Anne Yarısı Halam, Asuman Gülen Pulatkonak: Amerika'nın İlk Girişimci ve Milyoner Türk Kadını

    Asuman-Polat

    Bugün sizinle Asuman halamın girişimcilik hikayesini paylaşacağım: Asuman Gülen Pulatkonak...

    Başarılı kadın hikayelerinin peşinde koşan bendenizin bildiği kadarıyla, halam, Amerika'daki ilk milyoner girişimci kadın. Rol modelim, kuzey yıldızım Asuman halam. 

    Halamı bazıları Asuman Polat diye biliyor. Amerikan vatandaşı olunca soyadını kısaltmış öyle. Ama o bir Pulatkonak. Benim için hep öyle kalacak.

    Gelelim hikayemize… Yıl 1960'lar… 

    Amerika Yolculuğu

    Dedem Kapalıçarşı'da kuyumcuymuş. Asuman halam da çok genç yaşta iş hayatına atılmış - önce babasının dükkanında, sonra Bedesten'de kendi işini kurarak. 1936 doğumlu bir kadın düşünün, dönemin tüm kalıplarını kırıp "Ben çalışacağım, üreteceğim" diyor.

    Asuman, 1962 yılında, daha önce paylaştığım gibi, "boşanabilme" inadıyla Amerika'ya göçen bir kadın. Eşi boşanmak istemeyince -ki kocanın rızası olmadan o dönem boşanmak imkânsız- "Madem Türkiye'de olmuyor, başka ülkede evlenirim, mecbur boşar beni" diye bir plan yapmış. Bavulunu toplamış, Amerika'nın yolunu tutmuş. Ve ikinci eşiyle evlenmiş. Asuman halamın evlilik hikâyeleri ise başka bir yazının konusu. 

    Amerika'da İş Hayatına Giriş

    Düşünsenize, Kandilli Kız Lisesi'nden mezun, sadece Almanca bilen genç bir kadın New York'ta... "Ne olursa olsun çalışmalıyım." diye çıkmış yola.

    "Ne yapabilirim?" diye düşünmüş. Türkiye'de o zamanlar herkes kendi kıyafetini diker ya da diktirirmiş. Halam da evdeyken ara sıra yardım edermiş bu işlerde. "Ben de yapabilirim bunu." demiş kendi kendine.

    Öyle başlamış iş aramaya. Hiç tereddüt etmemiş. Evde gördüğü, el yordamıyla öğrendiği o basit dikişler, koca Amerika'da ekmek kapısı olmuş ona.

    Amerika'daki ilk günlerinde iş ararken bir terzihaneye girmiş. "Yaka diker misin?" diye sormuşlar. "Dikerim!" demiş hiç düşünmeden. Dikmeyi bilmiyormuş, "Nasılsa öğrenirim." diye düşünmüş içinden. Bir hafta sonra yevmiyesini alıp, işten nazikçe kovulmuş.

    İşte böyle başlamış Amerika'da çalışma macerası. Her kovulduğunda yeni bir şey öğrenmiş. Her başarısızlıkta biraz daha ustalaşmış. Yirmi kadar terzihaneyi böyle gezmiş. "İşte böyle dikiş öğrendim." der gülerek anlatırken. Hem para kazanmış, hem mesleği öğrenmiş. Zamanla kendini öyle geliştirmiş ki, New York'un gece kıyafetleri satan önemli butiklerinden Lillie Rubin'in değerli bir terzisi olmuş.

    Bakın nasıl da değişmiş hayatı... Kandilli'den New York'a uzanan yolda, bir iğne-iplik açmış ona bütün kapıları.

