Bu pandemi döneminde kendinizi duygusal anlamda yorulmuş hissedebilirsiniz. Sizlere bu yorgunluktan kurtarmak ve zihninizi huzura doğru ferahlatmak adına yol gösterebilecek bir yazı yazdık. Gamze Bayraktaroğlu kaleminden gelen bu yazımız umarız sizlere ilham olur ve yol gösterir. Keyifli okumalar!
Duygusal dayanıklılık hep ihtiyacımız olan şeydi ama neden bu günlerde daha çok konuşuyoruz? Pandemi, haberlerdeki felaketler, ekonomik, sosyal bir çok dengesizlik içimizi acıtıyor. Kimimizi günlerce uykusuz bırakırken, kimimizin de mide ağrılarına sebep oluyor. Kimimizi de bir süre meşgul etse de zihnimiz ve bedenimiz normal akışında devam ediyor. Bu beceri acaba öğrenilebilir mi?
Bu konu ile ilgili kurumlardaki yöneticilere eğitimler veriyorum. İlk cümlem de; "Aynı olayları yaşasakta, farklı etkileniyoruz" oluyor. Bilmem bana katılır mısınız? Bunun sebebi de başımıza gelen olayı anlamaya çalışırken geçmişten gelen kodlarımız, geleceğimizin nasıl bir tehlikeye girdiğine dair varsayımlarımızla yorumluyoruz. Bunlarda hepimizde farklı elbette. Etkisi farklısı olsa da çoğunluğumuz için işe yarayan birçok başa çıkma yöntemi var elbette.
O zaman önce bir tanımına bakalım. Psikologlar duygusal dayanıklılığı, insanın başına gelen travma, sevilen birinin kaybı, iflas, tehdit, önemli olumsuz deneyimlerden kaynaklanan üzüntü, kızgınlık, stres, kaygı, korku gibi duygulardan sıyrılıp bununla başa çıkmanın yollarını bulabilen rasyonel bir zihniyete hızlıca gelebilme becerisi olarak tanımlıyor. Hatta iyi değerlendirilirse, çok da güzel bir gelişme ve kendini tanıma fırsatına dönüşüyor. Duygusal dayanıklılık olan kötü deneyimi inkar etmek veya görmemezlikten gelmek asla değil. Tersine, içine girmek, anlamak, analiz etmek ve içinden nasıl geçeceğini kavrama yolculuğu. Yani duygusal dayanıklılık acıyı ve üzüntüyü aslında hissettiğimiz bir yolculuk, kaçındığımız değil. Babamın vefatının ardından yas ile ilgili psikiyatristlerin yazılarında ortak öneri, unutmaya çalışmak değil, yasınızı dolu dolu yaşayarak o duyguları tüketmekti. Ben de öyle yapıyorum.
Güzel haber, duygusal dayanıklılık kişisel veya doğuştan gelen bir özellik değil. Tersine, davranış, düşünme ve eylemleri içeren sonradan öğrenilmiş bilişsel bir tutum. Dolayısıyla güzel haber, geliştirilebileceği. Ve araştırmalar aslında insanın bunu öğrenmesinin de en olağan süreçlerden biri olduğunu söylüyor. Sadece zaman alan bir durum. Önemli olan bunu normal saymak ve anlamaya çalışmak.
Peki bu yöntemler neler mi?
Sosyal destek ilki. Çevremizde güvenebileceğimiz, inandığımız, yanında rahat ve doğal hissettiğimiz arkadaşlıklar ve bağlantılar yaratmak. Geleneklere de baktığımızda bütün kültürlerde zor zamanların rituelleri vardır. Örneğin cenazeler ve kaybın arkasından yapılan sosyal destekler. Bizim kültürümüzdeki mevlüd, cenaze evine giden yemekler, toplu yapılan 40 duası bunlara çok güzel örnekler. Farklı kültürlerde Afrika'da ölünün ailesini de işin içine katarak birlikte ritim tutarak, dans ederek kutlayan topluluklar var ölümlerini. Benzer sorunları yaşayan insanlar bir araya geldiğinde de durum daha dayanılır bir hal alıyor. "Yalnız değilmişim." düşüncesi rahatlatıyor insanı. O nedenle çevrenizde sağlam bir destek çemberi oluşturmak ve yardım istemeyi bilmek önemli.
