Duygusal Zeka konusu ile çalışırken kendimizle ve etrafımızla olan ilişkimizi sürekli gözlemlememiz, anlamamız, değerlendirmemiz gerekmekte. Kendimizi, başkalarını ve ilişkilerimizi daha iyi anlamak ve yönetmek için soruların gücüyle düşünmeye ihtiyacımız var. Bu süreçte zihnimiz kendi duygu, düşünce ve davranışlarımızını anlamlandırmakta bize yardımcı olur. Literatüre baktığımızda Marilee Goldberg'in Öğrenen – Yargılayan Zihniyet Modelini bize bu anlamda rehber olmakta. Bu yazının amacı Öğrenen ve Yargılayan Zihniyet Modelini daha iyi anlamak ve kendi kişisel gelişimimiz için bu iki zihniyet modelini daha etkin nasıl kullanabileceğimiz ve yönetebileceğimiz konusunda farkındalık oluşturmaktır. Bu farkındalığı gelin birlikte keşfedelim. İyi okumalar!
Öğrenen ve Yargılayan zihniyet aslından hepimizin içinde olan ve fark etmeden durumlar karşında kullandığımız temel zihniyet modelleridir. Burada amacımız Öğrenen ve Yargılan Zihniyet Modelini daha iyi anlayabilmek ki doğru zamanda doğru modeli kullanabilelim. Bu bilinçli seçimi yapmazsak ise hayatın bize getirdikleri karşında duygu ve düşüncelerimizi iyi yönetemez ve onların selinde akar gideriz. Biliyoruz ki duygusal zeka duygu ve düşüncelerimizi anlama ve yönetme becerisi. Bu yüzden bu model bize kendi duygusal zeka yolculuğumuzda önemli bir araç olacaktır. Hayatın bize getirdiklerini maalesef seçemiyoruz ama başımıza gelenler karşısında tepkilerimizi seçebilme gücüne sahibiz.
Öncellikle Yargılan Zihniyet Modelinden başlayalım. Yargılayan Zihniyet Modelinden bahsederken iyi yargıda bulunmaktan bahsetmiyoruz. İyi yargıda bulunabilmek aslında doğru seçimler yapabilmek için gereken bir yetkinlik ve beceri fakat Yargılayan Zihniyet Modeli derken yargılayıcı olmaktan bahsediyoruz. Kendini ve etrafını acımasızca eleştiren, yargılayan, saldırı ve savunmaya giden bir tutumdan bahsediyoruz. Yargılayan zihniyet hem kendimize karşı hem de başkalarına karşı olabilir. Sonuçları farklı gözüksede temelde aynı zihin yapısından hareket ederler ve aralarında fark yoktur. Yargılamak aslında insanın doğasında var. İnsanoğlu varoluşundan beri tehlikelerden kendini koruyabilmek ve hayatta kalabilmek için yargılayıcı olmak durumda kalmış. Fakat günümüzde tehlike ve tehdit olmasa bile zihnimiz bu süreci işletmeye devam etmekte. Tahmin edebileceğiniz gibi bu zihniyet modeli ile kendimizi ve ilişkilerimizi geliştirmemiz mümkün değil. Bu zihniyet modelinde bolca kalıplar, peşin hükümler, tahammülsüzlük ve sınırlı olanaklar var. O zaman bizim kendimizi ve ilişkilerimi daha da geliştirmek için farklı bir modele ihtiyacımız var, o da Öğrenen Zihniyet Modeli.
Öğrenen Zihniyet modeli adından da anlaşılacağı gibi kendimize, ilişkilerimize ve olaylara daha öğrenen bir perspektif ile yaklaştığımız bir zihniyet modeli. Burada yargılayıcı olmak yerine öğrenen olmayı seçebiliyoruz. Araştırmacı, esnek, uyumlu, sorgulayan ve öğrenen bir zihniyet ile yaklaştığımız zaman hem kendimiz hem de etrafımızla olan diyaloğumuz daha verimli ve yapıcı bir hale gelebiliyor. Yargılayıcı Zihniyet suçlama ile hareket ettiğinden dolayı burada herhangi bir sorunu çözmek imkansız olabilir. Fakat diğer taraftan Öğrenen zihniyet değiştirebileceği şeyler için sorumluluk alarak kendine çözüm yolları ve bir çok farklı seçenek bularak kendi yoluna aydınlatabilir ve çıkış yolunu bulabilir.
