Bireysel Manifesto - Cinsiyet Ayrımcılığına Dur Diyelim!

    dainis-graveris-lpyHSTHO7LM-unsplash

    Yazımızda Danışma Kurulu üyelerimizden Yeliz Mercan'ın iş hayatındaki cinsiyet ayrımcılığına yönelik bireysel manifestosuyla karşınızdayız. Keyifli okumalar!

    Kadın! Etimolojik kökeni farklı ve güçlü anlamları içeren ancak günümüzde hak ettiği değeri görüp görmediği tartışılır varlık! Havva, Adem'in yasak elmayı yemesine sebep olduğu için midir bilinmez; kadın tarih boyunca insanlığın yaşadığı topraklara bir türlü sığdırılamamıştır. Bazı coğrafyalarda durum zaman içinde göreceli daha iyi hale gelirken, geneli hala kaygı vericidir. Ülkemizde de kadına şiddet toplumun tüm kesimlerinde artarak devam etmektedir.

    İş hayatında ise cinsiyet kavramına yönelik, kuralları kimi zaman açık kimi zaman gizli olan bir sistem ve düzen vardır adeta. Toplumsal yapımızı ve kültürümüzü düşündüğümüzde halihazırda sağlıklı bir anlayıştan uzak bireyler, bu düzeni hızlıca, bilinçli ya da bilinçsiz kavrayıp, sorgulamadan uyum göstermektedir.

    Cinsiyet ayrımcılığı, tek bir cinsiyet için düşünülmemelidir ancak dünyada kadınlar bu ayrımcılığa yoğun ve şiddetli bir şekilde maruz kalmaktadır. Tüm sorunları belki bugün çözemeyeceğiz ancak gelecek nesillerin daha doğru ve adaletli bir düzende yaşaması için şimdiden tohumları ekmeliyiz ve bunların hasat vermesi için uygun ortamları yaratmalıyız.

    Aşağıdaki maddeler kişisel manifestomdur. Kimi zaman gözlemlediğim, kimi zaman deneyimlediğim durumları görünür kılmak, bunlarla ilgili farkındalığı artırmak ve değişime katkı sağlamak için hazırladığım bireysel bildirimdir. Okuyan herkesin hoşuna gideceğini tahmin etmiyorum ancak çoğumuz bunların gerçek olduğunu bilmektedir. Değişime, bireysel olarak kendi kafamızın içinde başlarsak, yarın birçok şeyi değiştirebiliriz.

    1. Başarının cinsiyeti yoktur! Hiçbir başarı veya başarısızlık çalışanın cinsiyetiyle ilişkilendirilemez. Başarılı iş çıktıları çalışanın sürdürülebilir performansıyla ilgilidir. Kadın ya da erkek olması çalışanın daha az veya çok başarılı olarak algılanmasına yol açmamalıdır.

    2. Kariyerinde başarılı olma isteği cinsiyete göre değişmez! Kariyerinde başarılı olmak isteyen bir erkek çalışan; işine odaklı, pozitif hırslı ve lider olarak algılanırken, kadın çalışan; yırtıcı, negatif hırslı ve soğuk olarak algılanabilmektedir. Bu algının etiketleri değişmekle birlikte özetle erkekler pozitif kadınlar negatif konumlandırılabilmektedir.

    3. Duyguların cinsiyeti yoktur! İş hayatında inişler çıkışlar, zor zamanlar ve kötü günler herkes için vardır. Her insan duygularını kendine özgü yaşar, bunun kadını erkeği, güçlüsü zayıfı yoktur. Duygularını yaşamayı tercih eden bir kadın zayıflıkla suçlanamazken, ailesel ve toplumsal mirasından kaynaklı duygularını göstermemeyi tercih eden bir erkek, güçlü olarak değerlendirilemez.

    4. Tartışmanın konusu ve çözümü vardır, cinsiyeti yoktur! Hepimiz biliyoruz ki İş hayatında tartışmalar kaçınılmazdır, önemli olan bu tartışmaları sağduyulu ve akılcı bir şekilde çözmektir. Bu süreçte kendini ifade eden erkek çalışan; iddialı, cesur ve tuttuğunu koparan olurken, kadın çalışan; histerik, agresif ve çirkin olarak değerlendirilebilmektedir. Erkekler arasında yaşanan tartışmalar olağan karşılanırken, kadınlar arasında yaşanan tartışmalar "cat fight" gibi yakıştırmalara maruz kalabilmektedir. Kadın toplumsal rol algısı nedeniyle bir adım geriye gitmesi gereken ya da durumu alttan alması gereken taraf olmaya yönlendirilebilmektedir.

