Bugünün Hukukçuları...

    Bugünün Hukukçuları...

    Belki de gelenekselciliğin en fazla öne çıktığı çalışma alanlarından biri olan hukuk mesleği dahi artık teknolojik gelişimlere ayak uydurmak, çalışma yöntemlerini gözden geçirmek durumunda. Peki, hukuk mesleğinin geleceğine bir göz atma fırsatınız olsaydı, siz bugün neleri farklı yapardınız? Avrupa Hukuk Teknolojileri Derneği (European Legal Tech Association) ve Hukuk Eğitiminde İnovasyon Birliği (Innovation in Law Studies Alliance) Türkiye temsilcisi, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi'nde Sözleşme Yöneticisi Ebru Metin, BinYaprak için harika bir yazı kaleme aldı... 

    Yazının başlığı aslında çok saygı duyduğum yazarlardan biri olan Richard Susskind'in, 2013 yılında Oxford University Press tarafından yayımlanan "Tomorrow's Lawyers: An Introduction to Your Future" ("Geleceğin Hukukçuları: Geleceğinize Bir Giriş") adlı kitabına bir gönderme. Günümüzde hukuk sektörünün gelişimine ilişkin öngörüler açısından, birçok kişi tarafından hala en önemli referanslardan biri olarak görülüyor. Merak ettiğim, 2013 yılında bu kitabı alıp okuyan hukukçuların şu an hayatlarını nasıl sürdürdükleri. Peki, hukuk mesleğinin geleceğine bir göz atma fırsatınız olsaydı, siz bugün neleri farklı yapardınız?

     Yaratıcılık, Zeka ve Mizah

    Albert Einstein, "Yaratıcılık, zekânın eğlenmesidir." demiş. Bu sözü ilk okuduğumda çok heyecanlanmıştım. Hâlâ ne zaman bir yerde görsem, beni hep gülümsetir. Bunun bir sebebi sanırım hayatta en çok önem verdiğim üç becerinin tek bir cümlede toplanmış olması: yaratıcılık, akıl yürütme, kavrama ve sonuç çıkarma becerisi olarak zeka ve mizah. Baştan söylemeliyim ki, yaratıcılık, zeka veya mizah doğduğumuz zamandan gelen bir yetenek midir yoksa sonradan öğrenebilecek bir beceri midir tartışmasında, benim kişisel fikrim hepsinin beceri olduğu yönünde. :)

    Gelişim, Gelişim, Gelişim 

    İki farklı düşünce yapısı üzerinden giderken, sabit ve gelişimci düşünme yapısını zeka örneği üzerinden açıklayabiliriz. Standford Üniversitesi Profesörü ve Psikolog Carol S. Dweck tarafından ileri sürülen bu teoriye göre sabit düşünme yapısına sahip olanlar, zekanın statik olduğunu; gelişimci düşünme yapısına sahip olanlar ise zekanın geliştirilebileceğini düşünüyorlar. Peki iki farklı düşünme yapısına sahip olanlar bir zorlukla, engelle veya eleştiriyle karşılaştıklarında nasıl tepki veriyorlar? Sizce hangi grup, bir zorlukla karşılaşmamak için elinden geleni yapar, hangi grup çabuk vazgeçer veya hangi grup yararlı olabilecek olumsuz eleştirileri görmezden gelir? Ya da hangi grup, zorlukları benimser ve aşmaya çalışır, engellere rağmen yılmadan amacı doğrultusunda hareket eder veya olumsuz bir eleştiriyi öğrenme fırsatı olarak görür? Bu sorulardan daha önemli olan, hayattaki hedeflerimize ulaşmak için gelişimci düşünme yapısı geliştirilebilir mi? Cevap, Carol S. Dweck'e göre evet ve eğer sabit bir düşünce yapısına sahipseniz de, "henüz" gelişim odaklı bir düşünme yapısı geliştirmediniz…

    Hukukçuların Evrimi 

    Hukuk sektörü analisti/tahmincisi Jordan Furlong, Law21 adlı internet sitesindeki, 4 Temmuz 2008 tarihli yazısında, öncelikle hukukçuların sahip olması gerektiği düşünülen analitik düşünce, ikna, yazım becerileri gibi becerileri içeren 6 adet beceri sıralamış. Sonrasında ise geleceğin hukukçularının sahip olması gereken, işbirliği becerileri, duygusal zeka ve teknoloji yatkınlığı gibi becerileri sıralamış. 

