Türk Tiyatrosunun Efsane İsmi: Yıldız Kenter

Kadınların hikayelerini paylaşan, "Deneyim paylaşınca güzeldir" inancıyla çalışan BinYaprak ailesi olarak, 29 Ekim'de BinYaprak Hikaye Hasadı Hareketini başlattık. Cumhuriyetimizin 2. yüzyılına kadınların hikayelerini hediye etmek için çıktığımız Hikaye Hasadına, Türk tiyatrosunun efsane ismi Yıldız Kenter'in hikayesi ile devam ediyoruz. 

Türk tiyatrosunun unutulmaz isimlerinden biri olan Yıldız Kenter, 1928 yılında İstanbul'da doğdu. Ankara Devlet Konservatuvarı Yüksek Bölümü'nü sınıf atlayarak tamamladıktan sonra, uzun yıllar Ankara Devlet Tiyatrosu'nda görev yaptı. Rockefeller bursunu kazanarak Amerika'da çeşitli tiyatro okullarında oyunculuk ve öğretim teknikleri üzerine çalışmalarda bulundu.

Kendisi, tiyatro eğitimi konusundaki katkıları ve sahnelediği oyunlarla Türk tiyatrosuna önemli izler bırakan Yıldız Kenter, Ankara Devlet Tiyatrosu'ndan ayrıldıktan sonra Muhsin Ertuğrul ile çalıştı ve ardından kardeşi Müşfik Kenter ve eşi Şükran Güngör ile Kent Oyuncuları topluluğunu kurdu. Kendi sahnesini inşa ettiği Kenter Tiyatrosu'nda birçok önemli oyunu sahneledi ve birçok uluslararası yazarın eserlerini Türk seyircisiyle buluşturdu. 

Yıldız Kenter, Türk tiyatrosunda geniş bir repertuara sahip olan ve birçok farklı türde oyunu başarıyla sahneleyen bir sanatçıydı. Shakespeare, Çehov, Brecht, Inoesco, Pinter, Albee, Tenessee Williams, Arthur Miller gibi dünya çapındaki yazarların eserlerinin yanı sıra, Türk yazarlarının oyunlarına da hayat verdi. Oyunlarını sadece sahnede değil, aynı zamanda eğitim alanında da büyük bir özveriyle yönetti. 

Yıldız Kenter, sahnelediği ve oynadığı oyunlarla birçok ödül kazandı. "Devlet Sanatçısı" unvanına layık görüldü ve kariyeri boyunca pek çok prestijli ödülle onurlandırıldı. Oyunculuk kariyerinde üç kez Altın Portakal ödülü alan Kenter, aynı zamanda uluslararası alanda da tanınan bir isimdi. 

Sanat yaşamının yanı sıra tiyatro eğitimine olan katkıları ve genç nesillere öğretmenlik yapmasıyla da bilinen Yıldız Kenter, tiyatro dünyasının kaybettiği değerli bir isimdir. Onun sahnelediği oyunlar, öğretileri ve sanatına olan katkıları, Türk tiyatrosunda daima yaşayacak ve gelecek kuşaklara ilham olmaya devam edecektir. Türk tiyatrosunun bu büyük kadını, 17 Kasım 2019'da aramızdan ayrılmış, ancak bıraktığı mirasla hep hatırlanacaktır.