Geleceğe Umut Eken "Diğerkam": Her şeyden önce "Diğerkam" da ne demek? dediğinizi duyar gibiyim. Ne sık gördüğümüz ne de sıkça duyduğumuz bir kelime aslında... "Diğer" = Başkası, "Kam" = Eski Türkçe'de gönül, ruh… Sözlük anlamı ile diğerkam, başkalarını kendi çıkarının önüne koyan, başkalarının iyiliğini önemseyen kişi demektir. Bencil değil, paylaşımcı ve yardımsever bir ruhu anlatır.
Renan'ı yıllardır tanırım. Çok sık yüzyüze görüşemesek de kalpte ve sosyal medyada takibimiz bakidir. Renan, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun olduktan sonra Amerika'da MBA eğitimini tamamlıyor. 8 yıl boyunca farklı şirketlerde çalıştıktan sonra Türkiye'ye döndüğünde FikriMuhim, Tavsiye Kanalı, Tavsiye Evi gibi yaratıcı konseptlerle WOMM'u (Ağızdan Ağıza Pazarlama) Türk pazarlama dünyasına kazandırılmasına öncülük edenlerdendi. Kurumsal hayatta güçlü bir kariyer inşa ettikten sonra çoğu 15-20+ yıl deneyimli beyaz yakalı profesyoneller gibi bir anlam arayışına girdi. Ve bir gün bu arayış, onu çocuklara, Anadolu'nun güçlü kadınlarına ve unutulmuş hikâyelere götürdü. . 3000 sene önce bu topraklarda yaşamış Hitit İmparatorluğu'nun barış kraliçesi, kadim, bilge kişilik Puduhepa ile başladı her şey. "Puduhepa ve Kız Kardeşleri", bez bebekler, hikaye kitapları ve yaşam becerileri setleriyle çocuklar için sadece bir oyuncak değil, ilham dolu bir yol haritası... Her bir bez bebek, Anadolu'nun gerçek kadın kahramanlarının hikâyesini taşıyor; her bir hikâye, bir çocuğun yüreğinde özgüven, umut ve cesaret filizlendiriyor. Üstelik bez bebekleri üreten kadınlara da yeni bir ekonomik özgürlük kapısı açıyor, dayanışmanın ve birlikte güçlenmenin gerçek bir örneğini yaşatıyor.
Ne mutlu ki geçen hafta yüzyüze görüşüp özlem giderdik; hayatlarımıza dair birbirimizi güncelleme fırsatı bulduk. Ve gerçekten bir kez daha anladım ki Renan beyaz yakadan pembe yakaya dönüşen tam bir diğerkam... İşte tam da bu yüzden Renan tam bir diğerkam olarak " Her Kadının Bir Hikayesi Var" serimizin konuğu oluyor. Haydi gelin Renan'ın hikayesini Renan'dan dinleyelim:
"Renan, diğerkam bir insandır." Sanırım bu yaşta beni en iyi tanımlayan bu oldu. Uzun seneler reklam ve pazarlama alanında çalıştıktan sonra yaşadığım sıkışmışlıklar beni sosyal girişimci yaptı; iyi ki de yaptı. Martha Beck, "The Way of Integrity" kitabında çok etkili bir anlatımla kendi inferno'sundan cennetine uzanan süreci özetlerken çarpıcı bir şey söyler: "Kendinize yalan söylemeyin." Bu kulağa geldiği kadar kolay bir şey değil. Kendimi dinlemeye ve "Renan kim?" sorusunu samimi olarak cevaplamaya izin verdikten sonra iyiye evirilen bir hikaye benim yolculuğum…
Hayal ettiğim değişimin bir parçası olmaya karar verdikten sonra kolları sıvadım. "Senelerin reklam, pazarlama, satış, yönetim bilgisi birikimi demek ki bu yolu kolay koşmak için hazırlıkmış" dediğim bir süreç başladı. Toplumsal dönüşüm hedefleyerek yatırımımı çocuklara yapmaya karar verdim. Biz yetişkinlerin okulda değil de sonraları para vererek öğrenmeye çalıştığımız ama hayatta esas ihtiyacımız olan yaşam becerilerini geliştirmek hedeflerimden biriydi. Yine biz yetişkinlerin kurslara, kitaplara yatırım yaparak güçlendirmeye çalıştığımız psikolojik sermaye yatırımına çocukluk çağlarında başlasınlar istedim.