Beden en büyük hazinemiz. Karşımıza her yerde çıkan hareket etme gerekliliği burada da geliyor. İnsan hareket etmeye programlanmış. Modern hayat her şeyi önümüze getirdiği için çok az hareketliyiz. Artık işe bile gitmeyenlerimiz için, hayat evin içinde geçer oldu. Zaten düzenli bir hareket planımız olsa, zihin, beden ve ruh üçlüsü yaşadığı zorlukları nerdeyse yok edecek. Ayrıca, doğru beslenme! Karbonhidrat dengesini kurmak, üretkenlik için de çok önemli. Daha az karbonhidrat!
Nefes teknikleri, meditasyon... yani zihni yavaşlatmak, beyin dalgalarını, en çok yoran betadan alfaya doğru kaydırmak. Bu yürüyüş veya yoga gibi sporalar yaparak da mümkün. Canınız sıkılınca kendinizi bir AVM ye atmayın, onun yerine etrafında dolaşın daha faydalı demek istiyorum. :)
Anlam bulmak. Başkalarına yardım edin. Gönüllü işlerde bulunun. Sadece bir yardım fonuna para göndermek değil, bilfiil yardımcı olmaktan bahsediyorum. Becerileriniz, kaynaklarınız neye elveriyorsa. Bu görme özürlüler kütüphanesine bir kitap kaydı okumaktan tutun, çevrenizde sanal eğitim gören bir öğrencinin zorlandığı konularda yardımcı olmak gibi geniş bir yelpazede düşünün. Ben bu pandemi döneminde kendi mesleğim olan koçlukta süpervizyon becerilerini elde ettiğim eğitim programlarını tamamladım ve meslektaşlarıma bu desteği ücret talep etmeden yapmaya başladım. Alınan desteğin onların hayatında yarattığı faydayı duydukça daha da yapmak geldi içimden. Hem güzel dostluklar edindim hem de mesleği geliştirme fırsatı buldum. Arşimed der ya "Bana bir kaldıraç getirin dünyayı yerinden oynatayım." Onun gibi.. "İnanmış bir zihni kolay kolay vazgeçiremezsiniz." Yeter ki inanacak kadar güçlü anlamlar bulalım, kaldıracımız olsun.
Hazırlıklı olmak. Bazen başımıza ne geleceğini biliriz ama sanki her seferinde hiç olmamış gibi aynı olumsuz duyguları yaşarız. Proaktif olmak olası olumsuz durumu tahmin etmek ve ona hazırlıklı olmak. Çalıştığımız yöneticilerden biri yapacağı zor bir konuşma için kendisini sıktığını ve düşündükçe iyi hissetmediğinden bahsetti. Oturduk ve provasını yaptık. O anda ne hissettiğini, ne düşündüğünü konuştuk. Bir prova, gerçek karşılaşmayı kolaylaştırdı. Bu bir örnek. Yaşayacağımız zor durumları canlandırarak o duygulara aşina olmak, yönetmemizi kolaylaştırmakta.
Hedefinizin olması.Gerçekçi hedefler koymak odaklanmayı sağlayacaktır. Bu hedefler spor, bir şeyi öğrenmek gibi hayatınızı zenginleştirecek hedefler olursa, ulaştıkça öz güvene ve öz değere etki edecektir. Benim kendime koyduğum hedefler mesleğime faydası olacak sertifikaları almak. Teker teker üzerinde çalışıyorum. Ayrıca sağlıklı beslenme ile mutfağımızdaki mantaliteyi değiştirmek için yeni menüler oluşturmak. Bir diğer hedefimde değerlerimi daha çok hayata geçirmek. Şefkat, cömertlik, sürekli gelişim bu ara en çok üzerinde çalıştığım değerler. Bunları yaşayacak ne kadar fırsat yakalarsam o kadar da iyi ve güçlü hissediyorum. Biliyorum ki, hangi limana gideceğini bilmeyen bir gemiye hiçbir rüzgar hizmet edemez.
