Zeynephan Gemicioğlu ile Avukatlık Mesleği Üzerine

    Zeynephan Gemicioğlu ile Avukatlık Mesleği Üzerine

    Sevgili Avukat Zeynephan Gemicioğlu ile avukatlık mesleğine dair deneyimleri ve tavsiyeleri üzerine sohbet ettik. Keyifle okumanız dileğiyle... 

    Sizi tanıyabilir miyiz?

    1981 Eskişehir doğumluyum. Saint Joseph Lisesi'ni bitirdikten sonra Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne başladım. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne başladığımda uluslararası olarak çalışmak istediğimi biliyordum. Bir hedefim vardı. Bunu gerçekleştirebilmek için Türkiye'de İngilizce çalışmam gerektiğini biliyordum ve Fransız Lisesinden de mezun olduğum için İngilizce hazırlığı okumaya karar verdim. Sonrasında, hazırlık bitince yurt dışındaki sertifika programlarını araştırdım. Böyle bir imkanım vardı. Burada en iyisi nedir,sadece dil olmasın,farklı konuları da olsun diye düşünerek Harvard Üniversitesi'nin dört aylık bir sertifika programına başvurdum ve kabul edildim.O yazımı Harvard'da değerlendirdim. Boston'da dört ay kaldım ve bu sertifika programını tamamladım. Sonrasında eylül ayında okula hızlıca geri döndüm. Üniversitede okuduğum sırada da stajlarımı tamamladım ve bugün Gemicioğlu Hukuk Bürosunun ortaklarından biriyim.

    Hukuk okumaya karar verme motivasyonunuz neydi? Bölümün sizi tatmin ettiğini söyleyebilir miyiz?

    Bölüm kesinlikle tatmin etti. Ben zaten avukatlık yapmak isteyerek,bu mesleği araştırmış ve bilen birisi olarak bu işe başladım. O zamanlar okuduğum Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi hem yabancı dilde dersleri hem seçmeli dersleri hem İngilizcesi ile benim için yıl 2000'ler iken tatmin edici bir eğitim yeri oldu. Hala da takip ediyorum, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi eğitiminde iyi gidiyor.

    Yurt dışında eğitim almanın faydaları sizce nelerdir? Hukuki İngilizcesi'ni geliştirmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?

    Ben hukukta İngilizce'yi çok önemli buluyorum. Artık İngilizce bilmeyen yok. Uluslararası şirketler ile çalışmak istiyorsanız bu bir zorunluluk. 'Zaten Türkiye'de hukuk okumuş birisi gidip Amerika'da avukatlık yapamaz' bunu günümüzde hepimiz biliyoruz. Bir eğitim almak gerekiyor, bir denklik ve dil sınavı vermek gerekiyor. Aynı şey İngiltere için de geçerli. Ben uluslararası hukuk okudum deyip sokaklara dökülmek doğru bir şey değil. Hukuk yerel bir şey. Nerede okursanız, bu mesleği orada icra edebilirsiniz. Dolayısıyla hukukta uluslararası çalışmak ülkeye gelen yabancı yatırımcının o ülkedeki işlerini yaparak mümkün. Pek tabi bunu yapabilmeniz için de iyi bir İngilizcenizin olması gerekiyor. Ben Fransızca biliyorum. Saint Joseph mezunuyum.Yıllarca Fransız müvekkillerim oldu buna rağmen Fransız müvekkilimle daima İngilizce mailleştim. Çünkü e-mailde cc'de muhakkak o şirkette çalışıp Fransızca bilmeyen birisi oldu. Dolayısıyla yazışmanın dili İngilizce. Bazı istisnai Fransız şirketler ve Alman şirketler kendi içlerinde bu dilleri kullanıyor fakat genelde Türkiye'de bu işi yapan Japonları, Çinlileri de görüyoruz ki genellikle yanlış anlaşılmayı önlemek için tercüman kullanıyorlar. Toplantıların ve konuşmaların yazışma dili muhakkak İngilizce,bunda hiçbir tereddüt yok. Bugün birkaç üniversite benim gördüğüm kadarıyla bunu verebiliyor. Ancak hangi üniversite olursa olsun muhakkak bir bireysel çaba gerekiyor. Bunu da Türkiye'de sokaktaki İngilizce kurslarıyla yapmak mümkün değil. Bunun yöntemlerinden biri ciddiyetle yapılmış Hukuk İngilizcesi programları. Programların içeriğinin ne olduğunu çok iyi bilmediğim ve ben bu işi yurt dışında Amerika'da yaptığım için imkan varsa yurt dışında yapılmasını öneriyorum. Ben University of Miami'de böyle bir programa gittim. Türkiye'de böyle bir kurs alma imkanı varsa, sonrasında çalışarak da bu beceri kazanılıyor.Yani hukuk İngilizcesi,sözleşme bakmanın pratiği aslında ve stajlarla çalışarak da kazanılabiliyor ama bunu yapabilmeniz için bunu belli bir seviyeye getirmeniz lazım tabi.

