Dr. Ahsen Özcan ile röportaj yaptık! Dr. Ahsen Özcan ile röportajımızda ODTÜ'den MIT'ye ve oradan tekrar Türkiye'ye uzanan yolculuğunu, CRISPR Cas9'u, kariyerindeki dönüm noktalarını ve çok daha fazlasını konuştuk! Keyifli okumalar.
Ben Ankara Polatlı'da bir aile apartmanında doğdum. Annem Mersin-Silifke, babam Ankara-Polatlılıdır. Ancak babamın işi dolayısıyla liseye kadar Adana'da büyüdüm ve Adana Anadolu Lisesi mezunuyum. Üniversiteyi Orta Doğu Teknik Üniversitesi Biyolojik Bilimler'de okudum. Fulbright ile kısa süreliğine bir Amerika deneyimi edindikten sonra Sabancı Üniversitesi'nde Batu Erman Lab'da yüksek lisans eğitimimi tamamladım. TÜBİTAK 2213 yurt dışı doktora bursu ile Almanya Max-Planck Enstitüsünde doktora eğitimimi tamamladım. Daha sonra da MIT'de doktora sonrası çalışmalarımı CRISPR-Cas alanında tamamladım.
Ben mikrobiyoloğum ve MIT'deki doktora sonrası çalışmalarımı tamamladıktan sonra yurda dönüş yaptım. Şu anda TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'nde Enzim ve Mikroorganizma Moleküler Genetiği Laboratuvarı'nda araştırmalarıma devam etmekteyim.
Gen terapide yoğunlukla Cas9 proteini kullanılıyor çünkü diğer genom değişikliği yapan proteinlere göre daha etkili bir proteindir. Biliyorsunuz, Çin'de bunu kullanarak bebeklerin genomunda değişiklik bile yaptılar. Ancak CRISPR-Cas teknolojisini sadece gen düzenleme ile kısıtlamak doğru da olmaz çünkü şu anda RNA'yı hedefleyen diğer CRISPR-Cas enzimleriyle RNA terapötiklerine dahi girmiş durumda. Bu alan yeni gelişmelere çok açık.
Düşük verimliliğe sebep olan en önemli sebeplerden biri transfeksiyon ve paketleme kapasitesidir. Bu sorunu da transfeksiyon oranı yüksek yöntemler ve paketleme kapasitesi yüksek ürünler geliştirerek çözmeye çalışıyoruz.
Evet RNA'nın ikincil yapısı enzimlerin bağlanma oranlarını değiştirir. Eğer ikincil yapısı en az bir riboenzim kadar kompleks ve stabil ise o zaman Cas13 enziminin bağlanması zor olacaktır.
Bence bir tane değil birkaç tane öyle olay var. Yüksek lisansta Batu Erman ile çalışmam CRISPR-Cas enzimlerini tanımamı sağladı. TÜBİTAK 2213 bursu kazanmam ve doktora hocam Lennart Randau ile tanışmam benim bu alanda uzmanlaşmamı sağladı. Doktorada çıkardığım ve Nature'da basılan yayınım da hem yeni bir keşif hem de MIT'deki doktora sonrası çalışmalarım için zemin hazırlamış oldu. Orda yaptığımız başka keşifler de sanırım başka olaylara vesile olacaktır.
Biyolojiden hep zevk aldım. Ancak tam uzmanlaşmam doktora ile oldu. Babam da akademisyendir ve bu alanı bana sevdiren insanlardandır diyebilirim.
Evet, kesinlikle çok destek oldular, olmaya da devam ediyorlar. Yönlendirmekten ziyade bilimi sevdirdiler diyebilirim.
Açıkçası, disiplinli çalışmaktan çok hoşlanıyorum ve her an çok fazla ve düzensiz çalışmak yerine belirli saatlerde verimli çalışma alışkanlığım var. Erken kalkıp sabah saat 5 ile 9 arasında günün iş yükünü zihnim temizken bitirmeyi ve düşünmeyi seviyorum.
Evet tabii ki var. Aziz Sancar'ı takip ediyorum, herhalde milyonları sürüklemiştir bilime. Onun dışında, doktoradayken deneylerimin çıkmadığı zamanlarda Canan Dağdeviren'in ve Aziz Sancar'ın videolarından çok ilham aldım. Canan Hanım ile MIT'deki ofisinde görüşme fırsatım olmuştu. Elektronik postalarıma yanıt verdiği zamanlar çok seviniyorum. Ayrıca, Almanya'daki toplantılarda şu anda 2020 Nobel Kimya Ödülü alan Emmanuelle Charpentier ile de görüştüğüm zaman oldukça kıymetli ve ilham vericiydi.
Ben maalesef çok iyi bir izleyici değilim, televizyon seyretme alışkanlığım yok. Dizilerde geri kalıyorum, izleyemiyorum. :( Genelde, evde bir ses olsun diye arka fonda bir belgesel oluyor. Benim etkilendiğim kitaplar arasında en başta Jennifer Doudna'nın "Yaratılıştaki Çatlak (A Crack in Creation)" var. Bir de İlber (Ortaylı) Bey'in kitaplarından çok keyif alıyorum. En son "Bir Ömür Nasıl Yaşanır" kitabı bana çok keyif vermişti. Ayrıca, Falih Rıfkı Atay'ın "Çankaya" kitabını çok etkileyici buldum.
Konularını iyi seçmelerini, popüler isimler ve kişilerden ziyade neler yapıldığını ve nasıl yapıldığını sorgulamalarını ve seçecekleri yüksek lisans ve doktora eğitimlerinde diplomalardan ziyade onları çeken, heyecan veren konulara yönelmelerini tavsiye ederim. Bir de çok çalışmalarını… :) Onun dışında, kendilerini iyi tanıyıp nerelerde yapıp nerelerde yapamayacaklarını ölçüp taramaları faydalı olur. Bence doktora eğitimlerine başlamadan önce yurt dışı düşünüyorlarsa, önceden orası hakkında bilgi edinmelerini, doktora hocalarıyla uyumlu olup olmadıklarına bakmalarını tavsiye ederim.
Ben lisans eğitimimden sonra ABD'de Virginia Commonwealth Üniversitesi'nde yüksek lisansa başlamış ve orayı hiç sevmemiştim. En sonunda da o eğitimi bıraktım. Onu yapmazdım 20 yaşıma dönsem. Gidecekleri, eğitim alacakları yer konusunda iyi seçim yapmalarını, üniversite ve çevre hakkında mutlaka detaylı araştırma yapmalarını ve tecrübeli insanlardan faydalanmalarını tavsiye ederim. Bunların yanında, politikadan ziyade zihinlerini bilimle meşgul etmelerinin daha keyifli olduğu yönünde bir tavsiyede de bulunabilirim.
2023 BinYaprak. Tüm hakları saklıdır. Bir TurkishWIN girişimidir
Yorum