    (Kaynak: Law21’den çevrilmiştir)

    Jordan Furlong'un yazısından 6 yıl sonra ise, avukat ve hukuk teknolojisi uzmanı Amani Smathers tarafında "T-Shaped Lawyer" ("T-Şekilli Avukat") modeli geliştirilmiş. Özünde, sadece hukuki bilgi ve becerilerden oluşan "I" modelinin, eklenen yeni becerilerle "T"ye dönüşmesi diyebiliriz. Amerikan Barosu Hukuk Mesleği dergisinin, 2014 yılı Temmuz/Ağustos sayısında yayımlanan bu modele göre hukukçuların, sadece hukuk alanındaki derin bilgi ve becerilerinin yeterli olmadığı; az seviyede olmakla birlikte, geleneksel olmayan, tasarım, proje yönetimi, analitik ve teknoloji gibi konularda da becerileri olması gerektiği açıklanmış.

    (Kaynak: ABA Law Practice Magazine, 07/08 2014)

    Network Rail UK'in baş hukuk müşaviri olan Dan Kayne, 2019 yılında "T-Shaped Lawyer" modelinin farklı bir yöne sürükleyerek, bu sefer "O-Shaped Lawyer" ("O-Şekilli Avukat") modeli fikrini ortaya atıyor. Sonrasında bir çalışma grubu ile birlikte "O-Shaped Lawyer Framework" modelini geliştiriyorlar. Burada "O" 5 farklı kelimeyi içeriyor: Optimism ("İyimserlik"), Ownership ("Sahiplenme"), Open-Minded ("Açık Fikirlilik), Opportunistic ("Fırsat Odaklı") ve Original ("Özgün"). Bu modelin eğitim ve uygulama konusunda iki farklı geliştirme biçimi bulunuyor.

    (Kaynak: O-Shaped Lawyer, Education Stream Handbook)

    2020 yılına geldiğimizde ise, T-Shaped Lawyer modeli üzerine çalışan bir grubun çalışmalarından, DELTA modelinin çıktığını görüyoruz. Bu model, 21. yüzyılın hukukçuları için geliştirilen çevik bir yetkinlik modeli. Delta modelinde, üç ana yetkinlik modeli benimsenmiş: İnsan (Kişisel etkinlik becerileri), Süreç (Süreç, veri ve teknoloji) ve Uygulama (Hukuki bilgi ve beceriler). Buna göre bu üç alandaki yetkinliklerinizin oranına göre, sizin aslında nasıl bir hukukçu profiline sahip olduğunuz ortaya çıkıyor.

    (Kaynak: Designyourdelta.com)
    (Kaynak: Law Insider)

    Geniş perspektifte bakınca, "I"dan "T"ye, "T"den "O"ya, en sonda ise bir üçgene geçiyoruz. Tabi burada şu sorgulanabilir, 2008 yılından beri çalışan bir avukat sizce, bütün bu yetkinlik modellerini takip etti mi, kendini güncelledi mi veya gerçekten uyum sağlaması gerekti mi? Şu anda hukuk fakültesinde öğrenim görmekteyseniz, sizce şu an aldığınız eğitim sizin girişimci bir düşünce yapısı veya süreç iyileştirme becerilerinizi geliştirmek için ne kadar sizi destekliyor? Peki güncel kalmak için ne yapmalısınız? Hazırsanız, bu konudaki kendi tarifimi veriyorum:

    Öz Farkındalık ("Self-Awareness") 

    Öz farkındalık benim için aslında ne istediğini bilme ve iç dünya ile dış dünyayı buna göre yönetebilme becerisi. Tasha Eurich, Harvard Business Review'daki 2018 yılındaki makalesinde, öz farkındalığın ne olduğunu ayrıntılı bir şekilde anlatmış. Detaylar için bu makaleyi inceleyebilirsiniz. Öz farkındalığa sahip olma öncelikle bireyin kendi gelişimi sonrasında ise profesyonel olarak etkinliğini arttırıcı unsurlardan birisi. Daha önce bahsettiğimiz DELTA modelin İnsan ayağında da, duygusal zekaya sahip olma yetkinliği belirtilmişti. Tahmin edin, duygusal zekanızı artırmak için ilk yapmanız gereken nedir? Evet, öz farkındalığınızı artırmanız gerekiyor.  