    Mesleğinizde cinsiyet eşitsizliğinin yeri nedir? Cinsiyet eşitsizliğiyle karşılaşıyor musunuz? Karşılaşıyorsanız hangi noktalarda karşılaşıyorsunuz ve nasıl mücadele ediyorsunuz?

    Yalnızca hukuk ile ilgili mesleklerde değil tüm iş hayatında bu var.Ben, bu mücadelenin farkında olarak başladım iş hayatına, özellikle yönetim kademelerinde kadına çok yer verilemediği hepimiz görüyoruz.Ben bunu söylemekten gocunmuyorum,bununla ben de karşılaştım. Bazı ortamlar, bazı lobiler erkek olmayı gerektiriyor. Benim ortağım erkek. Biz burada Av. Bora Gemicioğlu ile paslaşarak bu konuyu hallediyoruz. Ama maalesef bu bir gerçek.

    Başarılı bir hukukçu olmak için olmazsa olmazlar nelerdir?

     Öncelikle hukuku iyi bilmek. Bu hayatta genel bir kuraldır ne yapıyorsanız onu iyi bilmeniz gerekir. Örneğin, ticaret hukuku yapıyorsanız,davaya giriyorsanız usul hukukunu,ticaret hukukunu ilişkili olduğu şirketler hukukunu iyi bilmek gerekir. Her şeyden önce araştırmak, merak etmek ve iyi bir alt yapı oluşturmak gerekir. Günümüzde hukukun geldiği yer ucu bucağı olmayacak derinlikte ve çeşitlilikte. Bu işte çalışan dernekler, birlikler var. Mesela e- ticaret yapıyorsanız e-ticaret ile ilgili dernek (Etid-Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği) var, bunların takip edilmesi önemli. Ankara'da mecliste yapılan mevzuatın hukukçular tarafından takip edilmesi önemli. Yargı her gün kararlar veriyor,kararların ve içtihatların iyi takip edilmesi önemli.Sözün özü bu artık tekli bir takibi gerektirmiyor yalnızca kanunu bilmek yetmiyor bunun ötesinde bir bilgi ve araştırma gerekiyor. Artık bu işte tek bir kitap yok. Bundan otuz sene önce bir tane kitap varmış ikinci bir kitabı da başka bir hoca yazmış. Bir iki kitapla ve biraz da kararla hukuk takip edilebiliyormuş. Şu anda bununla hukuku takip etmek mümkün değil. Çünkü başka bir dünyada yaşıyoruz. Uluslararası gelişmeyi takip etmek zorundasınız, Avrupa müktesebatını takip etmek zorundasınız çünkü Avrupa'daki hukuk uygulaması Türkiye'de iktisap ediliyor ya da uyum ve standardizasyona konu oluyor. Örneğin, Türk hukukunda hala kişisel veriler ile ilgili mevzuat dinamik. Her gün yeni bir şeyler çıkarılıyor. Biz ofisimizdeki avukatlar ile yönetmelikler, yurt dışında kararlar nasıl,yönergeler nasıl bunları takip ediyoruz. Dönüyoruz Türkiye'de Kişisel Verileri Koruma Kurumu'nu takip ediyoruz. Bununla ilgili çalışan STK'ları takip ediyoruz. Hocaları muhakkak takip ediyoruz. Üniversitelerdeki hocalarla iletişimimizi sağlam tutuyoruz,onlardan görüş alıyoruz. Hala bir işin iki kere iki eşittir dört diyebileceğimiz bir doğrusu olmuyor. Dolayısıyla bence hukuk çok dinamik,çok değişken. Bunların hepsini takip etmek gerektiğini düşünüyorum.

    Bunlara ek olarak uzmanlaşmaya çok inanıyorum. Artık hem birilerini boşayıp en iyi boşanma avukatı olup hem en iyi ticaret hukuku avukatı olamazsınız. Bunun imkanı yok. Eskiden avukatlar her türlü işi yaparlarmış, belki eski zamanda perspektifler biraz daha dardı, iş hayatı bu kadar hareketli bu kadar dinamik, koşturmalı, rekabetçi değildi. Şimdi dönüp herkesin kendine baktığı ve uzmanlaşmayı teşvik ettiğimiz bir dönemdeyiz. Biz kendi ofisimizde de böyle yapıyoruz. Evet muhakkak herkes için adliye deneyimi, İngilizce gerekli ancak uzmanlaşmak bunun da ötesinde bir bilgi birikimi ve deneyim gerektiriyor. Uzmanlaşmada mesela e-ticaret hukuku yapmak isteyen avukata bunun imkanını vermeye çalışıyoruz. E- ticaret konusunda her şeyi takip etmesini istiyoruz. Mesela iş hukuku yapmak isteyen avukata da iş hukuku yapması için elimizdeki iş hukukuna dair dosyaları veriyoruz, teşvik ediyoruz. Uzmanlaşma başarı için iyi bir yol.

