Şu anda başta Almanya olmak üzere 60`dan fazla ülkede uygulanan ve akım halinde yayılan ve hem bireylerin hem de şirketlerin başarıyla uyguladıkları metodun Türkiye'de bilinirliği ve metoda olan ilgi her geçen gün artıyor.
Working Out Loud, bir hedefe erişmek, bir beceri geliştirmek ya da yeni bir konuyu hakkında derin bilgiler edinmek gibi farklı şekillerde size yardımcı olacak bir ilişkiler kurabilme yoludur. Sosyal platformlarda öylesine bağlantılar kurmak yerine, örneğin üzerinde çalıştığınız konuyu, yaptığınız bir araştırmayı veya tecrübelerinizi de ortaya koyan katılımlarınızla, zaman içinde temeli sağlam ilişkilere yatırım yaparsınız.
Working Out Loud'daki katılımlarınız, karşılıklı bir güven ve derinleşen bir "bağlantılı olmak" duygusu oluşturarak, işbirliği ve birlikte çalışabilme şansınızı arttırır. Daha çok insana, bilgiye ve size yardımcı olabilecek fırsatlara erişiminiz olacağı için daha etkin olursunuz. İçinde anlamlı ilişkilerin olduğu ve genişletilmiş bir iletişim ağı; kontrolün sizde olması, yetkinlik ve bağlantıda olma hissinizi arttırarak kendinizi daha iyi hissetmenize de yardım edecektir. Ne istediğiniz ve diğer insanlara neler verebileceğiniz konusunda kesinlikle daha çok şey öğrenip deneyimlersiniz. Bütün bunlar ise, kişilerin motivasyonlarını arttırırken, organizasyonun daha çevik, yaratıcı ve işbirliği içinde olmasını sağlar.
Aşağıdaki videoda daha detaylı anlatımı bulabilirsiniz:
Working Out Loud 5 ana temel üzerine kurulu:
Metodun kullanılış amacı genelinde, bireylerin belirledikleri hedefe ulaşma yolunda kendilerini geliştirmeleri yönünde. On iki haftalık süreyle 4 ila 5 kişiden oluşan bir çemberin haftada bir saat buluşması ve metodun yaratıcısı John Stepper`in oluşturduğu kılavuzların izinde birbirlerini destekleyerek ilerlemeleri metodun uygulama biçimini oluşturuyor. Bu süreçte birey kendini tek başına geliştirebileceğinden çok daha hızlı bir şekilde geliştirebiliyor. Çembere katılanların çeşitliliğini göz önüne alacak olursak oluşan çemberler; daha fazla katılım, yaratıcılık ve performansı tetikleyerek çeşitli fikirler doğuruyor. Katılımcılar birbirlerinin bilgi ve deneyimlerinden ilham alarak birey olarak gelişimlerinin, paylaşımın ve işbirliğinin teşvik edildiği kapsayıcı bir ortamda 12 haftalık bir süreç geçiriyorlar.
Aynı zamanda WOL bu süreçte alışkanlıkların da değişimine yardımcı oluyor. Dijital dönüşüm yolundaki birçok şirket çalışma şekillerini çevik çalışma ve yeni iş düzenine uyarlarken çalışanların zihniyetlerinin, dijital ortamlarda çalışabilme yetilerinin ve yeteneklerinin gelişimlerine doğrudan katkıda bulunan bu metodu çoktan keşfetmiş durumda.
Metodun yaratıcısı John Stepper, 2008 yılı ocak ayında New York`da Alman bankasında çalışırken, kendi çalıştığı bölümün de içinde bulunduğu bir organizasyonel değişikliğe gidileceğini ve kendine yeni bir görev bulunması gerektiğini öğreniyor yöneticisinden. Bu durum John`un aslında hayatının kontrolünün kendi elinde olmadığının farkına varmasını sağlıyor. Bu farkındalıkla aldığı eğitimler, banka içinde yeni kurulan sosyal medya platformunu da kullanarak yaptığı paylaşımların birçok kişiden olumlu geri bildirimler alması onu metodun ilk temelleri üzerinde düşünmeye itiyor ve bu da zamanla metodun şekillenmesine olanak sağlıyor.
Bu yazı Bin Yaprak misafir yazarlarından Sebnem Maier tarafından yazılmıştır. Teşekkürle Sebnem!
2023 BinYaprak. Tüm hakları saklıdır. Bir TurkishWIN girişimidir
Yorum