Prof. Dr. Bahar Uslu ile Çok Keyifli Bir Röportaj Gerçekleştirdik!

    Prof. Dr. Bahar Uslu ile Çok Keyifli Bir Röportaj Gerçekleştirdik!

    Prof. Dr. Bahar Uslu, kariyer yolculuğunun başındaki tüm öğrenciler için çok önemli tavsiyelerde bulundu. Yurt dışında çalışmak, üniversite hayatı, kariyer, bilimsel araştırma projeleri ve girişimcilik gibi birçok konuda kıymetli paylaşımlarda bulundu. Bahar Uslu hocamıza teşekkürlerimizi sunuyor, tüm okurlarımıza keyifli okumalar diliyoruz!

    1) Birçok alanda eş zamanlı olarak çalışmalarınızı yürütüyorsunuz. Bu süreci nasıl yönetiyorsunuz?

    Çalışmalarım birbiriyle o kadar ilgili şeyler ki, hem histoloji hem embriyoloji doku bilimi aslında. Yani dokuyu yaratmak, oluşturmak ve oluştururken biyomühendislik malzemelerini de işin içine koyunca siz üç boyutlu bir şey yaratıyorsunuz. Tabii çok teknik mikroskoplar kullanılıyor. Tüp bebeği bile mikroskop ile yaptığımızı biliyorsunuz. Bir de ben çalışırken hep bunu daha kolay ve daha hızlı nasıl yapabiliriz diye düşünürüm. Benim yaratıcı bir kişiliğim de var. Bir şeyi üç boyutlu olarak zihnimde canlandırıp onu uygulamaya geçirmek de benim şirketimin temelini oluşturdu. Minik el aletleri ürettik ama bunlar daha hızlı nasıl sperm sayılır, daha hızlı nasıl diseksiyon yapılır, doku ayrılır gibi konularda ürettiğimiz işlerimizi kolaylaştıran aletlerdi. Dolayısıyla benim yaratıcı kişiliğim ve sanat yönüm işimin içine girdi. Yaratıcı, sanatçı yönünüzü mesleğinize yansıttığınız zaman bunlar aslında birbirine çok kolay bağlanıyorlar. 

    2) Gününüzü nasıl planlıyorsunuz, nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Çocukluğumdan beri yapılacaklar listesi her zaman bilgisayarımın ekranında durur ve yapacağım işlere göre her gün yeniden düzenlenir. Öncelikler üste taşınır, yapılanlar yeşile, yapılacaklar ise kırmızıya boyanır. Böyle bir listem var. Bu listede: sosyal aktiviteler, yazışmalar, cevaplar gibi her şey vardır. Diğer bir planlamamı da günümü üçe bölerek yaparım. Bence bu üçe bölme bir insani taraftır, yapılması gereken bir şeydir. Üçte biri sosyal çevrem ve ailem içindir, diğer üçte biri kendime ayıracağım zamandır ve diğer üçte biri de mesleğimdir. 

    3) Hayatınızda rol model aldığınız kişiler var mı, bize onlardan bahseder misiniz?

    Tabii ki rol model alınabilecek birçok kişi var. Benim de bir rol modelim var. Kendi kendime düşündüğümde gençlik zamanımda hiçbir sanatçının hayranı olduğumu düşünmedim. Fakat aykırı kişileri çok sevdiğimi fark ettim. Şunu söylemek istiyorum: toplum homojen olmamalı. Kimse birbirinin kopyası olmamalı. Farklı kişilikler, farklı giyimler, farklı etnik gruplar, farklı söylemler, farklı politik fikirler, farklı hobiler hazine gibidir. Tutucu bir grup toplumu ne kadar uca çekiyorsa aykırı grup da toplumu o kadar diğer uca çekmeli ki toplum ortada kalabilsin. Bu aslında bir fizik kuralıdır. Toplumun hepsi tutucu olduğunda tutucular kendi kendini yemeye başlarlar. Ya da toplumun tamamı aykırı olduğunda toplumun düzeni kalmaz. Farklı gruplar birbirini dengelediği zaman hukuk koruyucu olur. Hukuk, adalet, özgürlük duygusu, anlayış, hakkaniyet, tolerans, vefa gibi duygular yükselişe geçer. O yüzden bir şeyi farklı yapan kişi ya da liderlik yapan kişi ya da bir şeyi keşfetmiş kişi benim çok büyük saygımı kazanıyor. Bu hangi yaş grubunda olursa olsun. Mesela geçenlerde Türkiye'den bir çocuğun haberini okudum, matematik yarışmasında dünya birincisi olmuş, bu benim çok büyük saygımı kazanır. Oktay Sinanoğlu hoca vardır, size kesinlikle tavsiye ederim. Yale'de kürsü başkanıydı, kendisini yakın zamanda kaybettik. Hoca bana da yakın bir sahil kasabasında yaşardı. Dünyanın en ünlü eserleriyle, milliyetçiliğiyle de tanınır Amerika'da yaşamasına rağmen. Amerika'daki düzenin yanlışlarını görerek gösterme cesaretini bulan ve Türk öğrencilere el vermiş dünyanın en genç profesörüdür. Bunlar bende Oktay hocaya karşı büyük bir hayranlık oluşturur. Dünyaya farklı gözle bakan birine hayran olmak bana daha çok heyecan veriyor. 