    "Yeni bir ülkedeyim, bir de çocuğum var." diye düşünmüş. "Maaşlı işle olmuyor, daha fazlasını yapmalıyım." Ekonomik özgürlük için daha çok kazanmak gerekiyor deyip, kendi geleceğine yatırım yapmaya başlamış. İngilizcesi günden güne ilerlerken, New York'un önemli tasarım okullarından Fashion Institute of Technology'ye başvurmuş. Hem işinin tekniğini öğrenmiş, hem de çalışarak ilk işi için para biriktirmiş. "Okulda pek bir şey öğrenmedim aslında," der, "ama iş kurarken bana özgüven verdi." 

    Asuman Gowns: Bir Moda Tasarımcısı Doğuyor

    Halam Asuman, cesareti ve azmiyle her zaman hayranlık uyandıran bir kadın oldu bizler için. 1966 yılında o büyük adımı atmış, "Asuman Gowns"u kurmuş. Cebinde sadece iki bin dolar varmış. Ama cesareti, özgüveni ve gözlem yeteneği her dem sınırsız.

    Halam öyle iyi gözlemlermiş ki New York sosyetesini... "Ne giymeyi severler, nasıl görünmek isterler?" diye düşünüp, tam onların hayalindeki elbiseleri tasarlamış. Işıltılı, göz alıcı, her giyen kadını özel hissettiren gece kıyafetleri...

    Asuman Gowns böyle doğmuş işte. New York'un kalbinde, bir Türk kadının hayal gücü ve maharetli ellerinden çıkan bir moda markası olarak. 

    Asuman: New York’taki Showroom ve Ofisinde (56. Sokak ve Beşinci Cadde)

    İlk müşterisi kim olsa beğenirsiniz? Eski çalıştığı yer, Lillie Rubin! Tam bir kadın dayanışması... Şaşırdık mı? Asla! "Elbiseleri askılara asıp bıraktık dükkana. Döndüğümüzde telefonlar çalıyordu bile. Hepsi satılmış, yeni siparişler yağıyordu!" diye anlatır ilk satışını. New York sosyetesinin alışveriş yaptığı Lillie Rubin'de artık yükselen yeni bir marka vardı: "Asuman Gowns". Tasarımları adeta kapışılıyormuş.

    Lillie Rubin, dönemin en popüler butiklerinden biriymiş. Rekabet, moda dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır ve halam da kısa sürede kendini bu çetin mücadelenin tam ortasında bulmuş. Lillie Rubin ile rekabet eden başka bir butiğin sahibi Nasha, gizemli tasarımcının – halamın – peşine düşmüş. Asuman'ı bulduklarında, hem sipariş vermişler, hem de kim olduğunu herkese anlatmışlar. Amaç ne mi? Lillie Rubin'in işlerini bozmak tabii...

    Lillie Rubin bu duruma çok telaşlanmış. "Sadece bize çalışacaksın." demişler halama. Ama halam kabul etmemiş. "Ben kendi markamla, istediğim herkese satarım." demiş. Bunun üzerine Lillie Rubin hemen 52 elbiselik kocaman bir sipariş vermiş. O güne dek görülmemiş büyüklükte bir siparişmiş bu! "Aman başka butiklere zaman kalmasın." diye düşünmüşler.

    Halamın mahareti işte tam da burada kendini göstermiş. O koskoca siparişi zamanında teslim etmiş! Ama bir yandan da diğer butiklerle görüşmeye başlamış. Kimseye bağlı kalmak istemiyormuş. "Benim markam, benim kararlarım." diyormuş hep. Sadece harika elbiseler tasarlayan biri değil, akıllı bir iş kadını olduğunu da göstermiş herkese.

    En güzel günler podyum günleriymiş. Halamın tasarladığı o görkemli elbiseler mankenlerin üzerinde ışıl ışıl parlarmış. Her defilede mutlaka Türk bayrağını, ay yıldızı kullanırmış. Davetiyelerden kataloglara kadar her yere koyarmış bu sembolleri. Her fırsatta, "Ben Türk kadınıyım ve ülkemi her yerde temsil etmekten gurur duyuyorum." der.

