Raydan Çıkmak ya da Çıkmamak: Bir SEO Danışmanının Esnek Çalışma Deneyimi

    evden-calisma-begum-kaya-cover-photo

    Begüm, part-time girişimci ve SEO danışmanı. Şimdilerde dijital göçebeliği deneyimliyor. Network edinme, homo-economicus olma ve tüm rayda kalma deneyimlerini bizimle paylaştı!

    1) Seni kısaca tanıyalım: Nerede doğdun, mesleğin ve görevin nedir?

    Tabi, ben Begüm Kaya Yılmaz. Ankara'da başlayıp sonrasında lise yıllarında İstanbul'a uzanan bir serüvenim var. Search engine optimization (arama motoru optimizasyonu) üzerine çalışıyorum. İstanbul'da bir dijital pazarlama ajansında işe başladıktan sonra uluslararası topluluklarda aktif rol alarak kısa süre içerisinde kendi şirketimi kurdum ve yurt dışında çalışmaya başladım. 2021 Haziran ayında da üniversiteden bir arkadaşımı ekibe kattım ve şimdi partnerlerimize SEO odaklı dijital danışmanlık hizmetleri sunuyoruz. Sanırım görevim için part-time girişimci, part-time SEO danışmanı diyebiliriz :)

    2) Hangi üniversitede, hangi bölümde okudun?

    Ben Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Ticaret mezunuyum. 2016 yılında Japonya'daki Kansai Gaidai Üniversitesi'nde bir yıllığına değişim öğrencisi olarak okudum. Bölümün en büyük artılarından biri zaten ikinci yabancı dil zorunluluğu bana göre, dolayısıyla iş geliştirme, muhasebe ve pazarlama gibi pek çok dersle beraber 3 yıl boyunca aldığım Japonca derslerindeki kazanımlarımı bu şekilde perçinlemiş oldum.

    Değişim programıyla gideceğim üniversitenin beni özellikle dil öğreniminin yanı sıra kültürel olarak beslemesine de önem verdiğim için dünyanın dört bir yanındaki üniversitelileri bir araya getiren bir üniversite seçmek istedim. Toplam 350 kişilik çok uluslu bir grupla işletme ve Japon kültürü gibi pek çok ders alarak çok keyifli bir sene geçirdim. Tabi ki Japonya'yı gezmek ve o eşsiz kültürlerin içinde kendimi yeniden keşfetmek de cabası oldu!

    3) Senin için "ofis" ne demek?

    Benim için ofis aslında pandemi öncesi arkadaşlık ve gelişmek demekti, çünkü 6 kişilik bir ekiptik ve benim sektördeki ilk tecrübemdi bu ajans. Hatta o kadar kafa dengi insanlarla beraberdik ki neredeyse bir müzik grubu kuruluyordu :D Araya pandemi girince ertelendi tabi ki çünkü yöneticilerimizin inisiyatifiyle beraber tamamen uzaktan çalışılan bir dönem geçtik.

    Bir yandan iyi ki de oldu diyorum çünkü sektöre dair bilgi edinip yavaş yavaş neyin ne olduğunu anladıktan sonra gelişimime odaklandığım bir dönem oldu benim için bu dönem. Ekiple de bağlarımız çok sağlamdı, ofise gidip gelmek yerine bu süreyi iyiye kullanmayı ve birbirimizi de geliştirmeyi başardık. Dolayısıyla evde bulunduğum süre içerisinde de "ofis" çoğunlukla gelişme odağını korudu diyebilirim.

    Şimdi farklı bir şekilde, tüm iş partnerlerim yurt dışında olduğu için ofis benim için tamamen ve aslında bu sefer ister istemez sanal bir çerçeveye oturdu. Bu düzen içerisinde beni en rahat ettiren şey hepsiyle kendine has, net ve samimi bir ilişkimiz olması, oluşabilecek pek çok sorunu daha endişe edilecek hal almadan açık bir şekilde konuşabildiğimiz için karışıklıktan uzak, işe odaklanabildiğimiz ve beklentileri net bir şekilde ortaya koyabildiğimiz bir ilişkimiz var. Sanırım ofis benim için halen gelişmek ve artık ek olarak iletişim demek.

    4) Esnek çalışma sistemine hazır olduğunu nasıl anladın?

    Pandemi döneminin beni hiç sarsmamasından sanırım. İlk başta ajansta çalışırken eve geçmeye takılmadığım gibi kendi işimi kurup yurt dışıyla çalışmaya başladığımda da ne saat farklarına takıldım, ne de iletişimin mailler ve video görüşmeler dışında neredeyse olmamasına.

    Aslında zor bir dönemdi, benim de tanıdığım pek çok kişi çok zor geçirdi bu dönemi ve adapte olmakta çok zorlandı. Ben aşırı dışa dönük bir insan olmama rağmen pek çok hobime daha çok vakit ayırdım, uzun zamandır ertelediğim eğitimleri almaya başladım ve iş verimimin çok arttığını fark ettim.