    4) Yurt dışında çalışmak isteyen öğrenciler için tavsiyeleriniz nelerdir?

    Bizim öğrencilerimiz tıp eğitimi konusunda hakikaten çok donanımlı yetişiyorlar. Mesela sizin ilk 3 yılda aldığınız temel bilimlerin Yale gibi bir üniversitede 6 ay ile sınırlı olduğunu biliyor muydunuz? Dolayısıyla Türkiye'deki tıp okuyan öğrenciler hakikaten çok donanımlı yetişiyor. Mesela burada tıp fakültesi dört yıldır. Hekimlik, dört yılda klinik anlamında pratik kazanmak için hayal gücünü kullanmadan, prosedürleri takip ederek ve duvarlara yazılı olan prosedürlere uyularak yapılır. O yüzden samimi bir e-mail gönderin. Yanlış anlaşılır mıyım, yabancı dilim mi yetersiz gibi düşünmeyin. Hevesinizi anlatın, samimi olun, kısaca anlatın. Ben sizin şu çalışmanızı inceledim gibi belirtin. Muhakkak takip ettiğiniz, ilgi duyduğunuz bölümler vardır. Bu konularda iyi olan hocaların hepsi mütevazıdır. Açıkçası mütevazı olmayan hocalar henüz daha o olgunluk noktasına gelememişlerdir diye düşünüyorum. Bu yüzden yüzlerce e-mail atın. Sizin hevesinizi hisseden, Amerikalı öğrencilerde göremedikleri bu hevesi hisseden hocalar bundan etkilenip sizi davet edeceklerdir. Türkiye'de çok kıymetli dünya çapında hocaların çalışmalarına muhakkak katılın. Bu genelde temel bilimler olsun. Mesela fizyoloji, biyofizik veya embriyoloji gibi. Temel bilimlerde bir konuya dahil olduğunuz an bir çalışmada bulunduğunuz yardımınızdan dolayı hocanız çok memnun olacaktır. Seviyeniz ne ise size ona göre bir görev verecektir. Çalışma sonrasında yayında mutlaka adınız çıkacaktır. Bunları mutlaka biriktirin ve elinizin altında tutun. Benim en büyük hatam, bugüne kadar kazandığım bütün ödülleri, sertifikaları biriktirmememdir. Bunların ispatı için bilgileri istiyorlar. Siz geri dönüp baktığınızda ben neler yapmışım diyorsunuz. Tüm bunların sadece beşte birini hatırlayacaksınız ileride. 

    5) Başarılı olmanın yolu nelerden geçer? Sizin başarınızın sırrı sizce nedir?

    Şunu önerebilirim: orijinal olun. Hepimiz aslında yapımızda orijinaliz. Siz sakın bir başkasını taklit etmeyin. Ben kendi mesleğimde bunu uyguladım. Sanat ve dizayn yönümü mesleğime ekleyerek dünyada kendi cihazlarını, kendi inovasyonlarını yapan ve bunun üretimini gerçekleştiren şu anda tek embriyoloji uzmanıyım. Her insan özeldir. Embriyolojide bir kural vardır: her insan kadar cinsiyet vardır. Ya her insan aynı gibi tek insan vardır diye düşüneceksiniz ya da her insan sayısı kadar cins vardır diye düşüneceksiniz. Hepimizde aynı moleküller, aynı hormonlar farklı miktarlarda var. Dört beş tane kadında aynı miktarda östrojen ya da testosteron yoktur. Hepsinde farklıdır. Dolayısıyla beş ayrı kadın arasında beş ayrı cinsten de bahsederiz. Doktorluk da böyledir. Siz kendi yeteneklerinizi, kendinize ait bulduğunuz özellikleri mesleğinize dahil ettiğiniz an özel olacaksınız zaten. 

    Röportajımızın  uzun haline ya da video haline ulaşmak isterseniz iletişime geçebilirsiniz : Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. 

    CampusWin yazarlarından Meltem Akçay tarafından yazılmıştır.

     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun
    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.