    Düşünsenize... Kapalıçarşı'dan New York'un en şık podyumlarına uzanan yolculukta, her adımında Türk kimliğini gururla taşıyan bir kadın... 

    Başarıları önce Türk, daha sonra Amerikan basınına yansımaya başlamış. Türk basınındaki manşetler hep bir kadın olarak başarılı olmasının altını çizmiş: "New York'ta Bir Türk Kadın Modacı", "Dikiş İğnesi Tutamayan Asuman'ın Modellerini Ünlüler Kapışıyor."

    Dönemin ünlü isimleri Asuman Gowns'un müşterisiymiş: Aliza Kashi, Jacqueline Onassis, Peggy Lee...

    Türk kimliğini hep öne çıkaran Asuman halamın, gerçekten de anlatılmaya değer pek çok hikayesi var. Aşağıdaki gazete kupürünün hikayesi de bunlardan biri: İsrailli ünlü şarkıcı Aliza Kashi bir gün Asuman Gowns'a elbise bakmaya gelmiş. Dükkanın girişinde bir yazı görmüş: Arapça ile yazılmış ve çerçeveye alınmış "Bismillah" yazısı. Bu yazıyı dedem bereket getirsin diye halama vermiş.

    Aliza önce bir duraksamış tabii... Arapça yazıyı görünce şaşırmış. Ama sonra halamla tanışınca aralarında öyle bir dostluk başlamış ki… 

    O zamanlar çoğu Amerikalı Türkiye'nin nerede olduğunu bile bilmiyormuş. Ama halam her fırsatta Türk kimliğini vurgularmış. Dükkanındaki o "Bismillah" yazısından tutun da, müşterileriyle sohbetlerine kadar...

    1960'lı yıllarda, işlerin ve ekibin hızla büyüdüğü o ilk günlerde Asuman Gowns, tam anlamıyla bir başarı hikayesine dönüşmüş. Kendi halinde başlayan bu girişim, kısa sürede yıllık 800 bin dolarlık ciro yapan bir marka haline gelmiş. 

    Asuman Gowns’un Tasarımları (1980ler)

    Bir gün halama sormuştum: "Ne zaman 'tamam, bu iş oldu' dedin?" diye.

    "Ciro bir milyona yaklaşınca..." dedi, gözlerinde o günlerin parıltısıyla. "İyi para kazanıyordum." diye de ekledi, her zamanki sade üslubuyla.

    Düşünsenize, 1960'ların New York'unda, göçmen bir Türk kadın, bir milyon dolarlık ciroya ulaşıyor! O dönem için inanılmaz bir rakam bu. 

    Kötü Ev Sahibi Seni Mal Sahibi Yapar: 41 West 57. Sokaktaki Binanın Hikayesi

    Hikayemizde 1970'lere geldik.

    İşler büyüyor, Asuman Gowns'un artık büyük bir atölyesi ve "showroom"u var. 57. Sokak ile 5. ve 6. Cadde'nin (50 West 57. Sokak) arasındaki atölyesinde mutlu, mesut işlerini kovalarken, ev sahibi kirasını aylık 3 bin dolardan 9 bin dolara çıkardığını beyan ediyor. Alıyor Asuman'ı bir telaş. Kiraya çalışma fikri pek iç açıcı değil. Öyle böyle bir artış değil!

    Kara kara düşünürken birden kafasını kaldırmış. Tam karşıdaki bina satılıkmış: 41 West 57. Sokak adresindeki bina! Hemen harekete geçmiş. Önce mal sahibiyle konuşup satın alma opsiyonunu almış.

    Sonra oturmuş, parasını saymış. Say say, bir türlü yetmiyor. Tam 100 bin dolar eksik!

    O zaman öyle bir risk almış ki... Aynı gün içinde tam 10 bankaya birden kredi başvurusu yapmış. Daha önce hiç kredi kullanmamış şirketinin bir kredi limiti varmış ama 100 bin dolar değil tabii.

