Endüstri Mühendisliğinde Kariyer: İrem Özözen

    Endüstri Mühendisliğinde Kariyer: İrem Özözen

    Amazon'da Tedarik Zinciri ve Planlama Müdürü olarak görev yapan Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği mezunu İrem Özözen ile kariyer yolculuğu, endüstri mühendisliği, meslek ve öğrencilik hayatı hakkında tavsiyelerle dolu, bol ilham içeren bir röportaj gerçekleştirdik. Detaylar yazıda!

    1) Kısaca tanıyalım: Nerede doğdunuz, ne okudunuz, şimdi ne yapıyorsunuz? Biyografinizi bizimle paylaşır mısınız? 

    1990 İzmir doğumluyum. Üniversiteye kadar olan eğitimimi İzmir'de tamamladım. İzmir Fen Lisesi'nden 2007 yılında mezun olduktan sonra Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği'ni tam burslu olarak kazandım ve İstanbul'a taşındım. 2012 yılında mezun olup, sonrasında iş hayatına atıldım. Toplamda 8 yıldır aktif olarak çalışıyorum. Bu sürecin yaklaşık 6 senesini Coca Cola, Unilever ve Philip Morris olmak üzere 3 farklı FMCG firmasının tedarik zinciri departmanlarında görev alarak geçirdim. Planlamadan, satın almaya, lojistikten, operasyona 4 farklı departmanı gözlemleme şansım oldu. Bu firmalarda kazandığım deneyimler sonrasında, günümüzün dijitalleşen dünyasını da göz önüne alarak sektör değişikliği yapmanın kariyerim için doğru bir adım olduğunu düşündüm ve Amazon firmasına geçiş yaptım. Şu an Consumable diye isimlendirdiğimiz temelde hızlı tüketim ürünlerini içeren kategorilerin tedarik zinciri ve stok planlama müdürü olarak görev yapıyorum.

    2) Sizi yönlendiren anlar ve kişiler kimlerdi? Mesleğinizi nasıl seçtiniz, karar anlarınız neler oldular?

    Küçüklüğümde bana ileride ne olmak istediğimi sorduklarında "genel müdür" diye cevap verirdim J Neden mühendis, doktor, öğretmen değil de genel müdür dediklerinde de çünkü onlar bir şeye değil her şeye hakim; birçok şeyi hem biliyor, hem de yönetiyorlar dediğimi hala hatırlıyorum. Çok alışılmış bir cevap olmadığının farkındayım ama meslek seçimimin temelini bu düşünce oluşturdu ve kimseden etkilenmedim aslında. Dolayısıyla olabildiğince geniş bir alanı olan, deneyim kazandıkça uzmanlaşacağım bölümleri kendim seçebileceğim bir meslek koluyla ilerlemek istedim. Sayısal alanlarla aram her zaman iyiydi; mühendislik de benim için doğru seçeneklerden biriydi. Endüstri mühendisliği tedarik zincirinden finansa, satıştan pazarlamaya, kendinizi geliştirmek istediğiniz alana göre size birçok seçim hakkı sunuyor. Ben de bunu önemli bir avantaj olarak görüyorum.

    3) İş hayatında çalışacağınız departmanı ve sektörü seçerken neleri göz önünde bulundurdunuz? Departman ve sektör seçiminde yeni mezunlara tavsiyeleriniz nelerdir?

