Üniversiteye başlamak yepyeni bir dönemi beraberinde getiriyor. Peki bu dönemde yeni alışkanlıkları nasıl kazanırız, nelere dikkat etmeliyiz?
Üniversiteye başlamak, şüphesiz ki müthiş hissettiren, dolu dolu bir heyecan. Hem de en çok istenilen okul ve bölüm kazanılmışsa. Hayatta yepyeni bir dönem; yeni arkadaşlıklar, yeni alışkanlıklar ve belki de yeni bir şehir… Peki bu dönemde nelere dikkat etmeli? Aileden uzakta okumak bir dezavantaj mıdır? Hem dersleri hem sosyal hayatı bir arada yürütebilmek mümkün mü? Son sınıflar zaman yönetimini nereden öğrendi? O halde, ODTÜ'de okuyabilmek için, "benim küçük memleketim" dediği İstanbul'u bırakıp Ankara'ya gelmiş Pelin'den naçizane ipuçları!
Üniversitede düzeni korumakta zorlanılan en önemli konulardan biri beslenme ve uyku. Yüksek ihtimalle yemeğini kendin hazırlamak durumunda kalacaksın. İşte bu noktada sağlıklı ve pratik şeyler hazırlamak mümkün; peynirli ve bol yeşillikli sandviçler, salata, çorba, tavuk gibi. Tabi bu gözler, imambayıldı yapanı bile gördü! Eğer okulunun yemekhanesinden memnunsan- tabi bir Hogwarts olamaz hiçbiri - öğle ve akşam yemeklerini mümkün olduğunca orada yemeni tavsiye ederim. Çünkü orada yemekler her gün belli kalori sınırına göre belirlenir. Hem de sağlıklı bir seçim.
Vakit geç olduğunda "yatma vakti" diyen bir anne babanın yokluğu bütün kapıları açık bırakıyor. Böylece sabah gecikmeler ve hatta ders kaçırmalar bir rutine dönüşmeden, önlemini alman gerek. Ayrıca günü yorgun geçirmemek ve verimli olabilmek için en az 7 saat uyku diyorum!
Ee artık sana ayrılan bir bütçe var. Her bütçenin de bir sonu. Ekonomi de sınırlı kaynakları verimli kullanmak düşüncesi üzerine kurulu. Ben nerede hata yaptım dememek için, önce banka hesabını sık sık kontrol etmeni öneriyorum. Yoksa ATM değil ama sen mavi ekran verebilirsin. Ne derler bilirsin; önce tasarruf, sonra harcama. Bunu 'Önceliklerin, ardından kişisel harcamaların' olarak değiştirebiliriz. Ayrıca önceden "öğrenci indirimi" konusu senin için küçük bir ayrıntıyken, artık en sık kullandığın soru cümlesi "Öğrenciye indiriminiz var mı?" olabilir.
Şu an, sen hangi şehirdeysen özgürlüğün başkenti orası! Konserlere gitmek, uzun sohbetlere girmek, hiçbir arkadaş çağrısına hayır dememek var. Ama "E daha geçen akşam dışarı çıktın" diyen anne yerine bir iç ses yok. Bu durumda verimli zaman yönetimi hakkında düşünmek gerek. İlk sırada öncelikleri belirlemek var; ki bu da ders ders ders demek oluyor* Diğer önemli nokta, verimli ve pratik olabilmek. Bunun için yapılacak günlük görevleri yazmak -tabi bu konuda gerçekçi olmak gerekiyor- gün sonunda ne kadar yol aldığımızı gösteren bir adım.* Velhasıl bütün bunlar, sonunda alışkanlık haline geliyor. Bu da bize bazı son sınıf öğrencilerinin nasıl bir koltuğa beş karpuz sığdırabildiklerini açıklıyor.
Konsersever, sergisever, tiyatrosever… kısaca kendini geliştirmeyi sever bir insan mısın? O halde şehir uyumuyorsa, sen de peşinden gidiyorsun. Ben Ankara'ya geldiğimde, bu şehrin belli bir izleyici kitlesi var, onu fark ettim. Öyle ki, Flash* kadar hızlı değilsen, belki internete birkaç bilet düşer diye ümit ediyorsun, etkinliğe birkaç gün kala. Bu yüzden iyi bir takipçi olmak önemli.
Erken yaşlardan itibaren spor yapan birçok insan, üniversitede de bu aktivitelerini devam ettiriyor. Fakat yeni bir spor dalı denemek yahut ilk defa spora başlamak için de hiç geç değil. 18 yaşımda bisiklet sürmeyi öğrenmiş biri olarak, üniversitede dağ bisikleti-arazi antrenmanlarına çıkmaya başladım, cross denemelerim de cabası. Her şey mümkün!
Üniversite, her anı değerlendirilmesi gereken harika bir dönem. Bu yüzden okumak, dinlemek, söyleşmek, keşfetmek, fark etmek, büyümek gerek!
Bu yazı Bin Yaprak misafir yazarlarından Pelin Dayan tarafından yazılmıştır.
2023 BinYaprak. Tüm hakları saklıdır. Bir TurkishWIN girişimidir
Yorum