Sağlıklı düşünceler edinmek. Kendinize dair 50 sıfat istesem. Neler yazarsınız? Kaç tanesi olumsuz kaç tanesi olumlu. Kendinizi tanımlarken ilk hangileri çıkıyor. Olumlu sıfatları nasıl hayata geçiriyorsunuz. Onları ne kadar kendinize hatırlatıyorsunuz. Kendimizin en iyi dostu olmak nasıl birşey olurdu? Sizin kendinizle dostluğunuz nasıl? Yapamadığında size yüklenen mi? Yapamayacağınız konusunda sabote eden mi? Geçmişteki olumsuzlukları sürekli hatırlatan mı? Yoksa sizi öven, sizinle gurur duyan bir ses mi var? En yakın arkadaşımız size nasıl davranmasını isterdiniz? Sizinle nasıl konuşmasını? Kendinize de öyle davranmayı dener misiniz? Başta zor oluyor eğer tersine alışkınsak. Ancak devam ettikçe ikisi arasında bir denge bulunuyor. Sezar'ın hakkını Sezar'a veriyor.
Yazmak. En çok önereceğim uygulamalardan. İçinden geçtiğimiz duygu ve düşünceleri yazarak beyni şeffaflaştırdıkça hafifleme hissi. Çok tavsiye ediyorum. Benim çok sık kullandığım bir yöntem. Sağlıklı beslenme ile ilgili çok iyi bir yerde olduğumu söyleyemem ama zihnimi yazarak deşarj etmek sağlıksız düşüncelerden hızlıca uzaklaştırabiliyor.
Duygusal denge aslında inançla yola çıktığımızda, hemen yanı başımızda. Ama bu koşullarda kolay mı? Olmasa da mümkün.
Şimdiden başarılar diliyorum.
Sağlıkla kalın.
3000 saatlik deneyimi ve 500 saatlik eğitimi ile bir yönetici koçu ve liderlik eğitmenidir. Motiva Eğitim ve Koçluk Hizmetleri kurucusudur. “Yönetimde Koçluk Yaklaşımı” kitabının yazarıdır. AOEC temsilcisi ve global eğitmenidir. Türkiye’ye ilk uluslararası koçluk okulunu getirmiştir. BÜ İşletme’den mezuniyetten sonra, yabancı yatırımcılara bankalarda danışmanlık yapmıştır. Avrupa’da, Dubai ve Israil’de eğitmenlik ve koçluk yapmaktadır. Columbia Business School Personal Leadership Programı, Koçlukta Supervizyon, Transaksiyonel Analiz, Gestalt Yaklaşımları ile koçluk ve mentorluk birikimini zenginleştirmiştir. Türkiye’de EMCC Global Koç Assesoru, EMCC Senior Practitionar olan ilk kişidir.
3000 saatlik deneyimi ve 500 saatlik eğitimi ile bir yönetici koçu ve liderlik eğitmenidir. Motiva Eğitim ve Koçluk Hizmetleri kurucusudur. “Yönetimde Koçluk Yaklaşımı” kitabının yazarıdır. AOEC temsilcisi ve global eğitmenidir. Türkiye’ye ilk uluslararası koçluk okulunu getirmiştir. BÜ İşletme’den mezuniyetten sonra, yabancı yatırımcılara bankalarda danışmanlık yapmıştır. Avrupa’da, Dubai ve Israil’de eğitmenlik ve koçluk yapmaktadır. Columbia Business School Personal Leadership Programı, Koçlukta Supervizyon, Transaksiyonel Analiz, Gestalt Yaklaşımları ile koçluk ve mentorluk birikimini zenginleştirmiştir. Türkiye’de EMCC Global Koç Assesoru, EMCC Senior Practitionar olan ilk kişidir.
2023 BinYaprak. Tüm hakları saklıdır. Bir TurkishWIN girişimidir
Yorum