    Yeni Beceriler Kazanma ("Upskilling") 

    Legal Mosaic'in CEO'su Mark Cohen, Forbes'taki makalesinde beceri kazanmanın sadece yeni beceriler öğrenme anlamına gelmediği ayrıca dijital dönüşümle birlikte kültürel bir değişim ve değişim yönetimi de içerdiğini yazmış. Sektör fark etmeksizin, ayrıca her bir çalışanın hızlı bir şekilde yeni beceriler ve yetkinlikler edinmesini, hızlı ve akışkan piyasalar ile piyasaları ayıran sınırların giderek daha da flulaşması dolayısıyla çok önemli olduğunu yazmış.

    Bunun yanı sıra, Dünya Ekonomik Forumu'nun, Geleceğin Meslekleri isimli 2020 tarihli raporunda, 2025 için en iyi 15 beceri sıralamasının ilk üç sırasında şu beceriler bulunuyor: 

    1- Analitik düşünme ve inovasyon, 

    2- Aktif öğrenme ve öğrenme stratejileri, 

    3- Kompleks problem çözme.

    Bu açıdan bakıldığında, diyelim ki kendinizi tanımak için birçok çalışma yaptınız ve ne yapmak/olmak istediğinizi biliyorsunuz. Bir sonraki aşama, yapmak/olmak istediğini için gerekli becerileri edinmek olabilir. "Her avukatın kodlamayı bilmesi gerekir mi?" çok sık duyduğum sorulardan birisi. Hayır, bence her avukatın kodlamayı bilmesi gerekmiyor. Kodlamanın ne olduğu ve ne işe yaradığını bence bir avukatın bilmesi yeterli. Ancak eğer siz hukuk mühendisi olup akıllı sözleşmeler yaratmak istiyorsanız, o zaman kodlama konusunda beceriler edinmeye başlamak isteyebilirsiniz.

     Yeniliklere Açık Olma ("Open-Mindedness")

    Çok farklı alanlarda çalışmış biri olarak hayatımda iyi ki yaptım ve keşke yapsaydım dediğim iki şey var: Birincisi, iyi ki korkmayıp, 2017 yılında büyük bir şirketin genel müdürlüğündeki avukatlık pozisyonunda istifa edip, İspanya'da Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi'nde staj yapmaya gitmişim. İkincisi ise, keşke okul döneminde daha çok staj yapsaymışım. Yeniliklere açık olma, zorlukların üstesinden gelme becerilerinizi ve kendinize olan güveninizi artırmayı sağlayan yegâne nitelik. Bu açıdan, eğer gelişim odaklı düşünme yapınızı geliştirmek istiyorsanız, yeni deneyimler edinmeyi ve yeni şeyler öğrenmeyi deneyebilirsiniz. 

    (Valensiya, 2017)

    Asıl bugün kendiniz için farklı bir şey yapmak ister misiniz? Cevabınız evet ise yazımızın son kısmına geçelim.

    Hukukta Tasarım ("Legal Design") 

    Interaction Design Foundation, tasarım odaklı düşünmeyi, kullanıcıyı tanımaya ve ihtiyaçlarını anlamaya çalışan, varsayımların doğruluğunu sorgulayan, problemi yeniden tanımlayan ve alternatif çözümler üretmeyi hedefleyen bir çözüm biçimi. Burada tasarım odaklı düşünme methodu hakkında çok fazla detaya yer vermeyeceğim; ancak fırsatınız olursa internetteki ücretsiz kurslardan bu konuda faydalanmanızı öneririm.