    Uzmanlaşmadan bahsettik. Bu doğrultuda yüksek lisansı faydalı ve gerekli buluyor musunuz?

    Yüksek lisansı faydalı buluyorum. Yüksek lisans yapabiliyorsanız elbette faydalı. Ben yüksek lisans yapamadım. Çünkü ben üniversiteden mezun oldum ve çok istediğim bir yerde Cerrahoğlu Hukuk Bürosu'nda staja başladım. Fadllullah Cerrahoğlu hoca ile çalışma imkanım oldu. Oradaki stajım sonrasında bana bizimle çalış teklifinde bulundular ve avukat olarak kaldım.Bu esnada orada çalışma temposunun içinde gece çok geç saatlere kadar çalışıyorduk. Bu yüzden benim yüksek lisans için derslere gitme imkanım olmadı. Benim önümdeki seçenek çalışmaya biraz ara vererek, yüksek lisansımı tamamladıktan sonra çalışmaya devam etmekti. Ben o seçeneği seçmedim. Fadllullah hoca bir gün bana dedi ki ''Sen burada otur çalış, burası en büyük okul.'' Gerçekten benim için böyle oldu.


    Yurt içinde yüksek lisans mı yurt dışında yüksek lisans mı?

    Ben yurt içinde okuyup, ardından yurt dışında yüksek lisans yapmasının artı bir deneyim olduğuna kesinlikle katılıyorum. İnsana bir miktar uluslararası perspektif açıyor. Yani gider İngiltere'de okur iseniz, sonra hayat sizi İngiltere'ye çalışmaya götürecek olur ise, orada en azından yüksek lisansınızı yapmış olmanın daha sonra yine orada çalışma imkanı için bir kapı aralamasına faydası olur. Daha önce dediğim gibi hukuk yerel bir meslek, bu mesleği uluslararası bakış açıları ve karşılaştırmalı hukuk mantığı çerçevesinde yürütmek sizi yerellik sınırlamasından çıkaracak ve muhakkak geliştirecektir bu nedenle yurt dışında yüksek lisans ya da bir eğitim mutlaka tavsiye ediyorum.

    In-house avukat olmak ile bir hukuk bürosunda çalışmanın farkları nelerdir?

    Ben ikisini de yaptım. Hatta üç ceket giydim diyebilirim. Bir holdingin hukuk müşaviri olarak bir buçuk sene çalıştım. Yani oradaki in-house deneyimini gördüm. Bir hukuk bürosunda avukat olarak çalıştım. Şimdi Gemicioğlu Hukuk Bürosunun partnerı olarak çalışıyorum. Bir hukuk bürosu bünyesinde olduğunuz zaman aslında kendinizi biraz daha bağımsız addedebilirsiniz. Çünkü in-house avukat olduğunuz zaman biraz daha o şirketin kurum kültürünü, kurumsallığını (pozitif-negatif tartışılır) alıyorsunuz. O şirketin kurum kültürünü alıyorsunuz ve siz de o şirketin maaşlı çalışanı olarak görülüyorsunuz. Fakat avukatlık biraz bağımsız olmayı gerektiren bir meslek. Dolayısıyla in-house avukat olduğunuz zaman sınırınızı çok iyi çizmeniz, üstleriniz ile ilişkinizde sizin bir avukat olduğunuzu hatırlatmanız gerekir. Hukuk bürosu bünyesinde olduğunuz zaman davayı da takip ederken,sözleşmelere de bakarken görüş veren bir hukuk bürosu ve bir avukat olarak daha çok dışarıdan bağımsız bir basamaktan şirketlerle iletişim kuruyorsunuz. Hukuk bürolarının ve avukatlık ofislerinin mesleğe başlamak için daha uygun olduğunu, size daha çok alan bıraktığını, hukuku tatbik etmek için daha özgür bir alan  olduğunu düşünüyorum.

    Mezuniyet aşamasındaki öğrenciler yasal staj nasıl bulur? Öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?