Hedefim, ergenlik öncesi kız çocuklarına ulaşmak olduğu için araç bez bebekler ve hikaye kitapları olarak doğdu. Anadolu'nun gerçek süper kahramanı kadınların unutulmuş hikayelerini geri getirerek çocuklarımızı güçlendirirsek toplum güçlenir. Bu hedefle 7 senedir yollardayım. Harika kadın karakterler ile oluşturduğumuz ilham dünyası binlerce çocuğumuzun dimağını zenginleştiriyor. Kız çocuklarımızın eğitimini desteklemenin yanı sıra kadın istihdamına katkıda bulunmanın da mutluluğunu yaşıyoruz. Merak edenleri tanışmaya bekleriz: www.puduhepavekizkardesleri.com... Deprem bölgesinde sadece bez bebeklerimizin yapımı değil bir kooperatif kurarak başlattığımız farklı bir kadın istihdamı girişimimiz daha var. Kısaca iyi niyetle yola çıkınca, yol açılıyor. "Beyaz yakadan-pembe yakaya" diye tanımladığım yolculuğumda, etrafımda hep açık zihinli, güzel kalpli ve ortak niyetlerimiz olan insanlar birikmeye başladı. Ne mutlu bana!
Öte yandan sosyal girişimlerimi de her zaman ticari işlerimde olduğu gibi, aynı değerlerle yönetiyorum. Samimiyet, şeffaflık, dürüstlük elzem. 8 yılını Amerika'da yaşayan ve çalışan biri olarak sevdiğim: Eleştirilerin işlere ve performansa yapılması, sevmediğim: Türkiye'deki gibi kişiliklere yapılan saldırılar ve ego savaşları. Statüko, hele de bu çağda, çağ dışı. Esneklik severim, hantallığa üzülüyorum.
Bizim zamanımızda X kuşağının temsilcilerinden biri olarak üniversiteden mezun olurken çoğu öğrencinin hedefi ulusal ve ya uluslararası büyük şirketlerde çalışmaktı. Bugün yeni mezun olan gençlere baktığımda sosyal duyarlılığı olan şirketleri tercih ettiklerini görüyorum ve mutlu oluyorum. Öncelikleri anlamlı bir iş yapmak, fark yaratmak... Benimle aynı dönemlerden geçenler ne dediğimi daha net anlayacaktır; bizim için beyaz ve siyah vardı. Hedeflerimiz mutlaktı. Olmadı mı düşerdik ama kolayca yeniden kalkmasını bilen bir nesil olamadık. Kalın çerçevelerimiz vardı ve çok sertlerdi. Esnememiz çok mümkün olmuyordu. İşte böyle bir geçmişten gelen ve reklam sektöründe çalışan bir profesyonel olarak yavaş yavaş suyu ısınan kurbağa misali hayat devam ederken bir sıçrama fırsatı buldum. Adı: Judith Liberman. Anlatıcı ve eğitmen olan dostumun bana gösterdiği farklı bir dünya oldu. Ben o dünyanın mümkün olduğuna inandım. Bu dünyada KPI'lar, raporlamalar, kampanyalar, toplantılar değil; içe dönüş, kendini dinlemeye fırsat tanıma, sorulara samimi cevaplar vermek vardı. Judith'in anlatıcılık eğitimlerini alırken aslında iç sesimi duymaya başladım. Hayatta siyah ve beyaz olarak gördüklerim renklendi. Ve bir inzivada tam dururken cevaplar netleşti. Yine ne mutlu bana :) MIT'den yeni bir sertifika aldım: u-lab: Leading From the Emerging Future... Theory-U modeli üzerinden anlatılan eğitim tam da bunun üzerine kurulu. Açık fikirle, yeni bir şey duyacağına inanarak, anda kalarak dinlemek iletişimin temeli. Bireysel ve kurumsal çoğu sorunun temelinde bunu bir türlü anlayamamış olmamız yatıyor. Sağlam köklerin indiği verimli bir toprağımız yoksa üzerine inşa edilenlerin geçici olması kaçınılmaz. Model bireylere de, kurumlara da, ülkelere de uyarlanabiliyor. Bu konu beni çok heyecanlandırıyor ve çalışmalarım devam ediyor. Merak eden olursa sohbet etmekten mutluluk duyarım, bana yazmaları yeterli. Hatta doğmakta olan yeni dünya düzenini eski versiyon araçlarla yönetemeyeceğimizi anlayan herkesi - özellikle kurumsal firmaları ve çalışanlarını - sohbete davet etmek isterim.
