İnkübasyonlar

    egg-4355668_1920

    İhsan Elgin'in kaleme aldığı girişimcilik özelindeki serimizin ikinci yazısında sizler için kuluçka merkezlerinden ve hızlandırma programlarından bahsediyoruz. Keyifli okumalar!

     Kuluçka merkezleri ve hızlandırma programları ekosistemin oluşumunda nasıl bir rol oynuyor?

    Özellikle Türkiye'de olduğu gibi hızla gelişmekte olan girişimcilik ekosistemlerinde kuluçka merkezleri ve hızlandırma programları önemli bir role sahip. Gelişmekte olan kültürlerde girişimciliğin bilinen bir kavram olmaması nedeniyle potansiyel girişimcilerin ilk durağı bu yapılar olmaktadır. Eğer girişimci adayı sürecin ilk durağında gerekli desteği ve doğru bilgiyi alamadığı zaman serüvene erken veda etmektedir. Üstüne kötü bir deneyimde yaşarsa yolun daha da başında olanları da olumsuz etkilemektedir.

    Hızlandırma programlarının temel görevi girişimcilik kasının geliştirilmesine destek olmak ve girişimci adaylarının işlerini test etmesini sağlamaktır. Böylece programı başarıyla bitiremeyen adaylarda geliştirdikleri kas nedeniyle sonraki projelerinde başarıya ulaşma ihtimalleri yükselmektedir. Bu nedenle ekosistemin diğer oyuncularının da hızlandırma programlarının iyi çalışmasına ihtiyacı vardır.

    Amerika gibi girişimcilik ekosisteminin oldukça iyi seviyede olduğu bir ülkede ciddi yatırım şirketlerinin bile desteklediği ve global çapta girişimlerin çıktığı birçok hızlandırma programı mevcuttur. Bu yapılardan mezun olan ve global ölçekte kendi endüstrilerinde yüksek etki yaratmayı başarmış girişimlere bakacak olursak da temelde üç noktada diğer girişimlerden daha şanslı olduklarını görebilirsiniz: kurulma ve büyüme süreçlerinde aldıkları mentorluk, içinde bulundukları ve etkileşimde oldukları dinamik ortam, odaklanmalarını sağlayarak hızlı şekilde fikirlerini deneyerek büyüyebilmeleri. Bu gibi hizmetlerle girişimleri destekleyen kuluçkalar ve hızlandırma programları da girişimcilik ekosisteminin hızla gelişmesi için oldukça önemli bir role sahip olmakta.

    Bu merkezler ve programlar beklenen etkiyi yaratabiliyor mu?

    Bu merkezlerin öncelikli hedefi yukarıda da bahsettiğim gibi girişimcilere temel destekleri sağlayarak girişimcilerin hedeflerine daha hızlı şekilde ulaşmalarını sağlamak. Bununla birlikte merkezlerin farklı hedefleri olduğu için de yarattıkları etki farklılaşabiliyor. Kimi kuluçka ve hızlandırma merkezleri içinde bulundukları üniversitenin hedeflerine, kimi merkezler destek aldıkları özel sektörün hedeflerine, kimileri ise direk devletin hedefleri arasında bulunan etkiler yaratabiliyor. Her ne kadar hedefleri farklı olsa dahi her merkezin özünde uzun dönemde başarılı girişimler yaratmak ve bunları desteklemek olduğu için beklenen etkiyi uzun vadede yaratabileceklerdir.

    Yürüttüğünüz programa bugüne kadar kaç girişimci adayı/girişimci katıldı? Kaç firma kuruldu?

    Girişim Fabrikası olarak 2011Mayıs ayından beri yürüttüğümüz programlara takımlar halinde başvuran girişimci sayısı 3000'in üzerinde. Gelen başvurulardan programa dahil etiğimiz girişimciler bir eleme sürecinden geçerek hızlandırma programımıza katıldıkları için de programa kabul aşamasında oldukça yüksek bir rekabet mevcut. Bu başvurular arasında program seçim sürecinden başarıyla geçip hızlandırma programından mezun girişim sayımız 29 bunlardan da 24 tanesi şirketleşti ve 60'ın üzerinde istihdam yarattılar.

    Programınıza katılan girişimlerin kaçı yatırım aldı?

    Programımıza katılan girişimlerden hem yatırım alan hem de devlet desteklerinden faydalanan girişimler oldu. Programımızdan mezun olan 29 girişimden 10 tanesi yatırım aldı ve şu anda yatırım sürecinde olan 3 girişimimiz daha mevcut. Devlet desteklerinden faydalanan girişim sayımız da 8. Bunun yanı sıra 2014 senesi ile başından itibaren biz de kendi programımızdan mezun olan girişimlere çekirdek sermaye yatırımı yapmaya başladık.

    Programınıza katılan girişimci adayları kariyerlerine girişimci olarak mı devam ettiler? Yeni bir iş arayan katılımcılar da oldu mu?