    Bunun yanında uluslararası topluluklarda daha aktif rol alarak kendime yeni kapılar açmak için çabaladım ve ne mutlu ki çoğu şey beklediğimin üstünde sonuç getirdi bana. Tabi benim de tüm gün kedilerimle dizi izleyip dondurma yediğim, "İstanbul niye bu kadar kasvetli yaa" diye iç geçirip ah çektiğim günler oldu mu, oldu ama güzel bir denge buldum bence. Şimdi bir "challenge"a daha göğüs gerip İstanbul'daki evimizi kapattık ve pandeminin umarım sonuna geldiğimiz bu zamanlarda ailecek digital nomad olarak devam etmeye karar verdik.

    5) Bir iş günün nasıl geçer, rutinlerin var mı?

    Ben hiç bir günü diğerini tutan bir insan değilim, dolayısıyla rayımdan çıkacak mıyım diye endişelenmediğim her günü rutinimi tamamladığım günler olarak sayıyorum.

    Her gün muhakkak yaptığım ve yapmaya çalıştığım şeyler var daha çok, ve planlama yapmak en büyük tutkularımdan. Dolayısıyla her pazartesi benim için cumadan yapılan haftalık planı gözden geçirmek ve haftanın zaman bloklarına bakmak oluyor. Mail kontrolü, sektörel okumalar, müşteri toplantıları gibi rutinlerin dışında her gün her işe az da olsa bakayım diyenlerden değil, haftasını bugün X markasının, şu gün Y markasının diye bölenlerdenim. Bu tempoyu ve planlamayı muhakkak sürdürüyorum ve şimdilik kendim planlıyorum. Yapmaya çalıştıklarım ne yazık ki kendimi önceliklendirmek oluyor genelde, hadi bu yarım saate çıkayım da bir kısa koşayım dediğimde içimden bir ses "ama o yarım saatte bu haftanın raporunu bitirirsin, boş ver yaa akşama çıkarız" diyor :)

    Bunların dışında sabah kaçta çalışmaya başladığımdan günün ilk içeceğine, o gün hazırlanacak mıyım yoksa pijamalarımla mı çalışacağım kararıma kadar her şey anlık gelişiyor. Digital nomad olmak bu konuda biraz daha özgür kılabilir beni, ben de merakla bekliyorum rutinlerim oluşacak mı diye.

    6) Freelance çalışma sisteminde sabit bir gelire sahip olmak çok zor. Gelir gider dengeni nasıl sağlıyorsun?

    Evet, kesinlikle öyle. Çoğu partnerimle bir yılı tamamlamak üzereyiz ama sözleşmelerimin hepsinde bir aylık ihbar süresi var ve bu çok kısa bir dönem aslında. Annemi her aradığımda aman kızım açılma dikkat et demesi de bu sebepten :D

    Çocukluğumdan beri hesabını tutmanın ve wannabe homo-economicus olmanın faydalarını şimdi gözlemliyorum diyebiliriz. Şirket masraflarını ve kendime maaş olarak belirlediğim tutarın dışında kalan gelirlerime kesinlikle dokunmuyorum, hatta likiditesi yüksek yatırım araçlarına yöneliyorum.

    Bunun dışında riskli durumları gözetiyorum ve kendimi daha rahat hissedebilmek adına hizmet alımına yönelebilecek bağlantılarımı yakın takipte bulunduruyorum. Sizin için fırsata dönüşebilecek durumlarda hem iletişimi sıkı tutmak hem de yetkinliğinizi bu kişilerin takip ettiği platformlarda sergilemek en azından o belirsizliği biraz daha katlanabilir kılıyor bana göre.

    7) Ev, iş ve sosyal yaşam dengeni nasıl kuruyorsun?

    Ah pandemi vah pandemi! Ben de, eşim de bu süreçte olabildiğince evde kalmaya ve hiç kimsenin sağlığına tehdit oluşturmamaya çalıştık, dolayısıyla bir yıl boyunca sosyal yaşamımız video görüşmeler ve telefon trafikleriyle gerçekleşti.

    Ev hayatı çok renklendi bu süre içerisinde haliyle. İki kedimiz ve yeni hobilerimizle bol müzikli ve eğlenceli bir yaşama evrildi. Akşamları yer yer az da olsa hafta sonları kesinlikle kendimizi besleyebilmek ve deşarj olabilmek için bir şeylerle meşgul olduk.

    Hepsini dengeye oturturken de kendi içimizde yaptığımız muhakeme ve önceliklendirme listelerinden olduğu kadar birbirimizden çok yardım aldık. Benim yoğun zamanlarımda genelde eşim devraldı sorumlulukları, ben de sonra kafamızı dağıtmak için bir şeyler planladım.