Kariyer hayatımdaki en büyük zorluk belki bu değildi, daha zorları da oldu. Benim hatırlamayı tercih ettiğim bu: İş hayatıma Amerika'da başladım. MBA derecemi aldıktan sonra Fortune 500 bir şirket olan Allmerica Financial'da pazarlama yöneticisiydim. İlk işim olduğu için hem deneyimsizdim hem de kendimi göstermeye hevesliydim. Çözüm odaklı olmayı, kişileri değil işleri değerlendirmeyi ve haklarımı savunmayı burada öğrendim. Konferanslar düzenliyor, tanıtım malzemelerini hazırlıyor, yeni marka çalışmaları yapıyor ve bir de tele-marketing bölümü yönetiyordum. Şirket için seminer katılımları büyük önem taşıyordu. Benim başarı kriterlerimden biri de yönettiğim telemarketing bölümünün her seminere kaç katılımcı kaydettiği idi. Geleceğim deyip katılmayanların sayısı o kadar yüksekti ki bunun için gerçek bir çözüm üretmem gerekmişti. Seminerler yemekliydi. Katılacağını söyleyen kişilere "Tavuk mu? Et mi?" tercih ettiğini soralım dedim. Kimse kendisini bekleyen hazır bir tabağı kaçırmayacaktır diye düşündüm ve haklı çıktım. Yaratıcı çözümler için yine Theory-U derslerinde öğrendiğim konstellasyon çalışmalarının da kurumlar için çok etkili olduğunu belirtmek isterim.
Genç kızları güçlendirmek için yazdığım "Bizim Kızlara Tavsiyeler" kitabımda dediğim gibi: "Bilmediğin şey zordur. Bildikten sonra artık o zorluk ortadan kalkar. Bilgi güçtür. Senden önce seninle aynı veya benzer yolları yürümüş kişilerin deneyimlerine danışmak vakit ve nakit kazandırır." Benim geç yaşta edindiğim mentor ve mentee'lerim oldu. İlk fırsatta böyle bir programa dahil olmalarını tavsiye ederim. Bireysel olarak da bu teklifi götürebilecekleri kişiler olabilir. İlla kurumsal bir mentor programı olması şart değil. Mentorunuzdan da mentee'niz den de çok şey öğreneceğinizi garanti edebilirim. Gündelik hayatta "akıl hocası" dediğimiz dostlardan bahsediyorum. Kurumsal hayatta adı "mentor". Kendi süzgecimize her zaman güvenelim ama fikir almak, bir bilene danışmak, hayatı kolaylaştırıyor. Hatta farklı disiplinlerden iki üç danışmanınız olursa; ne mutlu size bu sefer.