    Programımızdan mezun olan girişimlerden 25 tanesi kariyerlerine halen kendi girişimlerinde devam ediyorlar. Mezunların arasından 4 tanesi farklı sebeplerle girişimlerini kapatma kararı aldı. Bir proje düşünüldüğü gibi doğru bir iş olmadı, bir tanesi akademik hayata devam etmeye karar verdi ve diğerleri ise cirolar yapmalarına hatta yatırım bile almalarına rağmen girişimlerinin çok hızlı büyümeyeceğini gördüler ve girişimlerini sonlandırmaya karar verdiler. Ama mezunlar olarak değil programa katılanlar olarak bakarsak yaklaşık %60'ı program sırasında projelerinin yürümeyeceğine karar vererek hayatlarının yönünü değiştirdiler.

    Kuluçka merkezleri ve hızlandırma programları iki özellikleriyle öne çıkıyor; birincisi verilen eğitimler, ikincisi ise mentorluk ve danışmanlık faaliyetleri. Sizce Türkiye'deki girişimciler danışmanlık ve mentorluk hizmetlerine ne kadar açıklar, bu imkanları iyi bir şekilde kullanabiliyorlar mı?

    Doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye'deki girişimciler çoğu zaman mentorluğa gayet açıklar ve kendilerinden daha deneyimli kimseleri dinlemek konusunda gayet yeterliler. Bununla birlikte aldıkları bu mentorluğu kendi girişimlerine uygulamakta çok iyi değiller.

    Bizim gözlemlediğimiz kadarı ile mentorların geri bildirimlerini dinleyen, eğitimlerde öğrendikleri metodolojilerini kendi girişimlerinde uygulamaya çalışan girişimci takımlar yetkin ise başarılı oluyorlar. Ancak sadece belli bir dönem mentorluk yeterli olmuyor. Girişim Fabrikası olarak kendi mezun girişimlerimize düzenli mentorluk ve danışmanlık hizmeti veriyoruz. Bu da onların daha hızlı ilerlemelerini ve bir sonraki adımlarını planlamakta işlerini kolaylaştırıyor.

    Soruya mentor tarafından da bakmanın gerektiğini düşünüyorum. Mentor tarafında ise durum bu kadar iç açıcı değil. Öncelikle ülkemizde yeterli miktarda mentor yok. Diğer yandan mentorlarımız da sadece kendi bildiklerinin doğrudan uygulanmasını istiyorlar. Karşıdaki girişimi tam anlayarak girişimciye balık tutmayı öğretme felsefesini takip etmiyorlar.

    Yürüttüğünüz programda Yalın Girişim gibi özellikle öne çıkan bir metot kullanıyor musunuz? Sizce Yalın, Çevik vb. metotlara Türkiye'deki girişimciler uyum sağlayabiliyor mu? Türkiye'deki iş yapış şekilleri göze alındığında daha özgün metotlar geliştirmek gerekir mi?

    Girişim Fabrikası olarak içinde Yalın Girişim metotlarının da olduğu birçok farklı girişimcilik metotlarının bize uyumlu hale getirilmiş şekillerini kullanıyoruz. Yalın Girişim kitabını Türkçeye Özyeğin Üniversitesi Girişim Fabrikası olarak kazandırdık. Diğer yandan bu metotların da büyük babası kabul edilen, Eric Ries'in de öğrenci olduğu Steve Blank'ten sertifikalı Türkiye'deki iki eğitmenden biri benim, diğeri de program eğitmenlerimizden Jason Lau.

    Bu metotların farklı seviyelerde uygulamaları mevcut ve girişimler için en kritik kilometre taşlarından biri 'Problem - Çözümün Uyumu' diye nitelendirdiğimiz ilk adım. Bu kilometre taşına ulaşabilmeleri için girişimcilerden hızlı denemeler yapmalarını istiyoruz. Bu denemeler müşterilerle yüz yüze görüşmeler, web sayfalarına reklamlarla müşterilerin çekilmesi ve henüz üretilmemiş bir ürün için para talep edilmesi gibi farklı metotlarla gerçeklenebiliyor. Bununla birlikte, küçük yaşlardan itibaren hata yapmanın engellendiği, risk almanın özendirilmediği, farklı şeyler söylemenin teşvik edilmediği bir kültürde yetişen bireylerin bu tip yöntemlere adapte olması biraz zaman alabiliyor. Ölçeklenebilir girişimlerin hayata geçişinde en maliyetli ve en hızlı şekilde öğrenmeyi temel alan bu yöntemlere alternatifler geliştirmeye elbette gayret gösterilebilir. Ancak yenilikçileri diğerlerinden ayıran ilişkisel düşünme, bağ geliştirme, akıllı riskler alma gibi neredeyse tamamı pratik edilerek geliştirilebilecek çok bariz yetenekler var. Bu yetenekleri edinmeye çalışmanın girişimcilere uzun vadede daha çok getirisi olacağı kanaatindeyiz.

     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun
    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.