Kızının hayaline ortak olan babalar. Kız babaları. BinYaprak yolculuğumuzda bizi yalnız bırakmayan kız babaları. Sevgili Erdoğan Aktaş, CNN Türk'ün eski Genel Müdürü. Bir kız babası. Baba-kız ilişkisine kafa yoran, kalbinden geçenleri kaleme döken babalardan…
Onunla tanışmamız ve kendisine danışmamız Özlem Denizmen sayesinde olmuştu. Konumuz medya ile başlayıp kız babası olmanın duygularıyla taçlanan bir sohbet ile sonlandı.
Hayatta bazı kapıları sadece babaların açtığını düşünür Erdoğan. Senin için hangi kapıları baban açtı, hiç düşündün mü? Bir erkek, kız babası olunca büyür der. Merak ettin biliyoruz, sorunun cevabı burada.
Kızları için babalarının yeri de apayrı değil midir?
Erdoğan Aktaş'ın bizi sağlam sarsan ve seninle paylaşmak istediğimiz yazısı 2015 yılından. Afganistan'da düşen uçakta ölen pilotlar için yapılan törende babalarına koşan kız çocuklarına atfen yazılmış bir yazı.
Kalemine sağlık Erdoğan. Babalarına koşan kızlara…
Nar Taneleri, Kız Çocukları
Kimse bana alınmasın. Kimse kızmasın bana. Özellikle de oğullarım. Hangisini birbirinden ayırt edebilirim ki? Evlatlarım onlar. Ama gelin görün ki kızım farklı. Yapabileceğim bir şey yok. O farklı. Biliyorum, ben de onun için farklıyım. Babayım ben. Babasıyım onun.
Onun babası. Kızım.
Çocuklar arasında ayrımcılık yapmak değildir bu. Kim ne derse desin. Kız çocukları farklı, erkek çocukları farklıdır. Kim ne derse desin. Kızım. Yoksa insanın evlatları arasından birini az, diğerini çok sevmesi değil. Mümkün mü? Şöyle yazıyordu okuduğum bir kitabın kapağında: "Nara sorun, hangi tanesini daha çok sever?" Durum tamamıyla bu. Hiçbirini diğerinden ayırt edemezsiniz. Edemem. Ama kızım farklı. Kızım. Kız çocukları. Kız babaları. Kızım farklı. Kız çocuklarının babalarına koşması bile farklıdır. Nar taneleri, kız çocukları.
Odamdakilerle konuşurken, o görüntüyü gördüm. Tören bitmiş, askeri kurallar yerine getirilmiş ve artık onlar son yolculuklarına uğurlanacaklar. Yan yana tabutlar. Bir anda koşmaya başlayan kız çocuklarını gördüm. Babalarına koşuyorlardı. Kanım dondu. Durdum.
Yüzüm düştü.
Hiç tartışmam, dünyanın en güzel görüntüsüdür, bir kız çocuğunun babasına doğru koşması. Her adımda saçları bir o yana, bir bu yana salınır. Yüzünde bir mutluluk! Kız çocukları böyle koşar babalarına. Dünyanın en güvenilir insanının kollarıdır koştukları. Kız çocukları böyle koşar babalarına. Gülerler. Kendilerinden emin. Kız çocukları böyle koşar babalarına. Sarılırlar. Sonra, baba mı o sevginin içinde kaybolur, yoksa kız çocuğu mu babasının kollarında, bilemem. Benim hissettiğim, tam bir kayboluş ve sonra yeniden varoluş duygusudur. Kız çocuğu, nar tanesi.
Onlar da öyle koştular babalarına. Ama son kez. Tabutlara doğru son hızla koştular. Bırakmak istemiyorlardı. Son kez sarılmak, son kez koklamak, son kez öpmek, son kez dokunmak istediler. Tabutlara sarıldılar, ölümün soğukluğuna, kâinatın en sıcak busesini kondurdular. Ağlayarak, parçalanarak.
Tabuta doğru yaklaştıklarında, isimleri aradılar eğilip. Yanlış tabuta, yanlış babaya, bir başkasının babasına sarılmamak için. Kendi babalarını aradılar. Kız çocukları böyle koşar babalarına, Hani denir ya, "Kimse kusursuz değildir" diye. Yanlış. Bir tek, bir kız çocuğunun babasına koşmasında kusur bulamazsınız. O kadar muhteşemdir. O kadar çarpıcı ve o kadar sonsuzluk dolu. Öyle koştular babalarına. Sarıldılar son kez. Babalar da kız çocuklarına.
Baba diye ağlarken, belki de bilmiyorlardı babalarının onları gerçekten duyduğunu, gerçekten hissettiğini ve gerçekten onlara da sarıldığını. Bir kız çocuğu babasına öyle koşar, babaları da böyle hisseder.
Nar taneleri, kız çocukları.
Erdogan Aktas'in bu yazısı ve diğerlerine bu linkten ulaşabilirsin.
Yorum