    Her bankada aynı soru: "Başka krediniz var mı?" "Yok!" diyormuş halam. Beyaz bir yalan... Gerçi tam o an için gerçekten de yokmuş! 😊

    Düşünün, o zamanlar dijital sistemler yok. Bankalar birbirinden habersiz. Halamın eş zamanlı başvurularının hepsi kabul edilmiş! Her bankadan 10 bin dolar almış ve binayı satın almayı başarmış. 

    41 West 57. Sokak’taki Bina

    New York'un en prestijli caddelerinden birinde aldığı bu bina, halamın hayatını değiştirmiş. Tam 30 yıl boyunca binanın kredisini diğer katlardan gelen kira geliri ve kendi kazancıyla ödedi.

    Asuman Gowns için de harika olmuş. Binanın bir katında markası büyümeye devam etmiş. Artık kira derdi yok, yer değiştirme telaşı yok. Üstelik yıllar geçtikçe bina müthiş değer kazanmış.

    O ilk binayla başlayan gayrimenkul yatırım tutkusu, seri girişimci halamın ikinci uzmanlık alanı olmuş. Sadece gayrimenkul almakla kalmamış, binanın yönetimini de kendisi üstlenmiş. Her işi kendi yaparmış, en ince detayına kadar...

    Sonra hep özel lokasyonlarda, değerli yerlerde gayrimenkuller almış. 2000'lerde "The Prada"daki evi... Ah, ben de kaldım orada bir süre. Ne ev ama! Bir yanında Central Park, komşumuz da Madonna! Manhattan'ın tam kalbinde… 

    The Prasada Anıları

    Halam gayrimenkul konusunda öyle bir göz geliştirmiş ki... Nereye yatırım yapsa değerlenmiş. Moda dünyasındaki zevki, gayrimenkul seçimlerine de yansımış. Hep en özel, en değerli yerleri bulmuş.

    1980'ler. Manhattan'ın göbeğinde, halamın satın aldığı 5. Cadde ile 6. Cadde'yi bağlayan 57. Sokak'taki binanın tentesinde "Asuman Gowns" yazardı. Herkes bilirdi bu tabelayı. Türklerin parmakla gösterdiği bir bina idi ve fısıldadıkları da "Sahibi bir Türk kadını!" 

    Asuman Gowns: Konsoloslukla Paslaşarak Başlayan Yeşil Kağıt Operasyonu

    1970'lerde göçmenlik işlemleri çok daha kolaymış. Özellikle bazı mesleklerde açık varsa, hemen "yeşil kart" veriyorlarmış. Şans bu ya, Amerika'da "terzi açığı" varmış o dönem!

    Vatanını çok seven halam New York'ta kendi işini kurmuş ya, Türk Konsolosluğu ona sık sık oturma izni olmayan vatandaşlarımızı yönlendiriyormuş. Halam da hepsini işe alıp, terzi olarak gösterip gerekli belgeleri almalarını sağlıyormuş.

    Gülümseyerek anlatıyor: "Kimisi gerçekten terziydi, kimisi değil..."

    Eğer ailenizin hikayesinde böyle bir kahraman varsa, yolunuz Asuman Gowns'dan geçmişse ve bu satırları okuyorsanız, lütfen bana özelden yazın :-)

    Ezcümle, Asuman Gowns sadece New York'un gösterişli vitrinlerinde parlayan bir marka değilmiş. O markanın arkasında, değişen onlarca Türk göçmenin hayatı varmış. İşte halamın gerçek başarısı bu - sadece kıyafetler değil, hayatlar tasarlamış... 

    Babanın Şaşkınlığı: "Kızım, Sen Kraliyet Kurmuşsun"

    1962'de Amerika'ya kaçarak giden halam - evet, resmen kaçarak! - uzun yıllar Türkiye'ye gidememiş. İlk eşinden boşanması gerçekleşene kadar beklemek zorunda kalmış.