    Bir de tabi işin kendi içinde olan dengesi var, çok talepkar müşteriler olabileceği gibi bu dönemde iletişimi devamlı sizden bekleyen müşteriler de var. Burada da ortayı bulmak ve nerede olduğunuzu analiz etmek çok önemli. Ben işimi tutkuyla yaptığım için genelde günlük şeylerden pek ayırmıyorum dolayısıyla iş-yaşam dengesini biraz bozduğu düşünülse de yemek yaparken veya bambaşka bir şey düşünürken bile "aa bu ne oldu acaba ya" diye sorgulamak bana hiç ilginç gelmiyor.

    8) Yeni marka ya da projelere nasıl ulaşıyorsun?

    Kesinlikle tavsiyeler aracılığıyla. Çalışmamdan memnun olan partnerlerim beni yakınlarına da önererek hem sektörde yeni bağlantılar edinmeme hem de yeni projeler almama olanak sağladılar. Ayrıca The Gray Dot Company ile çok yeni başladığımız "Opinionated SEO Opinions" adlı bir sektörel Q&A Session projemiz var.

    Bunun dışında kişisel olarak LinkedIn'de, Slack Gruplarında ve Twitter'da olabildiğince aktif olmaya çalışıyorum. SEO her ne kadar görece küçük bir sektör olsa da siz çalışmalarınızı veya bakış açınızı paylaşmadıkça sektörde yer edinmek ve çevrenizi genişletmek zorlaşıyor.

    Ben şirketimi yeni kurduğum için bu stratejileri hala yalnızca kendi hesaplarım üzerinden sürdürüyorum, umarım yakın zamanda BK Solutions için de yavaş yavaş başlayacağız.

    9) Freelance / bağımsız çalışanlarla iletişim halinde olduğun bir platform var mı? Nasıl network ediyorsun?

    Her kadın SEO'cuya tavsiye ettiğim Women in Tech SEO (WTS) grubunu özellikle belirtmek istiyorum, benim bu maceraya atılışımdaki en büyük katalizör kesinlikle bu grup. Bunun dışında farklı Slack grupları ve sektörel bir bonus olarak Twitter diğer freelance danışmanlarla iletişim halinde olduğum en önemli platformlar.

    10) Kendi işini kurmak isteyen kişilere tavsiyelerin neler olur?

    Buna yalnızca yaptıkları işe tutkuyla bağlılarsa ve öğrenmeye açıklarsa cesaret etmeleri olur. Çünkü her ne kadar özgüveninizi tavan yaptıran ve sizi çok motive eden bir şey olsa da çok çok zor, ve benim gibi tek kişiyle hem danışman hem iş geliştirmeci hem insan kaynakları hem muhasebe (tabi bir SMMM ile çalışıyorum ama faturaları kendim kesip sorunlarla ben ilgileniyorum) olmaya çalışıyorsanız benim deyimimle all-your-time bir iş.

    İşimden aldığım enerji beni hem daha iyi işler çıkarıp yeni fırsatlar bulmaya hem de tüm partnerlerime karşı sorumluluklarımı yerine getirmeye ve dahası beklentilerin üstüne çıkmaya motive ediyor. Dolayısıyla işimden aldığım enerjinin ölçütünde mutlu ve üretken olabiliyorum ama lütfen bunu yalnızca tutkudan kaynaklı bir durum gibi anlamayın.

    Ben öğrendikçe ve bunları uyguladıkça hatta hata yapıp çuvalladıkça da mutlu oldum (what a weirdo değil mi :D ). Bu süreçte öğrendiğim en zor ama aynı zamanda beni en çok büyüten şeylerden biri de hata yaptığım zamanlarda bile bunu bir kazanım olarak görmek ve yola devam etmek oldu. A, hatta şu an sanırım haftalık bir ritüel geliştirdim, kendime her çuvallayışımda hatırlattığım Churchill'in şu sözüne daha dürüst bir şekilde bakmak:

    Success consists of going from failure to failure without loss of enthusiasm.

    İlk ritüelimi beraber oluşturduğumuz için teşekkür ederim.

    Biz de esnek çalışma deneyimlerini bizimle paylaşan Begüm Kaya Yılmaz'a röportajımıza katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz.

     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun

    Duygu Çelebi Kaya, 1988'de Kdz. Ereğli'de doğdu. İlkokul, ortaokul ve liseyi farklı şehirlerde okudu. Lisans eğitimini Yeditepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı ve Halkla İlişkiler ve Tanıtım (çift anadal) bölümlerinde tamamladı. Ardından yine Yeditepe Üniversitesi'nde Pazarlama İletişimi yüksek lisansı yaptı. Çalışma hayatına İstanbul Kalkınma Ajansı'nda Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak başlayan Duygu, Hollanda merkezli bir dijital pazarlama ajansında ve sonra da BinYaprak'ta çalıştı. İstanbul'da başladığı BinYaprak macerasına bir süre sonra dijital göçebe olarak devam etti. Şu anda BinYaprak'ta geleceğin trendlerinden "esnek çalışma işgücü" yolculuğunun yönderi olan Duygu, Balıkesir'de aile şirketi için çalışmakta ve 2-5 yaş arası öğrencilere Yaratıcı Düşünce dersleri vermektedir.

    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.