Bu sözü bugün, bulunduğumuz coğrafyadan söylüyor olduğum için; "Her şey geçici, bunu bilin." diye başlardım. Birlikte tanıklık ettiğimiz tarih dilimi pek çok derin sorunla dolu. Madem bu zamanda, buradayız, vardır bir hikmeti. Birlikte yeni doğmakta olan dünya düzeninin sancılarını hafifletmek için nasıl iş birlikleri yapabiliriz? Birbirimize nasıl destek olabiliriz? Ufak iyilikleri tüm sistemi kaldırma gücü vardır. Sevgi ve iyilik paylaştıkça çoğalır. Ve bunu da en iyi biz kadınlar biliyoruz. İzleyici olarak bencil değil, şikayet ederek yıkıcı değil ama katılımcı ve paylaşımcı olalım. Sorunları sıralarken muhakkak çözüm önerimiz de olsun.
Bu güzel yazı dizisine davet ve harika fikir için teşekkür ve tebrik ediyorum. Kadın dayanışmasına sonuna kadar inanıyorum ve destekliyorum. Sözde değil özde yanımızda olanlar çok kıymetli. Kadın-erkek hepimizin farklı toplumsal rolleri olduğunu ama eşit haklara sahip olmamız gerektiğini hatırlatmak isterim. Ve tekrar etmek isterim ki her şeyin bir çaresi, her problemin bir çözümü var hayatta. Birbirimizi dinlemeyi ve beraber hareket edebilmeyi başardığımızda, akışa güvenip her şeyin olumlu yanını görebilmeyi öğrendiğimizde hayatın kolaylaştığını deneyimledim. Herkes için aynısını dileyerek sözlerimi bitireyim.
Bitirirken…
Sevgili Renan,
Kurumsal hayat sonrası kendini samimi olarak dinlemekle başlayan hikâyen, profesyonel başarıdan toplumsal faydaya uzanan ilham verici bir yolculuk… Diğerkam yaklaşımın yalnızca kendi hayatında değil, dokunduğun her insanın dünyasında da gerçek bir dönüşüm yaratacak güçte… Samimiyetin ve iyiliğe olan inancın, attığın her adımda derinden hissediliyor. Hatay'da ismi Renan olan bebekler görmek de bunun belki de en çarpıcı kanıtı… "Büyürken keşke bilseydim" 101 tavsiye içeren Bizim Kızlara Tavsiyeler kitabının 100. maddesi – "Atatürk'ü Anla'da yer verdiğin gibi "Hepimiz Atatürk'e ve ulusumuza layık şartlarından oluşmasından sorumluyuz. Çalışacağız. Durmadan, yorulmadan." Bu tavsiyeni çok içselleştmiş olacaksın ki Atatürk'ün gösterdiği yolda, çocukların, kadınların ve tüm toplumun geleceğini güçlendirmek adına harika projelerle var gücünle çalışıyorsun. Gerçek liderlik yalnızca kendi yolunu aydınlatmak değil, başkalarına da umut olup fırsat ışıkları yakabilmektir. Tüm puduhepa ve kız kardeşleri olarak sana teşekkür ederiz. Yolun açık, ilhamın daim olsun Renan!
Renan'dan Pelin'e Kalan: "Martha Beck, "The Way of Integrity" kitabında çok etkili bir anlatımla kendi inferno'sundan cennetine uzanan süreci özetlerken çarpıcı bir şey söyler: "Kendinize yalan söylemeyin." Bu kulağa geldiği kadar kolay bir şey değil. Kendimi dinlemeye ve "Renan kim?" sorusunu samimi olarak cevaplamaya izin verdikten sonra iyiye evirilen bir hikaye benim yolculuğum… " by Renan Tan Tavukçuoğlu,
İyi ki hikayenle bu seride yer aldın. İyi ki varsın.
Her Kadının Bir Hikayesi Var/Every Woman Has A Story by Pelin Ayan
2023 BinYaprak. Tüm hakları saklıdır. Bir TurkishWIN girişimidir
Yorum