    Sonra... Çocuklarını ailesine tanıtmak için sıkça gitmiş memlekete. Kapalıçarşı'daki kuyumcu dedem, Mehmet Emin Pulatkonak, halamın anlattıklarını dinliyormuş. "Kızım iş kurmuş, başarılı olmuş" diye...

    Ama dedem bu başarının gerçek boyutunu ancak Amerika'ya gelince anlayabilmiş. Kızının New York'un kalbinde yarattığı dünyayı kendi gözleriyle görünce...

    O dönemlerde erkek çocukları el üstünde tutulurmuş ya... Bizim ailede de öyleymiş. Mehmet dedem, babam Aydın'a çok düşkünmüş. Kızı Asuman'ın hayallerine açıktan karşı çıkmasa da, pek destek de olmamış.

    Ama bir şey var ki takdire değer: 1950-60'larda düşünün... Dedem kızının dükkana gelmesine izin veriyormuş. Hatta halam gelince işi ona bırakıp gidermiş. Dahası, halamın Bedesten'de kendi dükkanını işletmesini bile desteklemişler ailece.

    O dönem için bu bile büyük bir açık görüşlülükmüş aslında. Çoğu baba kızının çarşıda çalışmasına bile izin vermezken, dedem halamın iş hayatına atılmasına ses çıkarmamış.

    Belki de halamın o güçlü karakterinin, girişimci ruhunun tohumları orada, Kapalıçarşı'nın o dar sokaklarında atılmış...

    1970'lerde dedem New York'a gittiğinde görülmeye değer bir sahne yaşanmış:

    Kızının dünyasını görünce, ağzından dökülen sözler şaşkınlık ve gururla karışıkmış: "Kızım, sen kraliyet kurmuşsun!"

    Ne görmüş dedem? 550 metre karelik kocaman bir atölye... 200 çalışan - 100'ü atölyede, 100'ü dışarıda çalışıyor. Üçüncü eşinden de boşanmış halam. Bekar, çocuklu, maddi gücü yerinde, huzurlu bir hayat sürüyor.

    Dedemin karşısında artık o Kapalıçarşı'daki genç kız yok. Tek başına dimdik ayakta duran, kudretli bir girişimci kadın var:

    Kızı Asuman...

    Dedem için kadınlara bakış açısında bir dönüm noktası olduğuna eminim. Çok da gurur duyduğuna da…

    Emeklilik 

    Halam, Asuman Gülen Pulatkonak bugün 88 yaşında ve Florida'da yaşıyor.

    2000'li yıllarda işini devralacak bir babayiğit çıkmadı bizden – bugünkü aklım olsa kaçırmazdım. İş kapandı ve Asuman halam Florida'ya taşındı.

    2018 yılında, 41 West 57. Sokak'taki binasını da – tesadüf bu ki – başka bir Türk'e, Demir Sabancı'ya, 80 milyon dolara sattı.

    Bizimki tabii ki durmadı ve bu sefer Florida'da gayrimenkul yatırımları yaptı.

    Her ziyaretimde çek defterleri ve kâğıtlara gömülü bulduğum halam, geçen sene, 87 yaşında emekli oldu.

    Halamın hayat düsturları için ayrıca bir yazıyı sizinle paylaşacağım ama bana da size de ne söyleyeceğini biliyorum:

    "Biz kadınlar çok kudretliyiz. İçindeki gücü bil. Çalış ve kendi paranı kazan!"

    Bu sözler onun sadece bir sloganı değil, tüm hayatının özeti. Kendisi bu sözleri yaşamış ve yaşatmış bir kadın - Kapalıçarşı'dan New York'a uzanan yolculuğunda, her adımda bu güce inanarak yürüdü- iyi ki! 

     

    Yorum

    Yorumlar herkese açık kullanıcılar tarafından kullanılamaz.Yorum görüntülemek/eklemek için lütfen önce giriş yapın.
    © 2025 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.