    Ben üniversite sınavından sonra 17 ile 19 yaşındaki gençlerin büyük çoğunluğunun hayattan tam olarak ne istediğini bilerek tercihlerini yaptığını düşünmüyorum. Bu yaşlar hem çok genç, hem de çok tecrübesiz dönemler. Dolayısıyla gençlerimizin düşüncesi de haklı olarak değişime açık. İdeallerini en başından belirlemiş ve düşünceleri stabil olan tüm öğrenci arkadaşlarıma saygı duymakla beraber bu öğrencilerin bir azınlık olduğunu da unutmayalım. Dolayısıyla öğrencilerimize seçimlerini yaparken olabildiğine geniş iş kollarının olduğu bölümleri önceliklendirmelerini öneririm. Bu süreçte farklı sektörlerden en az 5 yıl iş deneyimi bulunan büyükleriyle de konuşup, onlardan rehberlik almaları büyük katkı sağlayacaktır. Mezun olduktan sonra ise, birçok firmanın aktif olarak uyguladığı management trainee programları farklı departmanları gözlemlemek içi harika bir fırsat imkanı sunuyor. Bu programlara başvurup, farklı bölümlerde çalışarak gerçek ilgi alanlarının ne olduğunu tespit edebilirler. İkinci bir nokta ise sadece iş kollarının genişliği değil, aynı zamanda gelecek vaat eden sektör ve departmanların da tespit edilmesi. Günümüzde dijital pazarlama, online tüm platformlar, e-ticaret bunun en güzel örneklerinden birkaç tanesi. Üçüncü ve son önerim ise start-up larla ilgili. Bu konuda çok hızlı büyüyen ve çok heyecan uyandıran bir iş kolundan daha doğru projelerden bahsediyoruz. Ancak benim önceliğim her zaman iş hayatını tanımaya yönelik. Gençlerimiz öncelikle iş hayatını tanıyıp, orada hem departmanların genel içeriklerini hem de iş hayatının dinamiklerini görerek tabir-i caizse bir pişme döneminden geçmeliler. Direk start-up yapılanmasına giren bir gençle, iş hayatında belirli bir süre geçirip, sonra bu yolculuğa atılmış gençlerimiz arasında önemli bir vizyon farkı olduğuna inanıyorum. Tüm motivasyon konuşmalarında cesaretten ve pes etmeden devam etmekten bahsedilir. Bu kesinlikle doğru. Ancak atlanmaması gereken bir nokta var; Rolf Dobelli bunu "The Art of Thinking Clearly" yani Hatasız Düşünme Sanatı kitabında çok güzel özetliyor. Sadece başarı örneklerine odaklanırsak, bazen "hesaplanabilir riski" doğru olarak ölçemeyebiliriz. Bu start up süreçlerinde başarı örneklerinin olduğu kadar başarısızlık örneklerinin de fazla olduğunu atlamayalım. Dolayısıyla gençlerimizin kapsamlı araştırmalar sonrasında bu yolculuğa çıkmalarını tavsiye ediyorum. Ben de seçimlerimi yaparken yukarıda belirttiğim 3 temel noktayı göz önünde bulundurarak hareket ettim ve bu süreçte aldığım kararlardan hiç pişman olmadım.

    4) Hayatınıza etki eden, ilham aldığınız kişiler kimler, bize onlardan bahseder misiniz?

    Bence hayatta ilham aldığımız kişiler öncelikle ailelerimiz olmalı. Benim için de öyleydi. Ailelerin çocuklarını yetiştirirken gösterdikleri özveri bence tüm çocukları etkileyen önemli bir faktör. Benim hayatımın tüm dönemlerinde ailemin benim için gösterdiği özverinin ve bana kattıkları vizyonun etkisi çok büyük oldu. Dolayısıyla çok uzağa gitmeden bence en yakınlarımızın bize kattıklarını unutmamamız lazım. Bunun dışında özellikle iş hayatının ilk dönemlerinde beraber çalıştığımız yöneticilerin etkisi büyük. Teker teker hepsi benim için çok kıymetli olsa da aralarından bir tanesi benim için çok önemli bir yere sahip. Onun sayesinde hem iş hayatında nasıl daha başarılı olabileceğimi, hem de bir insan olarak da hayata nasıl değer katabileceğimi çok daha iyi öğrendim. Daha spesific örnekler içinse Jeff Bezos'un; "It is always Day1" sözünü ben de kendim için bir felsefe edindim. Kendimizi tekrarladığımız, üretmeyi bıraktığımız günlerin hayatımızda hiçbir önemi yok. Her günü yeni bir başlangıç gibi görüp, üzerine daha fazla neler katabileceğimize odaklanmalıyız. Konfor alanlarımız olmalı ancak bu alanlarda kalacağımız süreyi doğru şekilde limitleyip, kendimizi her zaman geliştirmeye odaklanmalıyız. İkinci olarak Franklen Covey'den bahsetmek isterim. Etkili insanların 7 alışkanlığı isimli kitabında başarıya giden yolu bizlere çok güzel anlatıyor. Özellikle "win-win" dediğimiz kazan kazan politikasının önemini vurgulaması ve buna ek olarak hayatta öncelikle kontrolümüz altında olan noktalara odaklanmamızın değerinden bahsetmesi benim için değerli noktalardı. Son olarak seminerlerine katılma fırsatı da bulduğum sevgili hocam; Özgür Demirtaş. Kendisinin özellikle ekonomi/finans üzerindeki görüşleri, öğrencileriyle iletişimi benim için her zaman bir ışık kaynağı. "Türkiye'de bilmediğini söylemek ayıp. Halbuki bilmediğini bilmek inanılmaz bir bilgi" diyor Özgür hoca. Yaşadığımız tüm sorunların kökeninin cehalet olduğunu düşünürsek gençlerimiz her zaman okumalı, ve yeri geldiğinde eksiklerini/bilmediklerini kabul ederek daha çok araştırmalı.


    5) Kendimiz geliştirmek için hangi dijital kaynakları takip edelim? Mutlaka okumalısın dediğiniz kitaplar var mı? 

