Kendine Yatırım

Kendimizi ne kadar tanıyoruz? Seçimlerimizin gerçekten bize ait olduğundan ne kadar eminiz? Bize bahşedilen yaşamın hakkını ne kadar veriyoruz? 

Kendinizi öğrenme yolunda sizlere yardımcı olacak bir çalışmayla geldik. Siz de öz saygınızı bulmak ve önünüze temiz bir yol çizmek istiyorsanız hemen gelin bu yazımızı okuyun!

Başarmak nasıl bir his? Başarmak aslında nedir? Polen Gökbuget, başarının gerçek anlamını keşfedip bunu sizlere ilham dolu bir yazı ile sundu . Keyifli okumalar! 

 Yeni alışkanlıklar edinmenin zor olduğunu herkes bilir. Peki, bu zorlu süreci nasıl kolaylaştırabiliriz? Ne gibi kurallara sadık kalmalıyız? Sizleri ilham dolu ve yol gösterici bu yazımızı okumaya davet ediyoruz.

İradenin İçgüdüsü kitabının yazarı, Kelly McGonigal, iradeyi içimizdeki çelişkilerin savaşına verilen tepki olarak tanımlıyor. Ben ise "Karar aldıktan sonra icraat için gerekli olan iç kaynak" derdim. Sizin bir tanımınız var mı? 

Hayatımızı ne kadar avuç içlerimizde tutuyoruz, ne kadar hayatımızın içindeyiz hiç sorduk mu? Hayatımızın hangi köşesinde ne kadar varız? Hayata yeniden başlama sanatıyla neler yapabiliriz? Bütün soruların cevabını yazımda saklıyorum. Keyifli okumalar! 

"Tanrı güneşin her gün yeniden doğmasını sağlayarak bizi mutsuz eden her şeyi değiştirmemiz için bize bir zaman tanıyor. Ancak biz her gün böyle bir zamanın bize atfedildiğini göremiyoruz. Bugünün hem düne benzediğini hem de yarına benzeyeceğini düşünerek yaşıyoruz."

İstemenin, almanın gücü ve paylaşımın büyüsüyle zenginleşen hayatı keşfetmek üzerine...

 Hayret edebiliriz, sorular sorabiliriz, merakla heyecan duyabiliriz; ancak devamında yapmaya başlamak, burası belki de cesaretimizi sınadığımız, işin zorlayan kısmı. Merakın içindeki çocukça tat bize niyetimizi ortaya koyarak hata yapma kredisi de veriyor, almaya gönlümüz varsa.

"Peki soru şu? "Beni merkezime ne getirir ya da oradan en az savrulmak için ne yapabilirim?" " Yaşanmışlıktan gelen bir öz motivasyon yazısı sizlerle. Hemen okuyun ve kendinizi bulmanıza yardım etsin.

20'li yaşlar bir çok insan için hayat sorgulamaları ve karmaşık düşüncelerle geçer. Psikolojide bu quarter life-crisis, yani çeyrek yaşam krizi diye adlandırılır. Kimisi bu dönemi kendini bulmak için sırt çantasıyla seyahate çıkar, kimisi kendini sorgulama ve yetersizlik kaygısında, kimisi de kurumsal dünyada kendine bir yol çizerek geçirir ve diğerleri de kendine bir cevap bulma yolunda belli aksiyonlar alır.

 Jung' a göre "Gölge, olmamayı tercih ettiğiniz kişidir" der. Kişisel gelişim süreçlerimizde genelde olmayı istediğimiz durumları hayal ederiz ve onu gerçekleştirmektir aslında esas olay.

 Sade ve iddialı bir soru ile başlayalım.

"Ne kadar meraklısınız?"

Sinirbilim'in de desteklediği gibi düşüncelerimiz vücut kimyamızı etkiliyor, yani duygularımıza aslında biz karar veriyoruz. İlginç değil mi? O gün olumsuz bir duygu içinde enerjimizi kaybetmek kendi kararımız. Ve sabah kıyafetinizi giyerken verdiğiniz bir kararla bütün enerjinizi ve gününüzün akışını şekillendirmek de yine kendi kararımız...  Bu yazıda da buna bakalım!

Bu işte bir yanlış var, haksızlık var dediğiniz, her meselenin üzerine gidişinizi, sorgulamanızı, nedenlerini araştırmanızı, bilimsel verilerle, akılla proje üretirken, yüreğinizle insana dokunarak ilerlemenizi, sadece görünen meseleye değil, bütünleyen sosyal ve ekonomik koşullara da eğilmenizi söylemesek anlatımın derinliği eksik kalır. 

Bu günlerde kendime daha şefkatli bakıp tüm yaptıklarımı düşünürken omzuma elimi koyup "sen neymişsin" dediğimi daha çok duyuyorum. 

Nedir öz şefkat? Kendimizi sevmek, yargılamamak, hoş görmek, hatalarımız yüzünden kendimize fazla yüklenmemek, yani kendimize şefkat göstermek, kendimize en iyi arkadaşımız gibi davranmak, zor zamanlarda kendimize sevgi ve anlayış göstermek diye tanımlayabiliriz.

Virginia Wolf, "Madem yazma yeteneğiniz var, neden Shakespeare gibi bir deha çıkartamadınız?" sorusuna yanıt olarak kadınlara, kendilerine ait bir oda ve zaman yaratmalarını ve yazmalarını öğütler.