Öncelikle yeni yayınımda olabildiğince sizlere hayatın içinde Mutlu, sağlıklı ve neşeli olmanızı sağlayacak içeriklerle fayda sağlayabilmeyi ümit ediyorum.
Değerli Arkadaşlar Merhaba,
Öncelikle yeni yayınımda olabildiğince sizlere hayatın içinde Mutlu, sağlıklı ve neşeli olmanızı sağlayacak içeriklerle fayda sağlayabilmeyi ümit ediyorum. Yazılar, filmler, öneriler ve farklı bakış açıları ile bütünsel bir anlayış geliştirmenize destek olmayı amaçlıyorum.
'Yaşamda canlı, esnek ve zinde olursam hayatıma nasıl etki eder/ne kazanırım?' sorusunu sormaya başladığımda karşıma çıkan yanıtlar, beni bu konulara daha fazla odaklanmaya ve derinleşmeye itti. Yanıtların yaşantımdaki sonuçlarını görmeye başladığımdaysa her şeyin değiştiğini ve yaşam motivasyonumun çok yükseldiğini söyleyebilirim.
Uzun yıllardır yürüttüğüm çalışmaların sonucu ortaya çıkan cevapların bazılarını sizlerle paylaşmak isterim:
Yaşamda canlı, esnek ve zinde olursam;
+ İlk olarak; hayatın zorlu koşulları ile karşılaştığımda daha dayanıklı, tahammüllü ve cesur olabilirim,
+ Olaylar karşısında esnek olabildiğimde; probleme takılan olumsuz zihin halinden, çözüm odaklı bir zihin ile yaşamayı öğrenirim. Olası çatışmalı, gerilimli veya stresli durumlarda olasılıklara açık olup farklı bakış açılarını değerlendirebilirim.
+ Motivasyonu dışarıda değil, kendimde bulabilirim. Her şeyde elimden gelenin en iyisini yaparak ancak başarı veya başarısızlığa takılmadan ilerlemeye devam edebilirim.
Bunlar ilk aklıma gelen cevaplar. Konu üzerine çalıştıkça ve ilerledikçe işimize yarayacak sayısız farklı cevaba ulaşabiliyoruz. Bu konularda farkındalığımızı artırarak güçlendiğimizde, mutlu ve neşeli bir birey olarak yaşamımızı sürdürmek mümkün oluyor. Zaten tüm yaptıklarımızı 'daha mutlu' olmak için yapmıyor muyuz?
O zaman bu yolculuğa birlikte çıkarken, önce yaşamı nasıl deneyimlemekte olduğumuz üzerinden durumumuzu tespit edelim:
Günlük yaşamın içinde, hızın etkisiyle ve her yerden yağan bilgi fazlalığı hatta kimi zaman kirliliği ile etrafımızda olan biteni tam ve doğru görmekte zorlanırız. Dikkatimizi çeken konulara ilgimizi verebilirken, öne çıkmayan ancak önemli konuları atlarız. Bize ilham verebilecek durumları fark etmez, dolayısıyla zaman ayırmayız.
Washington Post'un Algılar ve İnsanların Öncelikleri (dikkat yönetimi) üzerine dünyaca ünlü keman virtüözü Joshua Bell ile yaptığı deney, bu durumu anlatan oldukça çarpıcı bir örnektir.
Joshua Bell 2008 yılının Ocak ayında Washington DC'de vereceği konser öncesinde, insanların dikkati üzerine yapılacak deney için, sabahın erken ve en yoğun saatinde, DC metrosuna gider. 3.5Milyon $ değerindeki Stradivarius Kemanını omuzuna dayayarak Bach'tan 6 muhteşem parçayı 45 dakika boyunca çalar. Sabahın o saatinde binlerce insanın geçtiği metroda, insanlar koşturarak gözlerini yerden kaldırmadan, Bell'in önünden hızlıca geçip giderler. Çaldığı süre boyunca sadece 5-6 kişi kısa süre durur ve ardından koşturarak yollarına devam ederler. En uzun süre duran bir çocuktur ve onu da annesi çekerek Joshua'nın yanından alır ve koşturarak uzaklaşırlar. Konser bilet fiyatı 100$ olan Bell'in 45 dak boyunca sadece 32$ toplamış olması dikkat çekicidir. Bu deney bize birkaç soruyu hatırlatır;
Bu çarpıcı deneyden çıkarılabilecek çok farklı sonuçlar var. Ben bu sonuçlardan birine dikkatinizi çekmek istiyorum;
Çevremizde olan güzelliklerin ve bizde yarattığı duygunun ne kadar farkındayız?
Yaşam koşturması içinde ara sıra durmayı hatırlayarak bu güzellikleri farkedip takdir ediyor muyuz?
Eğer durmayı başarıp, olmakta olana ve yaşamın sunduklarına, bize ilham olabilecek güzelliklere kendimizi açamıyorsak neleri farketmiyor ve kaçırıyor olabiliriz?
Hayatın içerisinde sürekli yapacaklarınız ile meşgul iseniz, bu hal kayıp duygusu yaratır. Bu durum 'Hayat akıp gidiyor ve bir şeyler kaçırıyorum' veya 'tam anlamıyla yaşayamıyorum' fikrinin sıkıştırmasıyla kişiyi endişeye ve mutsuzluğa götürür. Genelde var olan koşullarda memnun olmayı deneyimlemektense, olmayanı görerek, eksiklik ve yetersizlik duygusu ile stres ve gerilim yaratır.
Şimdilik temel öneri olarak şunu kayda alalım: evet yaşam hızlı ve evet hepimiz bir şeyleri yetiştirmeye çalışırken yoruluyoruz. Arada yavaşlamayı, durmayı ve şimdiki zamanda olanı farketmeyi hatırlayalım. Baktığımız yerde, yaşamın bize sunduğu doğal hali yaşamayı, güzellikleri kaçırmadan 'anların avcısı' olabilmeyi deneyelim. Bu farkındalık yükseldikçe enerjimiz de ona eşlik edecektir. Kendine uyanmak böyle başlıyor.
Kitap önerisi: Şimdi'nin Gücü - Eckhart Tolle kitabını okumakla başlayın.
Deneyimsel Çalışma: Bir arkadaşınız ile karşılıklı oturup, şu anda zorlandığı bir konusunu can kulağıyla dinlemek için zaman ayırın ve sadece dinlemeye odaklanın. İçinizden herhangi iyileştirme veya onay cümlesi geldiğinde farkedin, üzerine gitmeden dinlemeye devam edin. Sadece ne hissettiğinizi ve düşüncelerinizi farkedin…
Film: TersYüz ismiyle Türkçeye çevrilen Inside Out filmini seyredin.
Egzersiz: Her gün kendinize 15-30 dakika arasında bir zaman ayırın. Bu süre zarfında etrafınızda olup biteni sessizce izleyin. Gözlemleyin. Mümkün olduğunca yorum yapmadan sadece çevrenizde olup biteni gözlemlemeye odaklanın. Karşınızdaki ağacın, gökyüzündeki bulutların veya koşuşturan insanların size ne hissettirdiğinin farkına varın. Bu gözleminizden çıkan sonuçları isterseniz not edin. Bir hafta boyunca yapacağınız bu çalışmanın etrafınızda olup bitene bakışınızı nasıl değiştireceğini görecek ve devam etmek isteyeceksiniz.
Bu yazı BinYaprak misafir yazarlarından Gülfem Çakmakçı tarafından yazılmıştır. Teşekkürler Gülfem!
2023 BinYaprak. Tüm hakları saklıdır. Bir TurkishWIN girişimidir
Yorum