    Ben mutluluğun ve ya başarının sırrının 20 TL'ye satılabileceğine inanmayanlardanım J Muhakkak ki başarılı insanların deneyimlerini okumak ve bunları yol gösterici olarak kabul etmek hepimize katkı sağlar. Ancak kritik olan nokta; takip ettiğimiz kaynakların doğru tespit edilmesi ve incelendikten sonra uygulamaya alınmasıdır. Bu süreçte hepimiz gelişim alanlarımız hangi noktalardaysa onlara odaklanarak seçim yapmalıyız. Daha da önemlisi bu kaynakları inceledikten ve ya kitapları okuduktan sonra öğrendiklerimizi hayatımızda aktif olarak uygulamaya başlamalıyız ki sonuçlarını görelim. Bazı önerilerimden daha önceki cevaplarımda bahsetmiştim; Hatasız Düşünme Sanatı, Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı, İş Yaşamında 100 Kanguru, Asla Yalnız Yeme, Sınırlar, ve Ted Gibi Konuş aklıma ilk gelen ve bana gerçekten katkı sağladığını düşündüğüm kitap örneklerinden birkaçı.


    6) Tekrar 20 yaşına dönme şansınız olsa neyi farklı yapardınız? Ya da kariyeriniz için 20'li yaşlarda iyi ki yapmışım dediğiniz şeyler nelerdir?

    Kariyerimde attığım hiçbir adımdan pişman değilim. Sadece önümüzdeki 2 yıl içerisinde gerçekleştirmeyi planladığım MBA planımı bu kadar ötelemek yerine, mezun olduktan 2-3 sene sonra gerçekleştirirdim. Burada özellikle mezuniyetten hemen sonra MBA yapmak yerine, iş hayatında deneyim kazandıktan sonra bunu gerçekleştirmenin önemli olduğuna inanıyorum. Bu sayede teorik bilgileri pratikle daha iyi birleştirebiliyoruz. İkinci olarak iş hayatında daha az üzülürdüm J Bu süreçlerde, hepimiz yer yer zorluklar yaşayıp, bunları gözümüzde de büyütebiliyoruz. Ancak bu süreçlerden geçerken, kendimize daha sık "ben gerçekten bu konu için 6 ay sonra da üzülmeye devam edecek miyim, ya da bu hayatımı etkileyecek mi diye sormalıyız." Cevabımızın hayır olduğu noktada enerjimizi doğru alanlara yönlendirip, bizi üzen ve ya motivasyonumuzu kıran şeylerden mümkün olduğunca uzaklaşmalıyız. İş hayatı dışında, şimdi 20 yaşıma dönme şansım olsa, 25'imden sonra yaptığım şeyleri daha erken yapardım. Örneğin; boş zamanlarımızda dizi ve ya film izlemeyi hangimiz sevmiyoruz ki? Ama bu aktiviteyi bile daha kazançlı hale getirebiliriz. Sadece bir filmi açıp izlemektense, belirli yönetmenleri belirleyip, o yönetmenlerin filmlerini izleyerek bizler de sinema hakkında bir vizyon kazanabiliriz. Ben kendi adıma "Auteur" olarak sınıflandırılan yönetmenlerin ilgimi çektiğimi keşfettim ve alelade bir film seçimi yapmaktansa bu sınıftaki yönetmelerin filmlerini izlemeyi ve sonrasında bu filmlerle ilgili analizleri okumayı tercih ediyorum. Dolayısıyla hobi olarak nitelendirdiğim bir aktiviteyi yaparken bile kendime bir şeyler katabiliyorum. Onun dışında kitap okurken sadece roman ve ya kişisel gelişime değil, aynı zamanda psikoloji üzerine yazılmış kitaplara da yöneliyorum. Bu sayede hem kendimi hem çevremi daha iyi tanıyorum. Tüm bunları daha erken yapmayı tercih ederdim diyebilirim.

    7) Son olarak, bu mesleği seçmeyi düşünenlere ne tavsiye edersiniz?

    Bu tamamen kişisel bir seçim. Bu sebeple yönlendirme yapmayı doğru bulmuyorum. Hepimizin hayattan ve kendinden beklentileri farklı, karakterleri de. Dolayısıyla bence en önemli nokta öncelikle kendimizi tanımamız. Ancak daha önceki cevaplarımda da belirttiğim gibi Endüstri Mühendisliği mezunları için çalışma alanları hem departman hem de sektör anlamında oldukça geniş. Aynı şekilde eğitiminiz boyunca hem sayısal yönünüzü kullanıp, hem de iletişim yetkinliğinizi ve sosyal yönlerinizi geliştirebileceğiniz dersler de alıyorsunuz. Bunların hangisi sizde ağır basıyor ve keyif veriyorsa, iş hayatında da o yönlerinizin kuvvetli olduğu alanlara yönelebilirsiniz. 

    İlham dolu katkılarından dolayı İrem Özözen'e çok teşekkür ediyoruz.

     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun
    Şu anda Abdullah Gül Üniversitesinde Endüstri Mühendisliği okuyan Özge, bugüne kadar birçok gönüllülük çalışmasında yer almıştır. Özge, bölümü dışında spor, sanat ve sürdürülebilirlik konularıyla ilgilenmektedir.
    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.