Wisconsin-Madison Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Feyza Engin ile röportaj yaptık! Kariyerinin dönüm noktaları, ilham aldığı kişiler ve çok daha fazlasını konuştuk. Keyifli okumalar!
1) Sizi kısaca tanıyalım. Nerede doğdunuz, ne/ler okudunuz?
İstanbul'da doğdum ve büyüdüm. İlkokul eğitimimi Türkiye'nin farklı şehirlerinde tamamladıktan sonra, orta okul ve lise eğitimim icin İstanbul'a geri döndüm. Lisans ve yüksek lisans derecelerimi İstanbul Üniversitesi'nden aldıktan sonra doktora çalışmalarım için Amerika'da bulunan Baylor College of Medicine'a gittim. Doktora sonrası çalışmalarımı ise yine Amerika'da Harvard Üniversitesi'nde tamamladım.
2) Şimdi ne yapıyorsunuz, hangi alanda çalışıyorsunuz?
Wisconsin-Madison Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde, tıp ve biyomoleküler kimya departmanlarında doçent (assistant professor) olarak görev yapıyorum. 2014 yılından bu yana, kurmuş olduğum araştırma laboratuvarımda, ekibimle birlikte tip-1 diyabet üzerine çalışmalar yapıyoruz. Aynı zamanda lisans, lisans üstüne ve tıp fakültesinde metabolizma ağırlıklı dersler veriyorum. Laboratuvarımda hücre içinde bulunan endoplazmik retikulum adındaki organeldeki stresin pankreasın insülin üreten beta hücrelerinin aktivitesini ve bağışıklık sistemi tarafından tanınmasını nasıl etkilediğini araştırıyoruz.3) Kariyerinizde dönüm noktası diyebileceğiniz anlar ve kişiler kimlerdi?
Kariyerimde dönüm noktası diyebileceğim an doktora çalışmalarım için Baylor College of Medicine Moleküler Genetik ve İnsan Genetiği Bölümü'ne tam burslu olarak kabul edildiğim gündür.4) Mesleğinizi ve çalışma alanınızı nasıl seçtiniz, karar anlarınız neler oldular?
Benim öyle meslek seçme ve karar verme konusunda pek de ikilemim olmadı açıkçası. 12 yaşındayken ve Türkiye'de daha henüz bir genetik bölümü bile yokken okuduğum bir romandan son derece etkilenip, "Ben genetik mühendisi olacağım." diye bir şekilde kendimi "programladım". Daha sonrasında da koyduğum bu hedef doğrultusunda ilerledim.5) Aileniz kariyer yolculuğunda sizi nasıl yönlendirdi, destek oldu mu?
Evet. Kariyerimin her aşamasında ailemin desteğini hep hissetim. Kendilerine buradan da teşekkür ediyorum. İnsanın ailesinin desteğini arkasında hissetmesi gerçekten çok önemli, ailenizle karşı karşıya geldiğiniz durumlarda işlerin zorlaşması çok olası.6) Kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
Okumak, araştırmak, öğrenmek güzel şey. Bizim gibi bilim insanlarının bir avantajı da okumayı, araştırmayı çok seven insanlar olmamız. Bir noktada bu mesleğimizin bir parçası haline geliyor ve dolayısı ile bir yandan işimiz için bunları yaparken bir yandan da özel hayatımızda da yeni alanlarda okuma, araştırma ve öğrenme isteğimiz/imkanımız oluyor. Örneğin tarih ve psikoloji hakkında okumak ve araştırmak bana son derece keyif veriyor.7) Hayatınıza etki eden, ilham aldığınız kişiler kimler, bize onlardan bahseder misiniz?
Tabi ki takdir ettiğim birçok başarılı insan var. Ama özellikle başarılı kadın bilim insanlarına büyük bir hayranlık ve saygı duyuyorum. Marie Curie, Rosalind Franklin, ve son zamanlarda CRISPR ile 2020 Kimya Nobel Ödülü alan Emmanuelle Charpentier ve Jennifer Doudna, ayrıca çalışma ve tanıma fırsatı bulduğum Huda Zoghbi ve Diane Mathis alanlarının lider konumunda olup, sadece bana değil, birçok bilim insanına da ilham vermekteler.
8) Yaşam bilimleri alanında kariyer yapmak isteyen veya kariyerinin başında olan kişilere tavsiyeleriniz neler olurdu? Ne yapmalılar, nelerden kaçınmalılar?
Ben bunu tabi ki sadece kendi tecrübelerime dayanarak söyleyebiliyorum. İnsanların birbirine "şunu veya bunu yapmalısın" gibi kalıplar çizmesini de doğru bulmuyorum. Gerçekten yapmak istediğiniz, size heyecan ve zevk veren, kalbinizi attıran bir işinizin olması çok önemli çünkü bu seçiminiz ömrünüzün sonuna kadar sizinle olacak.
Bazen imkanlar size hayatta önünüze çok güzel fırsatlar sunup en baştan itibaren istediğiniz işe yönelmenize fırsat verebilir ama bazen de bu olmayabilir, benim örneğimde olduğu gibi. Ben lisansta genetik okumadım ama bunun benim bütün hayatımı yönlendirmesine de izin vermedim. Örneğin, kimya bölümü mezunu olabilirsiniz ama siz bilgisayar programcılığı yapmak isterseniz, sorun değil. Sadece 4 yıl okuduğunuz bir okulun sizin bütün ömrünüz boyunca yapacağınız işi belirlemesi gerekmiyor. Kalbinizin attığı yere yönelmeniz, başarınızın ilk adımı olacaktır. Sanırım İngilizce bir deyim olan "If there is a will, there is a way" (istek varsa bunun için bir yol bulunabilir) sözü bunu güzel açıklıyor. Kısacası, her ne kadar istediğiniz şeylere ilk başta direkt olarak ulaşamasanız da, onu elde etmek icin çabalayın, emek harcayın ve çok çalışın. Belki de bir çok başarı hikayesinin temel öğeleri bunlar.
Şu anda bilginin elimizin altında olduğu çok güzel bir çağda yaşıyoruz, bizim zamanımıza göre imkanlar çok daha geniş. Global anlamda insanlara ve bilgiye ulaşmaya çalışır, fırsatları akıllıca kullanır ve uğrunda çalıştığınız, kalbinizin attığı yere doğru giderseniz bence başarılı olmamanız için hiçbir neden yok.
9) Tekrar 20 yaşında olsanız neyi farklı yapardınız?
Bu retro sorular biraz zor, çünkü o zamanki şartlar değişecek mi, aynı şartlar mı? Fakat yine de aynı yerlerden geçerdim diye düşünüyorum. "Ah şunu yapsaydım" dediğim hiç bir şey yok. Farklı bir şey yapmaz, aynı yolu izlerdim diyebilirim.2023 BinYaprak. Tüm hakları saklıdır. Bir TurkishWIN girişimidir
Yorum