    5. Çalışanlar hiçbir yöneticinin ve/veya başka bir çalışanın güzeli veya abisi olamaz! Kadın çalışanlara "Güzelim" diye hitap edilmemelidir, kişiye karşı olan sevgi ve takdir daha sağlıklı bir şekilde gösterilebilir. Ayrıca erkek çalışanlar arasında kullanılan "Abi" hitabeti avantaj oluşturmak için kullanılmamalıdır – bilinçli veya bilinçsiz.

    6. Cinsiyete özgü fizyolojik dönemler yaşamın bir parçasıdır! Cinsiyete özgü dönemler etiketleme ve/veya aşağılama amaçlı kullanamaz, espri konusu yapılamaz. Menstruasyon ve menopoz biyolojiktir!

    7. Medeni hal herhangi bir durumun nedeni olamaz! Çalışanların evli veya bekar oluşu onların iş hayatında gösterdiği performansın veya yaptığı hatanın nedeni olarak gösterilmemelidir. Aynı medeni durum erkek çalışanları iş hayatında pozitif bir algıyla desteklerken, kadın çalışanı dezavantajlı duruma düşürmemelidir. Çalışanın kendi arzusu olmadığı sürece medeni durum bir sohbet veya espri konusu olmamalıdır.

    8. Çocuk anne ve babanın ortak sorumluluğudur! Çocuk sadece annenin ve dolayısıyla kadın çalışanın sorumlu olduğu bir varlık değildir. Şirketler, ebeveyn olan erkek çalışanların eşleriyle birlikte ortak sorumluluk almasını sağlayacak farklı uygulamalarla destek vermelidir. Hamilelik ve sonrası kadın çalışanlar için dezavantaj oluşturmamalıdır; bu bir algı ve zihniyet meselesidir.

    9. Cinsiyet ayrımcılığı konusundaki eğitim eksikliği giderilmelidir! Ülkemizde bu konuda okullarda bir eğitim almak mümkün değil. Mevcut aile yapısı da bu anlayışı pozitif desteklemekten uzaktır. Bu nedenle şirketler başta oryantasyon eğitimleri olmak üzere farklı eğitimlerle çalışanların bilgi seviyesini artırmalı, farkındalıklarını güçlendirmeli ve şirket içindeki uygulamalarla bunu pekiştirmelidir.

    10. Kadınlarla ilgili etkinlikler marka çalışmasından ibaret değildir! Cinsiyet ayrımcılığı sadece kadınlarla ilgili değildir ancak kadınlar bu ayrımcılığa yoğun şekilde maruz kaldığı için desteklenmelidir. Kadına yönelik etkinlikler ve uygulamalar şirketin marka çalışması için "mış" gibi gerçekleşmemelidir. Bu anlayış önce zihinlerde değişmeli ve yerleşmeli, ardından eylem söylem birliği çerçevesinde ilerlemelidir.

    Tüm bu maddeleri okuduktan sonra aklınızdan "Off çok saçma şeyler bunlar", "Bunlar değiştirilemez, iş hayatının düzeni bu", "Bu konu derin mevzu böyle olmaz", "Biri çıkmış yine bir şeyler yazmış" gibi şeyler geçiyorsa, size en büyük tavsiyem manifestonun birinci maddesine dönmeniz ve tekrar okumanız olacaktır. Okurken de deneyimlerinizi düşünmeniz ve empati yapmanızdır.

    Ben istersem, sen istersen, biz istersek her şey değişir, belki sonuçları gelecekte görülür ancak içinde yaşadığımız toplum ve gelecek nesiller için bir şeyler yapmazsak yaşadığımız hayatı anlamlı bir şekilde tamamlamış olur muyuz? 

    Bu yazı Bin Yaprak misafir yazarlarından Yeliz Mercan tarafından yazılmıştır.

     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun
    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.