    Peki sizce hukukta tasarım, doğrudan tasarım odaklı düşünmenin hukuk alanında uygulanması mıdır? Aslında hem evet hem hayır. Legal design aslında, tasarım odaklı düşünmenin hukuk alanında uygulanmasından doğan ve gelişen bir alan; ancak sadece bununla sınırlı değil. Legal Design alanının öncülerinden ve Stanford Legal Design Lab Direktörü Margaret Hagan, hukuk tasarımı "insan-odaklı tasarımın hukuk alanına uygulanması, hukuk sistemlerinin ve hizmetlerinin daha insan odaklı, kullanılabilir ve tatmin edici hale getirilmesi" olarak tanımlıyor.

    Şirket avukatı olarak çalıştığım dönemleri dikkate aldığımda, kendime yapacağım ilk özeleştiri, yazdığım hukuki görüşleri ve sözleşmeleri yazarken merkeze, bunu gerçekten okuyup uygulayacak olan iş birimlerini değil, bir risk durumunda ortaya çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkta karşı tarafın avukatını koymamdır. Dolayısıyla, geriye dönüp bakınca aslında süreci yürüten, işi yapan, sözleşmeden faydalanan iş birimlerinin çoğu kez işleri zorlaşmaktaydı.

    Şunu söylemem gerekir ki, hiçbir şey için geç kalınmış değil. Her ne kadar şu an aktif olarak avukatlık yapmasamda, bir email yazarken ya da yapacağım herhangi bir işte, etkileşimde olduğum kişiyi tanıyorsam mutlaka onun ihtiyaçlarını ve o işin nasıl daha kolay yapılabileceğini düşünüyorum. Bu hem her iki taraf arasındaki işbirliğinin etkin olması, hem de işlerin kolay ve hızlı bir şekilde yapılmasını sağlıyor.

    Yaratıcılığınızı geliştirmeyi destekleyecek bir uygulama olarak, Legal Design'ın kullanıldığı birçok alan var; ilk aklıma gelenler kişisel verilerin korunması kapsamındaki aydınlatma ve onay metinleri, sözleşmeler, adalete erişimin artırılması için hazırlanan bilgilendirici metinler, dava sürecindeki çeşitli formlar ve hukuk teknolojisi ürünleri.

    Legal Design'ın öncelikle hukukçuların ve sonrasında hukukçularla etkileşimde olan herkesin hayatını kolaylaştıracağına inanıyorum. Bunun için yaklaşık olarak 3 hafta önce Linkedin'de Legal Design Turkey grubunu kurdum. 2 Aralık 2020 tarihi itibariyle tam 100 kişilik bir grubumuz var. Tamamen açık erişimli, herkesin katılabileceği, birlikte öğrenmeyi ve üretmeyi hedeflediğimiz bir çalışma grubu da oluşturduk. Her Perşembe akşamı toplanacağız. Eğer değişimin bir parçası olmak isterseniz, sizleri de aramızda görmek isteriz. 

    (Legal Design Turkey Linkedin grubu)

    Sevgili bugünün hukukçuları, sizlere bol şans diliyorum ve yine Einstein'ın bir sözüyle kapanışı yapıyorum; "Hayat bisiklet sürmek gibidir; dengenizi korumak için hareket etmeye devam etmeniz gerekir". :)

    (Fotoğraf, asoggetti)
     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun
    Dr. Ayşe Elif Yıldırım, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2010 yılında mezun olduktan sonra uluslararası hukuk alanında çalışmalar yapmaya başlamıştır. Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde uzun süreli ikamet eden Dr. Yıldırım 2012 yılında Catolica Globa School of Law’dan Uluslararası ve Avrupa Birliği Hukuku alanında LL.M., 2015 yılında da İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden Avrupa Birliği alanında M.A. diplomalarını aldıktan sonra 2015 yılında Nova School of Law bünyesinde Portekiz Bilim ve Teknoloji Vakfı’nın sağladığı bursla doktora çalışmalarına başlamıştır. Uluslararası Hukuk ve Şirketlerin İnsan Hakları sorumlulukları ile alakalı yazdığı hukuk doktorası tezi, tez jürisinden takdire layık görülmüştür. Sürdürülebilir kalkınma ve iş dünyasının insan hakları sorumlulukları Dr. Yıldırım’ın ilgi alanlarına girmektedir ve bu alanlarda çalışmalarını sürdürmektedir.
    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.