her akşam şehrin belirli sokaklarında kendi aralarında bir düzen ile sırasıyla birbirinden farklı harika performanslar sergileyen sanatçıları ile âşık olacağın bir şehir. Elinde Roma tarihini anlatan bir kitapçıkla şehrin her tarafı tarih kokan önemli yerlerini gezdikten sonra yürümeyi akışına bırak ve sokaklarda kaybol. Kaybolarak keşfetmesi çok büyüleyici olan bir şehir.
Tüm güzelliklerinin yanında, ülkemize ve bir öğrenciye göre fazlasıyla pahalı olan bu şehirde konfor alanından tamamen çıkıp, İtalya'nın muhteşem makarna ve pizzalarını sürekli yiyebilmekten mahrum kalarak üç öğün evde yemek hazırlamak zorunda kalabilirsin. Bunun yanında yine öğrenci bütçesini hayli aşan mağazalarındansa, genellikle pazar günleri kurulan ve bitpazarına benzer pazarlarından bir gardırop düzmen mümkün.
Büyük şehirlerde alışılagelmiş eğlence anlayışlarını bir kenara bırakarak, 1 € vererek aldığın şişe bira veya şarabınla beraber Tiber Nehri'nin üzerine inşa edilmiş köprülerin gece karanlığındaki muhteşem manzarası eşliğinde Trastevere ilçesindeki Piazza Trilussa meydanında bulunan merdivenlere oturup, sokak müziklerinin keyfini çıkarabilir ve hiç utanmana gerek olmadan, kalabalıktaki senin gibi gençlerle sohbet ederek harika bir gece geçirebilirsin. İtalyan gençleri genel olarak İstanbul gece hayatı anlayışının aksine, kalabalık gruplar hâlinde sokak müzisyenleri eşliğinde, sokakta içip, sohbet etmekten daha çok keyif alıyorlar.
Kendim yerel bir üniversitesinde okumuyor olsam bile oradan yabancı arkadaşlar edinebilmemin kapıları açılmış oldu. Bunun yanında Erasmus programı ile gelmiş bir öğrenci olmasanız bile Sapienza Üniversitesi'nin ana kampüsünde kurulan Erasmus stantlarına gidip ''Esn Roma Ase'' adı altındaki Roma Erasmus kartını alarak klasik Erasmus buluşmalarına ve partilerine katılmanız da mümkün.
Beni en çok mutlu eden olay ise ''Coro Le Querce del Tasso'' adındaki küçük ve samimi bir klasik müzik korosuna katılmam oldu. Erkek arkadaşımın da içinde bulunduğu bu koroya katılmam aslında sadece bir provalarını dinlemeye gitmem ile başladı. Ben kendimi seyirci zannederken tüm koro üyeleri bana ilgiyle yaklaştılar ve benim de elime nota kağıtlarını verip, beni de provaya dâhil ettiler. Şarkı söylemeyi çok seven biri olarak daha önceden de koroların içinde bulunmuş olsam bile klasik müziği İtalyanca söylemeye çalışmak harikulade bir deneyimdi benim için. Normal yaşantımda klasik müzik dinlemeyen bir insan olduğum hâlde söylemesi inanılmaz keyifli ve provalarda kendimi aile ortamında gibi hissediyorum. İngilizce konuşmayı bilen herkes benimle sohbet ediyor, şarkılardaki kelime telaffuzlarında yardımcı oluyor ve İngilizce bilmeyen koro şefimizin söylediği her şeyi bana tercüme ediyorlar.
Hafta içi her gün katılımı zorunlu derslere sahip olduğum için İtalya ve Avrupa'da ki başka şehirleri ancak hafta sonları görme fırsatım olabiliyor. Roma'da geçirdiğim zamanlarımı daha da dolu dolu yaşamak için yakın bir arkadaşımın da katıldığı bir Bachata dansı kursuna da başlayacağım. Daha önce hiç dans tecrübem olmasa bile yeni deneyimler elde edebileceğim ve daha çok insanla tanışabileceğim bir başka ortama daha sahip olmak istiyorum. Haftada bir gün olan kursun dışında, her cuma gecesi eski bir fabrikayı dekore ettikleri muazzam büyük ve kalabalık dans geceleri de gerçekleşiyor. Dans etmeyi bilmiyor bile olsanız gece boyunca herkes sizi dansa kaldırıyor ve öğretiyorlar. Bu yeni yerel ortama katılmayı dört gözle bekliyorum. Bunların yanında en çok keyif aldığım zamanlarımı edindiğim yabancı arkadaşlarım ile vakit geçirirken yaşıyorum. Karışık kültürden insanlar ile farklılıklarınızı konuşmak, yöresel tekerlemelerinizi söyleyip tekrar etmeye çalışmalarını izlerken gülmek, sırasıyla herkesin kendi ülkesinin dilinde söylediği şarkıları dinlemek…
Avrupa'da okumanın en güzel yanlarından biri de Noel tatili boyunca, hayallerimi süsleyen Kuzey Işıklarını, Berlin'i, Amsterdam'ı, Paris'i ve daha nice güzel şehirleri gezebileceğim zamana sahip olmak. Hayatımın her anını daha güzel deneyimler elde ederek yaşamaya çalışıyorum çünkü geriye dönüp baktığımda Roma'daki bir ayımın ne kadar hızlı geçtiğini fark etmek beni hayrete düşürüyor.
Hayatınızda karşınıza çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendirin ve alıştığınız konforlu hayatınızı geride bırakarak dünyaya yelken açın. Yaşayacağınız tüm zorlukların yanında kuracağınız yeni ilişkilere, edineceğiniz dostluklara, ömür boyu anlatacak hikâyelere sahip olmak paha biçilemez.
Bu yazı CampusWIN Academy Bahçeşehir Üniversitesi lideri ve mezunumuz Yankı Can tarafında yazılmıştır. Teşekkürler Yankı!
Biz TurkishWIN liderlik programı CampusWIN Academy'de senin için yazılar yazan kız kardeşleriniz. İşte fırsat eşitliğini sağlamak için yetkinin ötesinde liderlik edip, fark yaratmak ve kendimizi geliştirmek için birlikteyiz. Her Mart ayında aramıza yeni kız kardeşlerimiz katılıyor. Bekleriz🙂
Biz TurkishWIN liderlik programı CampusWIN Academy'de senin için yazılar yazan kız kardeşleriniz. İşte fırsat eşitliğini sağlamak için yetkinin ötesinde liderlik edip, fark yaratmak ve kendimizi geliştirmek için birlikteyiz. Her Mart ayında aramıza yeni kız kardeşlerimiz katılıyor. Bekleriz🙂
2023 BinYaprak. Tüm hakları saklıdır. Bir TurkishWIN girişimidir
Yorum 1
Merhaba, Roma'da Erasmus yapacağım bir dahaki yıl bahar döneminde. Birkaç sorum var. Bana yardımcı olabilir misin? Acaba sana nereden ulaşabilirim?