Öğrenen zihniyete geçmek çoğu zaman çok kolay olamayabiliyor çünkü tepki veren ve otomatik olan Yargılayıcı zihniyet daha çabuk davranıp bizi kendi yönüne çekebiliyor. Çoğu zaman kendimizi ve başkalarını sorgulamak, suçlamak çok daha kolay gelebiliyor. Olaylar karşısında sorumluluk alarak neleri değiştirebileceğimizi, ne gibi dersler çıkarabileceğimizi ve bundan sonrasında neleri farklı yapabileceğimizi sorgulamak ve düşünmek daha çok emek istediği için çoğu zaman daha zor gelebiliyor. Öğrenen zihniyete geçebilmek için öncellikle Yargılayıcı zihniyette olduğumuz fark etmek ve güçlü sorular ile kendimizi Öğrenen zihniyete geçirmeye ihtiyacımız var. Bu tabiki de kolay bir süreç değil ama biraz emek ve niyetle bu kasımızı geliştirmek mümkün.
Gelin beraber bu iki temel zihniyet modellerinin özelliklerine bakalım:
YARGILAYAN ZİHNİYET ÖĞRENEN ZİHNİYET
Öğrenen yada Yargılayan Zihniyette olduğumuzu sorularımızla anlayabiliyoruz.
Yargılan Zihin şu soruları sorar:
•Ne yanlış?
•Kimin suçu?
•Nasıl kontrolde kalabilirim?
•Nasıl kaybederim?
•Nasıl zarar görürüm?
•Niye uğraşasın?
•Nerede yanlış yapıyorum?
•Niye karşımdaki bu kadar sıkıcı?
Sorularımız değiştirebilirsek o zaman zihnimizi de değiştirebiliriz. Öğrenen Zihin şu soruları sorar:
•Ne doğru?
•Ben neden sorumluyum?
•Seçeneklerim neler?
•Bunun faydaları neler?
•Ne öğrenebilirim?
•Ne mümkün?
•Ne işe yarar?
•Büyük resim nedir?
•Karşımdaki ne düşünüyor, hissediyor, istiyor?
•Olayla ilgili gerçekler neler? Bunlardan nasıl yararlanabilirim?
Marilee Adams, 'Sorularınız Değişirse, Hayatınız Değişir' adlı kitabında Fark Karar/Tercih Yönteminden bahseder. (Adams 2018, s.89)
F Farkına Var : Ben bir Yargıç mıyım?
A Ara ver: Duraksamam, geri çekilmem ve bu duruma daha tarafsızca bakmam gerekiyor mu?
R Rapor çıkar: Tüm verilere sahip miyim? Burada neler oluyor?
K Karar ver: Kararım/ Tercihim nedir?
Zihnimiz dinamiktir ve kendimizi her an her iki zihin modelinden de bulabiliriz. Önemli olan Yargılayıcı zihniyette olduğumuz fark ettiğimiz anda sorularımızı değiştirerek daha yapıcı, daha esnek, daha öğrenen bir zihniyete geçebilmek. Bunu yaparken de kendimizi yargılamadan, suçlamadan gözlemleyerek ve farkederek yukarıdaki Öğrenen Zihniyet sorularını sorarak geçiş yapabildiğinizde zamanla bu kasınızın daha da güçlendiğini fark edeceksiniz.
Kaynak: Marilee Adams, 'Sorularınız Değişirse, Hayatınız Değişir', 2018
2023 BinYaprak. Tüm hakları saklıdır. Bir TurkishWIN girişimidir
Yorum