    Mezuniyet aşamasındaki öğrenciler öncelikle mezuniyet aşamasına gelmeden staj yapmalılar. Rekabet arttı ve piyasa artık daha farklı. Sizleri yetiştirmek bizim boynumuzun borcu. Çünkü bizi de zamanında deneyimli avukatlar yetiştirdi. Bizim de baroya karşı ve bu mesleğe karşı ödevimiz yeni avukatlar yetiştirmek. Bunu yapmak istiyoruz. Fakat bunu yaparken iş 2. sınıflara kadar gitti. 2. sınıftakiler de artık gelip staj yapmak istiyorlar. Rekabet çok arttı. Dolayısıyla artık 4.sınıfta yasal stajını yapacak yeni meslektaşımız geldiğinde biz dönüyoruz, eğitim hayatını nasıl geçirdiğine bakıyoruz. Maalesef bu rekabetin arttığı ortamda artık öğrencilerin neler yaptığı bizim için önemli bir belirleyici. Yazları staj da yapın ve eliniz bu işlerin üzerinde olsun. Bu benim tavsiyem. Yasal stajınızı okurken arayıp ayarlayın ve sözünüzde durun. Mezuniyetten sonraki aşamaya bırakmayın. Yaz geldiğinde muhakkak o iş kolunda çalışmaya başlayın. Tam bir takvim vermek gerekirse, hukuk bürolarının yasal staj görüşmelerinin mezuniyetten önce muhakkak yapıldığı aylar Şubat-Mart gibidir. Dolayısıyla CV'nizi ocak ayı civarında gönderiyor olmanız lazım ki Şubat-Mart aylarında yapılan görüşmelerde yerinizi alın. Onlar hukuk bürosunun performansına, o anki iş yoğunluğuna göre hızlıca on beş gün ile bir ay içinde belli olurlar. Sizlere genellikle Eylül ayında başlıyorsunuz derler. Mesela bizim sıkışıklığımız olduğunda Ağustos ayında çağırdığımız yasal stajyerlerimiz oluyor. Dolayısıyla sizin için Temmuz tatil yapmak için iyi bir aydır. Ağustos'un yarısında da yapılabilir. Ama artık Eylül ayında yasal stajyerler işe başlar.

    Anne olarak avukat olmanın zorlukları nelerdir?

    Çalışan annelerin hep zorluğu var. Bunun avukatlıkla veya başka bir meslek ile farkı yok. Muhakkak takviminizi belirlerken çocuğunuzu ve işinizi birlikte düşüneceksiniz. Avukatlıkta nasıl bir avukatlık yaptığınızla ilgili bir fark olabilir. Danışman avukatlık yapmakla duruşma avukatlığı yapmak arasında bir fark söz konusu olabilir. Mesela sadece duruşma avukatlığı yaparsanız genellikle adli tatilde bir ayınız oluyor ancak danışman avukatlık yaparsanız öyle bir aylık boşluğunuz yok. Yani o sırada da işler devam ediyor. Çocuklarınızın tatilleri oluyor fakat sizin öyle bir tatiliniz yok. Yani zamanı iyi yönetmek gerektiğine inanıyorum. Mesela ben çocuğum çok küçükken,gündüz işlerimi bitirip akşam işten geliyordum,oğluma yemeğini yediriyordum yatırıyordum. Sonrasında bilgisayarımı açıp çalışmaya devam ediyordum. Tabi bunları yaparken yardımcım vardı. Bu mesleği evde yardımcısız yapabilmeniz için evde size yardımcı olacak başka büyükleriniz olması lazım. Ben bu mesleği, bu yoğunlukta evde yardım olmadan yapamazdım. Ben bu konuda şanslı olduğumu söyleyebilirim akşamları oğlumu görebiliyordum, ona vakit ayırabiliyordum.

    Ama bir dönem hukuk müşavirliği yaptığım zaman birkaç gün göremediğim de oluyordu. Hukuk müşavirliği yaptığım bir dönem holdingte tek hukukçuydum. Ankara'ya gidiyordum,kalıyordum,işim bitmiyordu ve iki gün dönemediğim oluyordu. Bu bir küçük çocuk annesi için kolay değil. 

    20 yaşına geri dönseydiniz neyi farklı yapardınız? Farklı yapardım dediğiniz bir şey var mı?

    Çok şükür hiçbir şey yok. Bazı zamanlar çok bunalınca keşke daha kolay bir meslek bulsaydım diyorum kendime fakat arada çok bunalınca öyle söylenebiliyor. Dediğim gibi hiç öyle bir pişmanlığım yok.

    Bu yazı Bin Yaprak misafir yazarlarından İrem Seda Çakmak tarafından yazılmıştır.


     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun
    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.